banner564

Bizler neyi konuşuyoruz?..

   Son günlerde ilginç tartışmalar yaşanıyor KKTC’de…

   Akaryakıta zam gelince herkes tepki göstermeye başlıyor…
   Döviz yükseldikçe tepkiler daha da artıyor…
   Bazı kesimler, hükümetin dövizdeki yükselişe müdahalede bulunmasını isterken, bakanlardan “yapılabilecek pek bir şey yok” açıklaması geliyor…
   Türk Lirası’nın geçerli olduğu bir ülkede dövizin yükselmesi karşısında çok keskin önlemler alamazsınız…
   Ancak, can alıcı bazı konularda adım atmak olasıdır…
   Bunun için de ‘oy kaygısına’ kapılmamak ve cesaret göstermek lazım…
   Hayatı boyunca kazandıklarını çocukları için harcama özelliğine sahip olan Kıbrıslı Türklerin en önemli giderlerinden biri eğitimdir…
   Siyasilerin beceriksizliği ve sendikaların yarattığı saldırı düzeni sayesinde devlet okurları yerin dibine gömüldüğü için, binlerce insanın özel okullara yönelmek zorunda kaldığını biliyoruz…
   Özel okullar, özel dersler döviz üzerinden hesaplanıyorsa, sizin yapacak bir şeyiniz olamaz mı?..
   Ne demek olamaz?..
   Bal gibi de yapabilirsiniz…
   Bu okullar öğretmenlerini TL ile ödüyor…
   Maaşlara yılda bir kez zam yapsa bile, dövizin yükselişi kadar değildir…
   Sigorta ve İhtiyat Sandığı primleri TL ile ödeniyor…
   Öyleyse kriz geçiren aileleri bir an önce dövizdeki yükselişten kurtarmak için adım atılmalıdır…
   Sterlin kurunun, ikinci bir duyuruya kadar eğitim kurumlarında 5 TL olarak sabitlendiğini ilan edersiniz, insanları kısmen de olsa sakinleştirirsiniz…
  Ayrıca Türkiye’den ithal ürünlerde bazı kesimlerin yüzde 100’e varan oranlarda zam yapmasını Ticaret dairesi önleyemez mi?..
   Küçük ülkelerde piyasa denetimi hiç de zor değildir…
   Ama bizde sorun ‘yetkisizlik’ değil, piyasaya sürülecek adam bulamamadır…
   Türk Lirası ile ithal edilen bir ürüne yüzde 100 zam ne demek oluyor?..
   Bunu sorgulamak yerine “Yapılacak pek bir şey yok” deme yolunun seçilmesi üzücüdür…

Atlasjet meselesi

   Bir başka güncel konu ise Atlasjet’in, Ercan’a yönelik bazı uçuşları iptal etmesi, bazılarını da azaltmasıdır…
   Akıncı-Anastasiadis arasında gerçekleşecek ‘yemekli toplantı’ öncesinde KKTC açısından can alıcı iki gelişme yaşandığını bir yerlere not ederek devam edelim…
   Dövizdeki yükseliş karşısında bir kesim “Hemen Euro’ya geçelim” diyor…
   Bir kesim de KTHY’nin yeniden kurulmasını veya Larnaka-Atina-İstanbul uçuşlarının daha cazip hale getirilmesi için ‘girişimlerde bulunulmasını’ öneriyor…
   Bunların ikisi de hayali düşüncelerdir…
   KKTC’de böylesi bir siyasi yapı ile devletin yöneteceği hiçbir şirket başarılı olamaz…
   KTHY uzun yıllar Türkiye’nin akıttığı milyonlarca dolarlık yardıma karşın iflastan kurtulamadı…
   “Biz yöneteceğiz” diyerek, THY’den kopardığımız havayolu şirketini el birliğiyle batırdığımızı ne çabuk unuttuk…
   Uçak motorunu tamir için Singapur’a gönderen ve 5 milyon dolar harcayanları hala sorgulayamamış bir siyaset düzenimiz var…
   Parti yetkililerini böylesi önemli bir şirketin başına geçirenlerin hala sorumluluk üstlenmemesi dikkat çekici bir başka durumdur…
   Batırıyorlar, sonra da suçu bir başkalarının üstüne atarak sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar…
   Öyleyse KKTC devleti hava yolu şirketi kuramaz ve böylesi ekonomik bir gücü yönetemez…
   KKTC devletini yönetenler, bakkalda yüzde 100 zamlanan Türk malı gıda maddelerini dahi denetleyemiyor…
   KKTC devleti, 10 dakikalık yağmur sonrasında Girne’nin en tehlikeli virajı Ciklos’a dökülen çakılları dahi temizleyemez…
   İki tane kürek ve 2 tane elemanı bulamaz…
   İnsanları en tehlikeli virajda kaza riskiyle karşı karşıya bırakan, diğer yandan kapalı bina içinde 145 tane memura maaş ödeyen bir siyasi düzenden söz ediyoruz…
   Bu düzen içinde halkımızı nasıl koruyabileceğimizi kestirmek çok zordur…
   Daha da önemlisi “Olsun da nasıl isterse olsun” diyerek, ileride bizleri çok ağlatabilecek çözümlere teşvik edici bir duman kokusu var…
   Aman dikkat… 

YORUM EKLE

banner608

banner473