banner564

Güle güle Hakan...

Dün sabah güne çok üzücü haberlerle başladık. Önce cinayet ve intihar haberleri sonra sevgili Hakan Çakmak’ın beklenmeyen vedası.
Hakan Çakmak ile yıllardır tanışırız. Öyle can ciğer değiliz ama nerde karşılaşırsak birbirimizin elini sıkar hal hatır sorardık.
Bundan 5-6 ay evvel bir olay yaşadık. Başbakanlık önünde yapılan eylemde Başbakanlığın üstünden çekilen kamera görüntülerindeki fotoğrafları paylaşmıştım. 
O fotoğraf karesinde olanlardan birisi Hakan Çakmak’tı. O gün sosyal medya hesabından epey yüklenmişti bana. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra bir mekanda karşılaştık. 
“Sayende Facebook’ta koyabileceğim bir profil resmim oldu” dedi ve şakalaşıp gülüşmüştük. Hakan ile renklerimiz, dünya görüşlerimiz çok benzerlik göstermedi. Ama hiçbir zaman saygı kavramının bu farklılıkların altında ezilmesine müsaade etmedi, etmedim.
Dün gelen acı haberi herkesi olduğu gibi beni de çok üzdü. Ve bir kez daha şu gerçekle karşı karşıya olduğumuzu hatırladım. Bir birimizi ne kadar kırarsak kıralım, ne kadar üzersek üzelim, günün sonunda hepimizin gideceği yer aynı olacak. 
Bu üç günlük dünyada elbette fikir ve görüş ayrılıklarımız olacak, olmalı da. Ama bu ne küslüğü ne dargınlığı ne de kavga etmemize neden olmamalı.
Kadir Gecesi aramızdan giden usta Hakan Çakmak’a Allah’tan rahmet diliyorum, tüm sevenlerinin başı sağ olsun. 

Ölümlü dünya
Dün Hakan Çakmak’ın haberini aldığımda BRT’ye gitmek üzere yoldaydım. Şok eden haberle adeta yıkıldım. BRT’nin kapısında BRT’nin ikram işlerini yapan sevgili Gül ile karşılaştım. 
Deyim yerinde ise hüngür hüngür ağlıyordu. Hakan ölmeden bir gün önce Gül’ün yanına gelmiş, “Bu ay ne kadar çay kahve içtim? Borcumu söyle de ödeyim, ölümlü dünya, bayram sonrasına hesabım kalmasın” demiş ve hesabını ölmeden bir gün önce kapatmış.
İnancı olanlar için önemlidir, önemli gecelerde ruhunu teslim etmek bir ayrıcalıktır. Hakan Çakmak da Kadir Gecesi hakka yürüdü. Üstelik şu ölümlü dünyada “Borcum kalmasın” diye de özen gösterdi. 
Allah hepimize böyle bir sonu nasip etsin, arkamızdan ne kimse kötü konuşsun, ne de birisi alacağım vardı desin….

Kilise ve ELAM
Görüşmeler öncesi ne Papazın kilisesinden ne de faşist ELAM’dan tek kelimelik bir açıklama gelmiyor. Hele de gündem de Türk askerinin Adadaki varlığı sorgulanırken ne hikmetse ne Papaz ne de ELAM bir açıklama yapmıyor?
Sizce de tuhaf değil mi?

İstenince neden olmasın?
Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi yıllardır eksikliğini çektiği solunum cihazlarına kavuştu. Hem de tek seferde 22 adet solunum cihazı alındı. Yıllardır tek seferde böylesi bir alım olmamıştı.
Bakan Sucuoğlu’nu tebrik etmek gerekiyor. Çünkü burada irade gösterdi ve pratik bir çözüm buldu. Sucuoğlu; “Başhekimlerimize müsteşarımızın yetkileri verildi. Şöyle ki bundan sonra eksik aletler veya eksik gereçler aylık olarak başhekimlerimizin yetkisi çerçevesinde daha hızlı olması anlamında belli bir miktara kadar kendilerinin kararıyla alınacaktır. Bu da eksikleri daha süratli tamamlamak adına atılan oldukça pratik bir adımdır” dedi. 
Daha ne olsun… 

