banner564

Behçet hastalığı

   Behçet hastalığı, özellikle Akdeniz bölgesi ve eski İpek Yolu kuşağında bulunan ülkelerde sık rastlanan, ataklarla birlikte giden ve esas olarak damarları etkileyen kronik bir hastalıktır.

   Dünyada ilk olarak 1937 yılında Türk dermatolog Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır.

   Behçet hastalığı temelde damar iltihabı ile kendini gösterdiğinden, vücutta birçok organı etkileyebilir ve dolayısıyla çok farklı belirtilerle karşımıza çıkabilir. Hastaların büyük çoğunluğunda ilk belirti olarak ağız içinde yanak iç tarafı, dudak iç yüzü veya dilde çıkan aft adı verilen yaralar gözlenir.

    Bu yaralar yuvarlak veya oval olabilir, ortası beyaz renklidir ve etrafını çevreleyen kırmızı renkli bir halka bulunur. Oldukça ağrılı olabilir. Ağız içindeki bu yaralar sadece Behçet hastalığına özgü bir bulgu değildir ve sağlıklı insanlarda da sıkça görülebilir. Aynı özelliklere sahip yaralar hastaların cinsel bölgesinde de görülebilir. Bu yaralar 10-15 gün içinde çoğunlukla kendiliğinden iyileşir. Ağız içinde çıkan yaralar iz bırakmazken cinsel bölgedeki yaralar iyileştikten sonra yara yerinde iz bırakabilir.

   Hastaların kol, bacak ve sırtında sivilceler, kıl kökü iltihabı benzeri bulgular olabilir. Bundan başka özellikle erkek hastalarda gözlerde de iltihabi ataklara bağlı görme kaybı görülebilir. Eklemlerde şişlik, kızarıklık ve ağrı da sık rastlanan özelliklerdendir. Hastalık vücuttaki büyük damarları da etkileyebildiğinden akciğer damarlarında genişlemeler olabilir ve buna bağlı hayati tehlike yaratan durumlar görülebilir.

 

Kesin tanı zor olabilir

 

   Behçet hastalığının tanısını koymak için tek bir laboratuar veya patolojik inceleme bulgusu yoktur. Bu nedenle hastanın kesin tanısını koymak bazı durumlarda zor olabilir. Tanı hastanın muayene ve şikâyetleriyle ilgili anlattığı hikâyesi temel alınarak konur. Tanı koymayı kolaylaştırmak amacıyla Uluslararası Behçet Hastalığı Çalışma Grubu’nun belirlediği bazı tanı ölçütleri vardır. Yine paterji testi denilen, her iki kol iç yüzüne toplamda 6 iğne ucu batırılarak yapılan testin pozitif olması da Behçet hastalığını destekler.  

    Son dönemde hastalıkla ilgili yeni ilaçların kullanılmaya başlaması ile tedavide önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Bu tedavilerin hiç biri kesin düzelme sağlamamakla birlikte, hastalık belirtilerinin çoğu kontrol altına alınabilir.

    Behçet hastalığında tüm belirtileri düzelten tek bir ilaç olmadığından, tedavide kullanılacak ilaç çeşit ve dozuna hastanın şikâyetlerine ve hastalık durumuna göre karar verilir.

   Behçet hastalığı özellikle Akdeniz bölgesi ve eski İpek Yolu kuşağında bulunan ülkelerde sık görülür. Çoğunlukla 30’lu yaşlarda belirtiler görülmeye başlar. Hastalık 50 yaş üzerinde ve çocuklarda nadir görülür. Her iki cinste de eşit oranda görülmekle birlikte, genç erkeklerde daha şiddetli seyreder.

   Tedavi sırasında ve sonrasında hastalar tedavide kullanılan ilaçların yan etkileriyle ilgili iyi bir şekilde bilgilendirilmelidir. Hastaların yeni bir şikâyet ortaya çıktığında derhal doktora başvurmaları gereklidir. Özellikle göz ve eklem tutulumunda, uzun süre tedavisiz kalmak kalıcı hasarlara yol açabilir.

 

*********

Not:Cilt hastalıklarıyla ilgili sorularınızı

[email protected]

adresine gönderebilirsiniz.

 

YORUM EKLE

banner471

banner474