banner564

2000 yıl önce pil var mıydı?

Mısır’ın başkenti Kahire’deki bir müzede, ahşaptan küçük bir cisim sergileniyor. Bu cisim, görenleri hiç kuşkuya düşürmeyecek derecede belirgin bir biçime sahip; çünkü bugünkü uçaklarda olduğu gibi, kanatları, gövdesi ve arka kuyruğu var. Gövdesi yaklaşık 15 cm., kanatları ise 18 cm. uzunluğunda. İnceleyenler, bu cismin el oyması olduğunu ve çınar ağacından yapıldığını belirtiyorlar. 
  Mısır’ın Sakkara kentindeki bir mezarda bulunduğu zaman hiç kimse bu garip şekilli cisme bir anlam verememişti. Uzun yıllar bir kutuda saklandı. 1969’da Dr. Halil Messiha araştırmaları sırasında onu tekrar buldu. Modern bir uçağa çok benzemesinden ötürü onda olağanüstü bir ilgi uyandırdı. 
1938’de Alman arkeolog Wilhelm König, Bağdat yakınlarında, Babilliler’e ait olduğu sanılan değişik biçimli toprak vazolar ve bakır silindirler buldu. Bunların içinde demir çubukları vardı. König, bulduklarının bir tür elektrik pili olduğunu düşünüyordu, ama bu imkansızdı. Çünkü 2000 yıl önce Babilliler pil mı kullanıyorlardı? Araştırmalar genişletilince aynı bölgede elektronik yoldan kaplama yapılmış, galvanize edilmiş başka cisimler de bulundu. 
1900 yılında sünger avcıları, Yunanistan’ın Antikvthera Adası yakınlarında bir batık gemi buldular. M.Ö. 65 yıllarında batan gemide tarihi değeri çok yüksek bronz ve mermer heykeller ile irili ufaklı çok sayıda eşyalar vardı. Bunlardan özellikle bir tanesi çok ilginçti. 
Anlaşıldığı kadarıyla, üzerinde düğmeleri olan karmaşık yapılı bir cihazdı. Ayrıca birbirine bağlı dişli sistemleri ve kadranları da vardı. Araştırmalar 50 yıl kadar sürdü. 1954’te Cambridge Üniversitesi’nden bir bilim adamı, bu cihazın olağanüstü bir hesap makinesi olduğunu açıkladı. Fakat bu, bilinen hesap makinelerinden değildi. Daha çok yıldızların ve gezegenlerin gökteki konumları ile ilgili şaşmaz bilgiler veren bir tür gök saati idi. 
1973 yılında Erzurum’un İspir kazasında yapılan arkeolojik kazılarda oldukça küçük boyutlarda, ilginç bir heykelcik bulundu. Bu cisim, birçok kişi tarafından bir astronota benzetildi. Gerçekten de, özellikle arkasındaki çıkıntı uzaya çıkan günümüz astronotlarını çağrıştırıyordu. Yaklaşık 3000 yıllık olduğu ve pişmiş topraktan yapıldığı anlaşılan heykelciğin Urartular’a ait olduğu sanılıyor. Yörede yaşayan yerli halk ise binlerce yıl önce göklerden yabancıların geldiğine ilişkin kuvvetli bir inanç taşıyor. 
Buna benzer bir inanca, Orta Anadolu’da Kapadokya yöresinde yaşayan halkta da rastlanıyor. Onlar da yer altı şehirlerinin uzaydan gelen yabancılar tarafından inşa edildiğini söylüyorlar.    
Kaynak: “Bilinmeyen” Dergisi.
YORUM EKLE

banner471

banner473