banner564

11 Eylül saldırısının gerçek iç yüzü

Bugüne değin ortaya çıkan delillere göre, ABD Hükümeti’nin halk iradesini kendi planları doğrultusunda yönlendirmek ve yapacağı askeri müdahalelerin haklılığına zemin yaratabilmek için kendi vatandaşlarına 11 Eylül 2001’de sahte bir terörist saldırı yaptığı yani bu saldırının içerden yapıldığına dair inanca sahip olanların sayısı oldukça yüksektir.
Hiçbir hukuksal kanıt, 11 Eylül Olayları’nı Osama bin Laden’e bağlamamaktadır. Ancak kamuoyuna medya yoluyla şırıngalanan bilgiler ile sorumlunun bin Laden olduğu yönünde akıllar yönlendirilmiştir. Garip bir şekilde 11 Eylül 2001’den hemen sonra ABD tarafından dünyada en çok aranan kişi iken bin Laden, Dubai’de özel bir hastanede Amerikan doktorları tarafından yatılı olarak tedavi edilmiş ve kendisini hastanede bir CIA ajanı da ziyaret etmiştir. 
Tek kanıt olarak ortaya atılan video görüntülerindeki itiraf eden kişinin ise gerçek Bin Ladin’den farklı özelliklere sahip kötü bir benzeri olduğu da anlaşılmıştır. Neticede hiçbir yargılama ve mahkeme kararı olmadan Osama bin Laden suçlu ilan edilmiştir.
İkiz Kuleler, yapılan bilimsel değerlendirmeler ışığında binalara vuran uçaklar nedeniyle değil zemin katta yaşanan iki büyük şiddetli patlama sonucunda yıkılmıştır. Bazı cesur bilim adamlarının incelemeleri sonucunda Pentagon’a herhangi bir uçak saldırısı yapılmadığı da ortaya çıkmıştır. Binadaki vuruş yerinde yapılan incelemelerde bunun uçakla değil (Çünkü buraya vuracak uçağın kanat izleri dahil birçok önemli delil bulunamamıştır) ancak füze benzeri bir silah ile gerçekleştirilebileceği aydınlığa kavuşmuştur. 
ABD tarafından hazırlanan resmi raporlarda bazı önemli gerçekler hiç yer almamaktadır. Raporda binaların uçak vurması sonucu çıkan yangın neticesinde yıkıldığı yazmıştır. Oysa tarihte bir binanın yangın nedeniyle yıkıldığı hiç görülmemiştir. 
Dünya Ticaret Merkezi’ne (İkiz Kuleler) ve Pentagon’a yapılan saldırılardaki hava korsanlarının lideri olarak tespit edilen Muhammed Atta’ya ilişkin sonradan meydana çıkan gerçekler ise ısrarla hasıraltı edilmeye çalışılmaktadır. 
ABD tarafından yapılan soruşturmada Muhammed Atta’nın kendisine CIA vasıtasıyla 100.000 Dolar ödendiği tespit edilmiş ancak bu konu gizli tutulmuştur. CIA ile işbirliği içerisindeki Pakistan İstihbarat (ISI) şefi olan Mahmud Ahmet’in emriyle bu saldırılardan önce Muhammed Atta’nın hesabına 100.000 Dolar havale edilmiştir. Ne gariptir ki, saldırının olduğu 11 Eylül sabahı Mahmud Ahmet ile ABD Hükümet yetkilileri birlikte kahvaltı yapmaktaydı. 
Bin Ladenler çok zengin bir aile olup ABD’de büyük yatırımları bulunmakta idi ve bu yatırımları yönetmek üzere tutulan kişi de G.W.Bush’un güvenilir kadim dostu Jim Bath’tı. ABD’de  yöneticileri ve ortakları arasında George W.Bush’un da yer aldığı Carlyle Group isimli şirket büyük çapta silah üretimi yapmaktadır. Yine ayni günün sabahı (11.9.2001) ABD Başkanı G.W.Bush, Osama’nın büyük kardeşi Şefik bin Laden ile Carlyle Group toplantısında bir aradaydı. 11 Eylül sonrası başlatılan Afganistan ve Irak savaşları sayesinde yaptığı silah ve mühimmat satışları ile Carlyle Group müthiş karlar elde etmiştir. Bu şirkete bin Laden Ailesi’nin de önemli oranda yatırımları olmuştur. Şirketin sözcülüğüne 2000 yılında Colin Powell atanmıştır.
11 Eylül’ü yaratan bir başka olay daha vardır. 1980 yılından önce Afganistan’da afyon üretimi hiç yoktu. Sovyet işgali sonrası ABD’nin Afgan Mücahitler’e yardım etmesiyle ülkede Afyon üretimine geçilir. Bu üretim tamamen ABD’nin yönetiminde yapılır. 1986 yılına gelindiğinde dünya afyon-eroin üretiminin %40’ı Afganistan’da gerçekleştirilir. 1999’a gelindiğinde ise bu oran %80’i bulur. Taliban yönetime el koyduktan sonra ülkedeki afyon üretimini durdurdu ve ardından  yok etmeye başladı. 
2000 yılına gelindiğinde ABD’nin kontrolündeki bu afyon-eroin ticareti %94 oranında azalmıştı. Konu müdahale için acil bir hale gelmişti. 9.9.2001’de ABD Başkanı’nın masasında ‘Afganistan’ın işgal planları’ durmaktaydı. Yaratılan 11 Eylül saldırıları ile hem Yeni Dünya Düzeni’nin çıkışını sağlamak, hem de Afganistan’daki afyon pazarını tekrar ele geçirmek için düğmeye basılmış oldu. Afganistan’daki afyon-eroin üretimi tekrar ABD’nin kontrolüne girer ve şu anda da dünya pazarının %90’ına sahip olur. 
Ortada adı geçen ‘El Qoeda’ (El Kaide) ise tamamen yapay-sanal bir örgüttü. Gerçekte hiç olmamış, sadece CIA dosyalarında adı geçen yapmacık bir olguydu. Fransız gizli servis ajanı Pierre H. Bunnel bunu çok net dile getirmiş, halkın yoğun propagandalar sonucunda böyle bir örgütün varlığına inandırıldığını söylemiştir.  
YORUM EKLE

banner608

banner473