Mesajlar
Kutlu EVREN: Geçen akşam Girne’de bir Hint restoranında yemek yerken görülmüşsünüz. Demek artık yemek tarzınızı değiştiriyorsunuz, diyetle beraber Hint mutfağına geçmişsiniz. 
Hamza Ersan SANER: Sigortalardaki af beklentilerin üzerinde de bir bakiyeye ulaşmış ve sigortalara borcu olan binlerce kişi bu aftan yararlanıp borcunu kapatmış.
Dr. Özdemir BEROVA: Okulların kapanması ile birlikte ülke genelindeki mezuniyet törenlerine yetişebilmek adına önemli bir efor sarf ettiniz. Neyse bu gece artık son törenle siz de derin bir nefes alabileceksiniz.
Dr. Faiz SUCUOĞLU: Dün Gazimağusa ve Karpaz’ı gezmişsiniz. Gazimağusa Hastanesinde yatan hasta yakınlarının memnuniyetlerini bildirmeleri keyfinizi yerine getirmiş.
Kemal DÜRÜST: Eskilerin çok güzel bir atasözü vardı, besle kargayı oysun gözünüzü. Ne demek istediğimizi her halde çok iyi anladınız siz.
Dr. Türel Özer ÖKSÜZOĞLU: LAÜ’den doktora unvanınızı alarak mezun olmuşsunuz. Tebrik ediyoruz. Bakalım bundan sonrası için de devam edecek misiniz şimdi?
Özbek DEDEKORKUT: Turizm sektöründen ayrıldıktan sonra siyasetten de tümü ile vazgeçip kendinizi emlak sektörüne adamışsınız. Aslında çok doğru bir şey yaptınız. Darısı başımıza. 
Abdullah SUİÇMEZ: Milli Piyangonun bu ayki büyük çekilişi KKTC’ye çıkmış. Son günlerde tuhaf hareketlerinizden bazı arkadaşlarınız şüphelenmiş. Acaba büyük ikramiye size mi çıktı?
Çelebi ILIK: Oğlunuz üniversiteden mezun olmuş ve ona diplomasını vermek de size düşmüş. Çifte mutluluk dedikleri her halde bu olsa gerek.
Kemal Deniz DANA: Gezici’nin yerel yönetimler çalışmasına göre Lefkoşalı halen adınızı sayıklıyor. Ne garip adayım diye gezenler değil sizin adınız Lefkoşalının dilinde. 
Fevzi TANPINAR: Yılların dostu Kürşat Başar ile dün akşam hasret gidermişsiniz. Bunca yoğunluk arasında her halde iyi bir mola olmuştur size geçen gece.
Savun GÖKSU: Garanti Bankasının kendi çekine komisyon isteyince tansiyonunuz bir anda fırlamış. Adamlara hesap soracak bir merci yok ki. Kim kimi nerede tutarsa nasılsa…
Mahmut ERDEN: Mübarek Kadir Gecesinde Korkuteli köyünde yaşayan vatandaşlarımız için iftar yemeği düzenlemişsiniz. Allah kabul etsin. 
Ata SATUR: Sizde bu akşam Polis Sosyal Tesislerinde iftar yemeği düzenliyormuşsunuz. Şimdiden Allah kabul eylesin, bereketli olsun iftarınız. 

Günün sözü
“28 Haziran’da paralel bir süreç başlayacak. İki masa kurulacak. Masanın birinde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları ile 3 garantör olacak, masanın yan tarafında da gözlemci sıfatıyla AB olacak. Diğer masa, iki toplum liderlikleri ve müzakere heyetlerinin masası olacak. 5’li masada sadece güvenlik garanti, ikili masada ise geriye kalan tüm konular birbiriyle ilintili olarak ele alınacak. Montana’da her iki masa da canlı olacak, “Bir konuyu halledelim diğerlerine sonra bakarız” mantığı söz konusu olmayacak.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
YORUM EKLE

banner471

banner474