banner564

Ektiğimizi biçtik

Dr. Fazıl KÜÇÜK ve Rauf Raif DENKTAŞ’ın aramızdan ayrılışlarının yıldönümünde, hasret, özlem, sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Yani yılın heyecanı ile birlikte KKTC’nin erken genel seçimlerini de geride bıraktık. Seçimin ardından herkes kendince yorumlar yapmaktadır. 14. Kez genel seçim için sandığa giden KKTC seçmeni,  hükümet kurmak için herhangi bir partiyi, tek parti olarak yetkilendirmedi. Seçim sonuçları malumumuz…
Gerçekleşen erken genel seçim ile ilgili yorumların bir bölümü, seçime katılmayanlarla ilgilidir. Seçime katılmayanlar yüzde 36 olarak belirtilmektedir ki ben bu yüzdeliğin daha da düşük olduğu düşüncesindeyim. Kendi çevremden bildiğim iki ailenin, vefat eden aile bireylerine seçmen kartı gönderildi. Hem de öncesinde ilgili birime bilgi vermiş olmaları halde. Bu dünyadan göçüp giden kişilere de seçmen kartı gönderilmesi, seçmen listelerinin iyi çalışılmamış olduğunu göstermektedir. Ayrıca seçime katılmayan seçmenin, yurt içinde mi yoksa yurt dışında olup da mı katılamadığı sorgulanırsa daha gerçekçi bir seçime katılım oranı elde edilecektir. Çünkü özellikle yurt dışında üniversitede eğitim gören genç seçmenlerin, sınav dönemleri olması nedeniyle seçimlere ilgi göstermedikleri düşünmekteyim. Yurt dışında olan bir seçmende seçime katılmamış sayılmamalıdır.
Seçim sonuçlarına ben de yorum yapmak istiyorum. Öncelikle seçimden önce halka soralım diyen partiler, seçim sonrasında özellikle karma oylardan belirli kişi veya kişilerin oy oranları yüksek çıkınca bu sonuçların sosyolojik açıdan incelenmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu söylemde oy alandan çok oy verenler eleştirilmektedir ki bunu hoş karşılamıyorum!
Seçim için halka soruyorsun, cevabı alınca da beğenmeyip sosyolojik açıdan inceleyelim diyorsun! Bu olmaz hoş karşılamam, karşılanmamalı da…
Seçmenin verdiği cevabı beğenmiyorsanız siz siyasilerin incelemesi gereken tek şey, siyaset bilimi açısından 1976’dan günümüze, kırk yıldan beridir süre gelen siyasi yapıdır. 40 yıllık siyasi yapıyı iyice etüt ederseniz vatandaşın verdiği cevaba da şaşırmazsınız…
Seçim sonuçları değişik yönlerden değerlendirilip yorumlanmaktadır. Kimileri seçmenin koalisyon istediğini, kimileri seçmenin bir seçim daha istediğini, kimileri de seçmenin başkanlık sistemi istediğini söylüyor! Seçimden benim aldığım mesaj ise, seçimlerde her vekil adayı nasıl kendine çalışmışsa, seçmende kendine çalışmıştır. Kendine yakın gördüğü ve seçilmesi halinde kendisine avantaj sağlayacağını bildiği kişilere oy vermiştir. Kısacası 40 yıllık siyasi yaşantımızda hep birlikte ne ektiysek onu biçtiğimizi görüyorum. Ne mi biçtik, koca bir hiç!
Yarım bardak su misali, bardağın birde dolu tarafından bakalım. Altı partili bir meclis çalışabilir mi? 
Yaşadığımız coğrafyada, toplum faydalarını ön planda tutacak, sürdürülebilir yapı oluşturulmak istendikten sonra altı partili meclis elbette çalışır. Bunu için ortak bilinç yaratılması ve işbirliği içinde herkesin elini taşın altına koyması gerekmektedir. Ortak bir bilinç yaratılması için Kıbrıs sorunu iyi bir başlangıç olabilir düşüncesindeyim. 40 yıllık süreç içerisinde farklı görüşte olan liderler, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş ve iki toplumlu görüşmelere katılmışlardır. İki toplumlu görüşmelere katılan ve bugün hayatta olan üç liderle birlikte görüşmelere katılan ekipleri biraya gelebilmeli ve ortak bir ulusal bilinç için çalışmalıdırlar. Kıbrıs sorununda ortak bir bilinç yaratılması, seçim sonrası oluşan çok parçalı meclis için de iyi bir başlangıç olabilir inancındayım. Yaşadığımız coğrafyada toplumun ortak heyecanları, istek ve düşünceleri dikkate alınmalı ve kendimize bir yol haritası çizmeliyiz. Yoksa 40 yıldır rotası olmayan gemi gibi okyanusun ortasında nereye gitmeliyiz diye düşünüp durursak işimiz harap, çükü gemi su alıyor…
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
YORUM EKLE

banner608

banner474