banner564

Bu ne pişkinlik?

   Kıbrıs Türk kesiminden 6, Rum kesiminden de 3 siyasi partinin temsilcileri önceki gün bir araya geldi...
   Güney Kıbrıs’ın fanatik partilerinden DIKO, EDEK ve Çevreciler toplantıyı ‘Türkiye’nin gemi göndermesi’ nedeniyle boykot ettiler...
   Toplantıya katılan DİSİ, AKEL ve EDİ temsilcileri ise, ‘Kıbrıslı Türk kardeşlerini’, Türkiye’ye karşı  ortak çağrı yapmaya davet etti...
   “Eyyy Türkiye Barbaros Hayrettin Paşa gemisini derhal Kıbrıs’tan çek... Ona eşlik eden savaş gemilerini de geri çağır...”
   Rum Haber Ajansı’nın iddiasına göre bizim partilerden 5 tanesinin buna ‘destek vermesi’ gerçekten dikkat çekici ve son derece üzücüdür...
   Çünkü; Kıbrıs’ın çevresinde sadece Barbaros Hayrettin Paşa veya Türk donammasına ait 2 gemi yoktur...
   Hava sahasında 34 tane İsrail ve sayısı açıklanmayan Rus savaş uçakları vardır... 
   Denizde dolaşan gemilerin sayısı da bilinmiyor...
   Öyleyse neden karşı bir teklif sunulmuyor ve “siz de İsrail ve Rus uçaklarını geri çekin” denilmiyor?..
   Neden “siz de Mısır ve Yunanistan ile stratejik ortaklık anlaşmasını iptal edin” denilmiyor?..
   Gerçekten olacak şey değil...
   Rum tarafının; Türkiye’ye yönelik saldırılarına bizi de ortak etme çabalarına şaşırmış değiliz...
   Bunu her zaman yapıyorlar...
   Önemli olan bu anlamsız talepler karşısında kendi taleplerimizi de gündeme getirmektir...
   Siyasetin en önemli, en hassas noktası da budur...
   “Biz geldik, topluca teslim oluyoruz” izlenimi yarattığınız anda bittiniz demektir...
Niyet varsa çözüm olur
   Ayrıca, Kıbrıs çevresinde yaşanan tüm bu olayların ana nedeni ‘çözümsüzlük’ değil midir?..
   Türk tarafı çözüm istiyor...
  Ve 1977 Denktaş-Makarios, 1979 Denktaş-Kiprianu Doruk Anlaşmaları çerçevesinde, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona hazır olduğunu her fırsatta dile getiriyor...
   Kapsamlı çözüm planına “evet” diyor...
   İşin ilginç yanı, bunları sürekli reddeden taraf, bir de üstünlük kazanmaya çalışıyor ve Türkiye aleyhinde yeni kararlar aldırabilmek için çırpınıyor...
   Böylesi bir ortamda, Kıbrıs Türk tarafındaki siyasilere düşen görev, Rum Ulusal Konseyi’ni izlemek ve onların tavırlarından örnekler almaktır...
   Onlar ‘ulusal politikada’ tek yumruk halinde hareket ediyor...
   Bizde ise Türkiye’ye vurmak bir kahramanlık olarak görülüyor...
   Hem yazık, hem de günah...
YORUM EKLE

banner471

banner474