Seçim süreci, Yüksek Seçim Kurulunun açıklamasıyla resmen başlamış oldu. 07 Ocak 2018 olarak belirlenen seçim tarihine kadar seçim yasakları da başlamış oldu. Seçim yasakları, resmi sürecin başlamasıyla birlikte, devlet kaynaklarının seçim amacıyla kullanılmasını engelleme amacını taşıyor ve özellikle kamu görevlileriyle devlet ve hükümet temsilcilerini ilgilendiriyor.
Şimdi düşünelim bir kere, siyasi partilerimizin açıkladığı aday adaylarının büyük bir bölümü devlette istihdam edilen kamu görevlileri ve öğretmenlerden oluşmaktadır. Aday adaylarımız devletten maaş alan kişilerdir. Belki de aday adayı olduklarından dolayı henüz bir sakınca arz etmeyebilir. Fakat adaylığı kesinleşen kamu görevlileri ve öğretmen adaylarının seçim yasakları boyunca maaş durumları ne olacak? Bu açıdan düşünüldüğünde, devlet kaynakları bir anlamda seçim amacıyla kullanılmış olmuyor mu?
Kamu görevlileri ve Öğretmenler Yasasında açık bir şekilde “siyasal partilere üye olamazlar ve siyaset etkinliklerde bulunmak ve herhangi bir siyasal partinin veya kişinin yararını veya zararını amaçlayan bir davranış veya eylemde bulunmak için görevlerini kötüye kullanamazlar” ifadesi yer almaktadır. Kısacası net bir şekilde Kamu çalışanlarının siyaset yapmaları yasa ile engellenmektedir.
Adaylığı kesinleşen kamu görevlileri, seçim propagandası, köy gezileri, parti çalışmaları nedeniyle görevli oldukları kamu işlerini aksatacaklardır. Özellikler öğretmen adaylarının aksatacakları ders boşlukları nasıl doldurulacaktır? Öğrencilerin boş dersleri nasıl telafi edilecektir?
Burada bir çelişki olduğu görülmektedir. Ülke yönetimine aday olan kamu görevlileri, seçim propagandası yaparken ülke adına yapacakları güzel işlerden bahsedeceklerdir. Fakat bir diğer yandan vatandaşa görevli oldukları kamu işlerinde yerlerine geçici birileri atanamayacağından daha şimdiden mağduriyet yaratacaklardır. Seçimlerde her şeyin yolunda gideceği düşünülürse yeni hükümetin kurulmasına kadar geçecek olan süre iyi bir tahminle şubat ayını bulacaktır.
Fakat herhangi bir durumda çok parçalı bir meclis görüntüsü oluşursa ki benim düşüncem de bu yöndedir, hükümet kurulmasına kadar geçecek sürenin daha da uzayacağıdır. Daha şimdiden 2018 yılının KKTC için bir kaos olacağı öngörüsüne hak vermemek olmaz. Genel seçimlerin ardından hemen sonra yerel seçimlerin olması 2018 yılının seçimlere bağlı bir belirsizlik süreci yaratacağı bir gerçektir.
Seçim sürecinin sağlıklı bir şekilde ele alınması adayların yapacakları ile değil, yaptıkları ile değerlendirilerek mümkün olacaktır. Kamuoyunun bu seçim sürecini gerçeklere dayalı yorumlarla ele alması ve genel seçim sürecinin iyi değerlendirilmesi dileklerimle…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
