banner564

Başkası olma kendin ol!

İnsanoğlu yaratılış itibariyle mükemmel bir varlık ve doğum anıyla bile başlı başına bir mucize. Doğumdan sonra ortaya çıkan eserse daha büyük bir mucize…
İnsan!  Kendi kendini yöneten,  onaran,  temizleyen,  hatta ne acıdır ki, kendi kendini yok edebilen eşsiz bir makine ve biz insanoğlunun  yaratılış anında yanımıza verilen farklı özelliklerimiz var. Görüntümüz,  sesimiz,  mimiklerimiz,  düşüncelerimiz,  hareketlerimiz,  hayallerimiz,  yaşamlarımız ve daha birçok şey hep farklı. “Biz bunun farkında mıyız?” derseniz cevabım hayır. Hala diğer insanlardan farklı olma çabası gösterdiğimize göre, kesinlikle hayır. 
Belki de biliyoruz farklı olduğumuzu ama yetmiyor, daha fazlasını istiyoruz. Orjinalliğimizi kaybediyoruz yavaş yavaş. Biz olmaktan çıkıyoruz artık. O oluyoruz,  bu oluyoruz,  Ahmet oluyoruz, Mehmet oluyoruz… Anlayacağınız başkası olup çıkıyoruz.
Oysa gerçekten farklı olmak istiyorsak kendimiz olmak yeter de artar bile. Çünkü hepimiz kendimize özgü varlıklarız.
Peki niye farklı olma çabası?
Bunun aynı gibi görünen iki değişik sebebi var.Birincisi beğenilme arzusu,  ikincisi beğenilmeme korkusu…
Evde anne-babamız bizi takdir etsin diye,  okulda arkadaşlarımız bizi takip etsin diye,  sınavda en iyi olduğumuzu görsünler diye,  yanımızda sevdiğimiz bizi beğensin diye sürekli çaba gösteririz. Oysa kendimizi sevdirmek için benliğimizden ödün vermeye,  kendimizi  değiştirmeye,  onu-bunu taklit etmeye ne gerek var?  Bırakalım da bizi seven olduğumuz gibi,  beğenen gördüğü gibi,  takdir eden de istediği gibi takdir etsin.
Beğenilmememe  korkusu daha da psikolojik bir durum. Tamamen paranoya.  Bakmışsınız bir gün Tarkan oluyoruz,  bir gün ünlü bir doktor,  bazen aynı sırada oturduğumuz arkadaşımız oluyoruz, bazen de dizide oynayan bir aktör. Ama hiç biz olamıyoruz.  Çünkü beğenilmemekten korkuyoruz. Sürekli kimlik değiştirip duruyoruz.
Ya dikkat çekme arzusu… İnsanoğlunun tam bir kukla olma durumu. Her kılığa giriyoruz. Bazen olmadığımız bir hastalığı bahane ediyoruz,  bazen çekmediğimiz acılar çekiyoruz. “Ben de buradayım.” diyebilmek için her yolu deniyoruz. İnanın çok komik durumlara düşüyoruz o an.  Kendimizi hiç uğruna heba ediyoruz.
Bazı durumlar da vardır ki, biz istemeden gerçekleşir.  Ailemiz doktor olmamızı,  amcamız futbolcu olmamızı,  dedemiz mühendis olmamızı,  yan komşu mimar olmamızı ister. Ya bizim isteklerimiz… Biz olmak istiyor muyuz bakalım bu söylediklerinizi?  Biz bu dünyaya herkesin istediği biri olmak için gelmedik.  Şimdi tam buraya bir mesaj koyma zamanı geldi:  
Sen,  sen ol! Kendin ol! Çünkü bu hayat başkası olmamız için çok kısa.
Önce bir duruş belirle kendine.  Fikirlerin ve birilerine söyleyebilecek sözlerin olsun. Gözlerin farklı baksın diğerlerinden.  Farklı bir yürüyüşün olsun. Varsın birileri “Ne biçim bir şey bu?” desin sana, anlayamasınlar seni. Olsun, yeter ki;  sen sen ol! 
Şimdi bir karar ver!  Ya kendi hayatının mimarı olacaksın, ya da hayatın başka mimarların eseri olacak. Tercih senin.
Artık final zamanı geldi. İşte size bomba gibi bir final: 
“Sen eşsiz biri olarak doğdun, bir kopya olarak ölme.” John Mason
YORUM EKLE

banner608

banner474