banner564

Adını Sen Koy

İnsan haklarının ihlal edilmediği, çocukların cezaevi yerine ıslah evine gönderildiği, suçluların rehabilite edilerek topluma kazandırıldığı bir ülkede yaşamak istiyorum. 
Hayvan haklarına saygı duyulan, koyun ve keçilerin çöplüklerde otlatılmadığı, sokak köpeklerinin araçlar tarafından çarpılıp ana yolların kenarında bırakılmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum. 
Eşcinsellerin hor görülmediği, namazında niyazında olanların da etiketlenmediği, kimsenin mükemmel olma yarışına girmediği, siyasilerin ikiyüzlü olmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum.
112 Acil servisin hemen geldiği ve hasta haklarının ihlal edilmediği bir ülke düşlüyorum ben, hem de her gün. Sadece bir gün her ülkede olduğu gibi bir çevre! 
Bir ülke düşünün, siyasilerin belli vaatlerle kendi seçmenini kandırdığı, Sağlık Bakanı’nın çıkıp 112 acil servise övgüler yağdırdığı ama sadece bir gün önce 4 dakikalık yolu 45 dakikada gelen, hastayı ağlata ağlata alıp götüren, vatandaşı ite kaka sürükleyen bir ambulans şoförünü görmezden gelen bir Bakan. 
Hayal edebiliyor musunuz? 
Hergün kanser olan, kalp krizi geçirerek yaşama veda eden insanların olduğu bir ülke düşünün. 
Çöplüklerde otlatılan hayvanların etini yediğinizi düşünün, bu hayvanların sütünden hellim, peynir, yoğurt yediğinizi, çocuklarınıza yedirdiğinizi düşünün. 
Denetlenmeyen gıdaları düşünün, her gün tükettiğiniz sebze ve meyvelerin nerden nasıl sofralarınıza geldiğini biliyor musunuz? 
Hayvancıların, çiftçilerin, özel sektörün, zanaatkarın, sanayicinin, turizmcinin her dönem bir şeylerden, ama hep aynı şeyden şikayetçi olduğunu düşünün… 
İnsanların yaşadıkları hayattan duydukları memnuniyetsizlikleri düşünün.
Biz toplum olarak mutsuzuz ve hiç birimiz mutsuz olduğumuzu kabul etmiyoruz. Oysa düşünün dediğim her şeyi yaşıyoruz bizim ülkemiz bu!
Her gün ölüyoruz, her gün ağlıyor, her gün hak ettiklerimizden vazgeçiyor, her gün susuyoruz. 
Sizce fazlasıyla garip bir ülke olmadık mı? Sizce de fazlasıyla sessiz bir toplum olmadık mı? 
Bu sistemin değişmesi gerektiğini söylüyor eski politikacılar, yenileri de aynı şeyi tekrarlıyor. 
Bizde aynısını söylüyoruz! Peki, nedir bu değişim eyleminin hayata geçmesini engelleyen şey.
Ne kadar daha öleceğiz, kaç kez daha yok olacağız. Ne zaman özgürlüğü dilimize dolayıp zincirlere hapsolmaktan vazgeçeceğiz biz? 
YORUM EKLE

banner608

banner473