banner564

Funda Özdemir’in isyanını kim duyacak?

CAS Çalışanı Funda Özdemir 2,5 yıldır şirkette çalışıyor. Üç yıllık evli ve bir erkek çocuğu var. Çadır eylemi başladığında 1,5 aylık hamileydi... Bu gün 4 Mart, çadır eyleminin 19. Günü. 
25 Şubat günü iş yerinde Funda’nın kanaması açıldı. Apar topar doktora gitti. Doktoru Funda Hanımın kanamasının sebebinin “aşırı strese ve sıkıntı yapmasından”  kaynaklandığını, dinlenmesi gerektiğini tavsiye edip geri göndermiş.
Çadır eyleminin 14. günüde  (28 Şubat Cuma) Funda Hanımın karnında 2 aylık bebeğinin kalbi durdu ve kürtaj oldu. Kız çocuğu özlemi çeken Funda Hanım; kızı olursa adını annesinin adı olan “Havva” erkek çocuğu olursa rahmetlik amcasının adı olan “Erden” koymak istiyordu.
Olmadı…
Gayet sağlıklı bir hamilelik geçiren Funda Hanım, CAS şirketinde yaşanan maddi ve manevi sıkıntıların, “işten durdurulma korkusunun” işyerinin kapanma tehlikesinin kendisini inanılmaz bir stres altına soktuğunu söyledi. 
Üstelik bunları günlerdir eylem yaptığı CAS çadırında, birlikte direnmeye çalıştığı “ERKEK”lerle birlikte söyledi.
Özellikle hamile bir insanın rahat bir kafa yapısına ve rahat bir ortamda olması gerektiğini söylüyor uzmanlar. Ancak Funda Özdemir’in böyle bir şansının olmadığı ortada. Aksine çok sıkıntılı bir süreç içine girdiğini günlerdir biz ve tüm kamuoyu biliyor. 
Artık biz bile bu sürecin başını unuttuk, Kaç kez eylem yaptılar? Kaç kez meclis kapılarına dayandılar? Kaç kez başbakanlık önünde beklediler? Kaç gece KTHY binası önünde sabahladılar? 
İşsiz kalmamak ve şirkete sahip çıkmak adına çadır eylemine başladıklarını anlatıyor. Bir yandan işe gidiyorlar diğer yandan eyleme.
Çünkü Başbakan “söz vermiş” “devlete istihdam edeceğim” demiş. Hem de kaç kere…
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu sözünde durmamış. CAS çalışanlarını yok saymış. Onlarda bir kez daha çadırlarına geri dönmüşler. Bir kez daha çadırda gün saymaya başlamışlar. 
Soğuk dememişler, kış dememişler, hamileyim dememişler ve bir umut Başbakanın sözünü tutmasını beklemişler.
Belki başbakan sözünü tutarda “doğacak çocuğumuzu gelecek kaygısı olmadan büyütebiliriz” demişler… 
Haklı mücadelelerine devam etmişler..
Funda Hanım çadır nöbetinden eve oradan da işe gitmiş. İş dönüşü gene çadıra.. Derken kanaması başlamış. Ve sonuç malum..
Nasıl karnındaki çocuğunu kaybetmesin ki?
Belirsizlik, parasızlık, çadırda geçen soğuk ve yorucu günler ve en önemlisi tutulmayan sözler. Siyasetçilerin oyuncağı olma, onurlarının ayaklar altına alınmış olması..
Funda Özdemir karnındaki bebeğini kaybettiği çadırda günlerdir birlikte eylem yaptığı arkadaşları ile soruyor şimdi;
*Bana bunları yaşatan siyasilerinin vicdanı rahat mı?
*Başlarını yastığa koyduklarında rahat ve huzurlu uyuyabiliyorlar mı?
*Bir Kadın emekçinin bunları yaşamasına uygun görüyorlar mı? 
*Hani Emek En Yüce Değerdi?
*Bu ülkede Kadınca diklenecekler neden bizim için diklenmiyorlar?
*Mecliste feministim diye mor şalla gezenler neden tek ses çıkartmıyorlar?
Funda Özdemir çadırdan son olarak şu mesajı veriyor size; 
“Allah kimseye böyle bir acı vermesin. Bize bunları yaşatanları Allah’a havale ediyorum.”





