banner564

Enflasyon Canavarı Uyanıyor mu ?

Şubat ayından beridir stabil bir çizgide ilerleyen döviz kurları yaşanan iç ve dış nedenlere müteakip olarak temmuz başından itibaren hızla yükselmeye başladı. Bu bağlamda en önemli ticaret ortağı Almanya ile yaşanan politik gerginlikler, Suriye, Irak ve Katardaki jeopolitik gerginlikler ve içeride yaşanan politik dinamikler, cari açığın,  kredi borcunun artması ile birlikte Türk Lirası değer kaybetme trendinde devam etmektedir.  TL’nin sene başından itibaren en fazla değer kaybı % 12,15 ile Euro karşısında yaşandı. 
ABD’de Başkan Trump’ın genel seçimlerdeki Rus bağlantısı iddiaları ile ilgili FBI eski başkanı Robert Mueller tarafından özel olarak soruşturulması ve Kuzey Kore ile yaşanan jeopolitik gerginliklerden ötürü Dolar gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında gerilemeye başlamıştır. Böylece finansal piyasalarda Euro ve Altın güvenli liman olarak algılanmaya başlamıştır. ABD Başkanı Donald Trump'ın Pyongyang yönetimini, nükleer denemelerini artırmaları halinde tarihte görülmemiş bir ateş ve öfkeyle karşılık görecekleri şeklindeki uyarısının ardından Kuzey Kore resmi haber ajansı KCNA, Kuzey Kore yönetiminin, Guam bölgesini orta ve uzun menzilli balistik bir füzeyle vurmak için operasyonel değerlendirme yaptığını açıkladı. Guam bölgesi, Pasifik'te bulunan ABD askerlerinin ve ailelerinin yanında çok sayıda bombardıman uçağının da üslendiği bölge olarak biliniyor. Dolayısı ile tehditlerin sıcak çatışmaya dönme ihtimali yüksek gözüküyor. 
2008 yılında yaşanan küresel krizle dünya genelinde 60 trilyon dolarlık varlığın yok olduğu tahmin ediliyor. Krizde suçu olduğu düşünülen bankalara ise şu ana kadar 321 milyar dolar ceza kesildi. ABD’ye toplamda 150 milyar dolar ceza kesildi. Kesilen cezalar bakımından rekor ise 56 milyar dolarla ABD’li finans devi Bank of America’da (BoA) bulunuyor.  Avrupa’ya ise toplamda 19 Milyar Dolar ceza kesildi. Avrupa’da en ağır ceza 5.5 milyar dolarla İngiliz Royal Bank of Scotland’a kesildi.
Türkiye Maliye Bakanlığı, internet sitesi üzerinden kurumlar vergisi ve gelir vergisi rekortmenler listesini yayınladı. 1.86 milyar liralık vergiyle kurumlar vergisi listesinin başında yer alan kurum, isminin açıklanmasını istemedi. En fazla vergi veren 100 kurumun 27'si ismi açıklanmadı. Kamu bankası Ziraat Bank ikinci olurken, Merkez Bankası listede üçüncü sırayı aldı. Ardından ise sırasıyla Garanti Bankası, Akbank, İş Bankası, Vakıfbank, Yapı ve Kredi Bankası ve Halkbank geliyor. Dolayısı ile bankalar ekonomik büyümeye önemli derecede katkı sağlıyorlar. 
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Elde avuçta ne varsa krediye verdik" yönünde bir açıklamada bulundu. 6 ayda çok hızlı koştuk şimdi biraz soluklanacağız diyerek kredilendirmelerde yavaşlama olacağını işaret etti. Sağlanan finansmanlarla yasal limitlerinin sonuna kadar kullanıldığını beyan etti. Bu bağlamda BDDK verilerine göre Türkiye’de mevduatların krediye dönüşüm oranı % 116,25 seviyelerine çıktı. Aynı rasyo KKTC’de ise % 69,41 oranlarında seyretti. Böylelikle Türkiye bankaların sağladığı kredi ve Kredi Garanti Fonunun verdiği destek  ekonominin birinci çeyrekte % 5’lik büyümesine katkıda bulundu. Ancak yapılan resmi açıklamalar neticesinde bankaların kredi verme konusunda en üst noktaya geldiği ve finansmana dayalı bir büyümenin devam edemeyeceği gözlemleniyor.
Ekonomik büyüme yalnız başına 2 yıllık zaman zarfında devalüe olan Türk Lirasını değerlendiremiyor. Söz konusu değer kayıpları haliyle enflasyon ve faizlere yansıyarak hayat pahalılığı yaratıp, maliyetlerimizi yükseltiyor. Türkiye Bankalar Birliği mevduat faizlerinin % 13’lere çıkacağını öngörüyor. Bu durumda kredi faizleri ise % 20 - % 25 bandına yükselecektir. 2013 yılında finansal kriz yaşayan ve hala etkileri devam eden rum tarafı (RoC) ve Yunanistan’nın borç yükleri yıllık kazançlarının 2 katına çıkmasına rağmen enflasyon oranlarını incelediğimizde temmuz ayı itibari ile sırasıyla - % 0,7 ve % 1olduğunu görüyoruz. Finansal krizin enflasyona ve hayat pahalılığına dönüşmemesinin temel nedeni önemli ölçüde Avrupa Birliğinin resmi parası Euro’yu kullanmalarından kaynaklanıyor. Dolayısı ile para biriminin değerliliği bu açıdan hayli önem taşıyor. KKTC’de taşınmaz malların sterline ve ithalat ürünlerinin birçoğunun euro’ya endeksli olması neticesinde enflasyon Türkiye’nin üzerinde seyrediyor. Türk lirasının değer kaybetmeye devam etmesiyle Türkiye’de ve özellikle ithalata çok daha bağımlı olan KKTC’de enflasyon canavarı uyanabilir. 

YORUM EKLE

banner608

banner474