banner564

13’üncünün düşündürdükleri

Suriye üzerinden üçüncü dünya savaşı yaşanıyor…
Afrika’da açlıktan insanlar ölüyor… 
Avrupa terör alarmında, huzur hak getire!
Türkiye iç savaş yaşanıyor, her gün insanlar ölüyor…
Yukarıda sıraladığım bir çırpıda dünyanın gündemiydi…
Peki ya biz?.. Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde neyle uğraşıyoruz mesela?.. 
Dün kamu çalışanlarına 13’üncü maaş ödendi… Tek gündem maddemizdi! Helali hoş olsun, güle güle harcasınlar…
Bu bir haktır ve veriliyor… 
Bu hakkı veren de geçmişteki siyasi iradedir…  O nedenle 13’üncü maaş alan insanları eleştirmek abesle iştigaldir…
Ancak!
Ne tesadüftür ki, 13’üncü maaşların ödendiği gün KKTC’nin 2017 bütçesi de Meclis’ten geçti… 
Ve ne kadar ilginçtir ki; 13’üncü maaşı ödeyen bu devletin bütçesi daha hayata geçmeden 200 milyon TL açık veriyor! 
13’üncü maaşlar için Devlet kasasından 256 milyon TL çıktı, 200 milyon ise açık!
Rakamlar çok şey ifade ediyor…
Evet! Popülizm adına yıllardır karşılığı olmayan bazı haklar veriliyor olabilir ama kendi ayakları üzerinde duran bir devlet hayal ediyorsak, istiyorsak, 13’üncü maaşın artık bir hak olmadığı görülmelidir. Bunu da öncelikle içselleştirmesi gereken siyasilerdir… Hem hükümettekiler, hem de muhalefettekiler!
Çünkü bugüne kadar iktidara gelen gerek sol, gerek sağ partiler bu gerçeği görmezden gelmeye, “Aman oyu kaybetmeyelim” kaygısıyla yanlış üzerine yanlış bina etmeye devam ettiler ve ediyorlar…
Bu devletin 13’üncü maaş verecek bir lüksü yoktur… Çünkü bütçesi açık veren, yatırım kalemi ile gülünç duruma düşen bir mali tablomuz var! 
Çalışanına “13’üncü maaş, bayramlık, seyranlık” verecek kadar “zengin” bir devlet, her gün ölümlere neden olan yolları düzeltmeye para bulamıyor! 
Türkiye’ye gidip “bize yol yapacak para ver” demek zorunda kalıyor!
Artık birileri “Kral Çıplak” demelidir!
Toplum da bu saltanatın, kendi çocuklarımızın geleceğinden çalmak olduğunu görmelidir!
Fakir bir devletiz!
Daha çok çalışmalı, kazanılmış belli hakları en azından “düze çıkana kadar” bir dönem askıya almak zorunda olduğumuzu görmeliyiz! 
Bize gerçeklerimiz çerçevesinde siyaset üretecek yeni siyasi akımlar, yeni politikacılar lazım! 
Denk bütçeyi yakalayabilmek için en önce devlet imkanlarını fütursuzca kullanan mevcut siyasi partileri (UBP, DP, CTP) siyaset sahnesinden temizlememiz gerekiyor… 
Devletin en üst makamlarından başlayacak tasarruf ile oluşacak kaynağı üretimi yeniden şekillendirmek kaydıyla (Tarım Reformu) mağdur ettiğimiz üreticilere harcamalı, tırnaklarını toprağa geçiren insanlarımızı memnun etmeliyiz…
Ardından şu an için büyük kambur oluşturan 13’üncü maaş gibi “hakları” bir süreliğine askıya alıp elde edeceğimiz gelirle de batırma noktasında getirdiğimiz kurumlarımıza yeni kaynaklar yaratmalıyız… 
İş dünyasına çeki düzen vererek elde edeceğimiz gelirler ile acil noktalardaki yatırımlarımız gerçekleştirmeliyiz! 
Ve belki de en önemlisi bizi bu hallere getiren siyasilere hesap soracak mekanizmayı oluşturmalıyız! 
Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde yeni siyasi kimliklerin uzman kişilerden oluşturacakları üst düzey yöneticiler ile eksiklerimizi belirleyip her alanda projeler üreterek Türkiye’nin kapısını çalmalıyız…
İddia ediyorum; çok değil, iki yılda bugün herkesin lanet okuduğu Kıbrıs’ın Kuzeyi, mutluluk içerisinde yaşadığımız bir coğrafyaya dönüşür… 
Bunları yapmak Kıbrıs sorunun çözümüyle alakalı değildir… Doğru siyasi kişileri doğru noktalara getirerek doğru işlerin önünü açabiliriz..
Ve tabii ki bunu da ancak biz Kıbrıslı Türkler yapabiliriz…
Her zaman dediğim gibi; gücümüzün farkına varalım… O koltuklarda sefa sürenleri evlerine yollamak elimizdedir…
Geleceğimiz için yapmamız gereken ilk iş da budur!
YORUM EKLE

banner608

banner474