Taçoy’a kulak verirler mi?
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni Rusya ile yaptığı anlaşmalar ve ABD Büyükelçisi’nin yanlış anlaşılan tweetine yönelik tepkilerinden dolayı Güneydeki komşularımızı “aklıselim”e davet etmiş.
Rumlar Bakan Taçoy’un sözlerine kulak verirler mi bilmem ama Taçoy yerden göğe kadar haklı. Zira son gelişmeler hiçte barışçıl değil!  
Rumlar, Ada’yı silah deposu yaptıkları yetmediği gibi birde İngiliz-Fransız-İsrail derken şimdi de Rus savaş gemilerin limanı haline getiriyorlar.
Taçoy’un açıklaması son derece yerinde ve önemli. Umarım benzer açıklamalar Kuzeyden hatta Güneyden de gelmeye devam eder…
 
 

 MESAJLAR

Türel Özer ÖKSÜZOĞLU: Mecliste feministim diye gezenler bence gelip sizden kurs alsınlar. Zira nerede bir kadın haksızlığa uğramışsa siz oradasınız. Funda Hanımın yanında olduğu gibi… 

Mustafa NAİMOĞULLARI: Şu kaçak et işi fena halde imajınızı çizdi. Böyle bir şeye nasıl olur da adınız karışır anlamak mümkün değil. Fena çuvalladınız vesselam. 

Sunat ATUN: Gazimağusa’da iyiden iyiye ağırlığınızı hissettirmeye başlamışsınız.  Hemen her gün Doğu Mesaryayı geziyormuşsunuz.

Dr. Suat GÜNSEL: KKTC’de ki ekonomik sıkıntılar belli ki sizi de yakından etkilemiş. Ekonominin nereye gittiğini belli. Sizde durum böyleyse vatandaş ne yapmalı. 

Pervin GÜRLER: Kamu kuruluşlarına yine öncülük eden Polisimiz oldu. Tüm kurumlardan önce katı atık toplanması için düğmeye bastınız. Umarız bu duyarlılığınız diğer kurumlara da örnek olur. 

Ersin TATAR: BRT 2 konusunda dün bizde konuyu gündeme getirdik ama kimse cevap vermedi. Bakalım sizin uyarınızdan sonra bir gelişme olacak mı? 

Cimbomlu HASAN: Tamda maç haftasında müjdeli haberi almışsınız ve yaza doğru bir cimbomlu daha gelecekmiş. Hadi hayırlısı diyelim. 

Mahmut ÖZÇINAR: Belediyelerde yaşanan sıkıntılar konusunda  diğer belediyeler eyleme gitmeye pek yanaşmıyor galiba. Bu konuda nasıl bir yol izleyeceksiniz. 

Çelebi ILIK: Telefonları açmama huyunuz geri gelmiş diye şikayetler gelmeye başladı. Oysa bu konuda epey yol almıştınız. Ne oldu da eski alışkanlıklar yeniden hortladı. 

Tahir HOCA: Ee bıyıklarım sizinkiler kadar olmaya başladığına göre bir bıyıklı partisi için düğmeye basmanın vakti gelmedi mi? 

Kemal DÜRÜST: Güzelyurt’ta seçim startını vermiş ve özel bir ekiple ev ev gezmelere başlamışsınız. Epey de yol kat etmişsiniz bu konuda. Seçimden önce bölgede girmediğiniz ev kalmayacak galiba. 

Asım VEHBİ: GAÜ’nün otobüsleri gümrükte çürümeye devam ediyor. Artık bu konuda bıçak kemiğe dayanmadı mı? Daha ne kadar daha sabır eteksiniz? 

Ayten DENİZ: Doğum gününüz kutlu ve mutlu olsun. Nice güzel seneler diliyoruz size ve sevdiklerinize. 

Özkan YORGANCIOĞLU: CAS çalışanları verilmeyen sözlerden mustaripler. Kesin bir şey söyleyin ve o insanları daha fazla umutlandırmayın. 

Reşat AKAR: Çok geçmiş olsun, grip sonunda sizi de yakalamış. Bu arada önceki gece ateşiniz olmasına rağmen Güzelyurt’taki programa katılmışsınız. 

Fikret KELEŞ: Güzelyurt’a gelen Diyalog TV ekibini pek bir güzel ağırlamışsınız. Keşke herkes sizin gibi ev sahipliği yapabilse. 

Fırat ATASER: Milli Park konusunda artık tüm adımlar atılmış ve çok yakında kazmalar vurulacakmış. Umarız yaz sonuna güzel bir parkı ülkeye kazandırmış olursunuz. 

Biray HAMZAOĞULLARI: Medya böyle bir şey işte. Siz istediğinizde değil siz istemediğiniz bir anda sizi manşet yapar. Ne zaman sıranın size geleceği de hiç belli olmaz. 
YORUM EKLE

banner608

banner473