banner564

Bin kere değil bir kere

Mutluluk tekeli ben de, her cümle de tertipliyor içimdeki ıslak havluları. Sıktıkça havluları içim ezilir gibi yaşananlardan, yaşamadıklarımdan. Yaşamak zorunda mıyım? Akıl almaz şeyleri, şeyler diye adlandırdım, sence doğru mu yaptım? Yarın bana gücendiğin ortaya çıkacak, kişiliğin ortaya çıkacak. Üzülmesin kimse benliğin çıkacak. Uçurtma çıkacak, güneş çıkacak. Temiz bir gökyüzü, terli bir beden çıkacak. Tohumları çıkacak topraktan gün yüzünün. Hüzün gelecek sonra yanına o da ıslanacak yağmurlarında. Filizlenecek tohumları tomruk tomruk, kusurlu gelecekte belki de sonrasızlık, ıssızlık, kısırlık. Belki üfürükten, külleri savrulacak rüzgârların. Ben orda başka biri gibi sessizliğin kuşağından bağlanıp yine sana sesleneceğim. Her gün aynı gün mü ki? Bileklerinden kesilmiş bir gün mü, kan mı kaybediyor günlük hayatlar. Boğazı sıkılmış toprak can vereceğine acı veriyor. Her bastıkça toprağa kan fışkıracak, öfke fışkıracak. Haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk fışkıracak. Bu insanlar gömdüğüm insanlar mı? Yüzüme baka baka yalan söyleyen, öfkelenen. Bir hastalık mıdır bu insanlıkta her geçen gün bulaşıyor diğer bir insan. Bit yeniği gibi çoğalıyor sessizlik. İçimdeki müzik bitiyor, biri başlıyor. Bitsin artık bu işkence süsü üstümüzden. Hangi kuş çıkacak, yuvasından. Hangi bağışıklık kurtaracak kendini bu alışılagelmiş düzen buluşundan. Anlamlılıklar anlamsızlıkları takındı. Dans kaslarını oynatıp bıraktığı kasıntılarını ılıman dinlenmeye bıraktı. Bu uğurböceği çocukluğumda evlerde dolaşırdı. Büyüdükçe ağrıdı. Bağırdı çağırdı büyümeyi istemedi ağladı. O insancıklar yardıma mı geldi. Yoksa hepsi birer yalan mumu gibi eleştirel bakımsızlıktan sızlandılar. Ufukta hurileri sorma cennette va’d edilecekler. Ben eşimi istiyorum dünyadaki eşimi. Başkalaşım gösterenleri değil. Bu dünya da herkes kendi değil. Kendi olmak için mazereti yok. Yokluğu aslında üstüne giymekte engelli, istekli arzulu değil. Çünkü böyle olmak kolayına geliyor. Bırakması lazım kendini nimetlerin yoksuzluğuna. Yolsuzluklara değil. İnsan kendi benliğinde kalabilmeli. Tam kalibre savaşa gider gibi kurşun gibi ağır gelmeli kendine. Bırakırsın kendini yolun giderine su gibi akar yolunu bulursun misalidir mesele. Mesele kendin olmaktır asıl bin kere değil bir kere.
YORUM EKLE

banner471

banner474