Eurogroup eski Başkanı  Jeroen Dijsselbloem’un, Güney Kıbrıs’ın ekonomik krizde olduğu dönemde mevduatların tıraşlanmasıyla ilgili ilk önerinin Rum Hükümeti’nden geldiğine dair açıklamalarda bulunması Rum tarafında büyük sansasyon yarattı. 

   Fileleftheros gazetesi manşetten verdiği haberinde, Rum Başkanlık seçimlerinde 15 gün kala mevduatların tıraşlanması konusunda karşılıklı “bıçakların çekildiğini” yazdı. 

   Gazete Dijsselbloem’un, mevduatların tıraşlanmasına yönelik ilk önerinin Rum Hükümeti’ne ait olduğu şeklindeki açıklamasınınsa ateşi körüklediğini belirtti. 

   Habere göre Financial Times’a konuşan Dijsselbloem, tıraşlamaya yönelik ilk planların, 100 bin Euro’dan küçük mevduatlarda da kayıpların olmasını içerdiğini belirterek, bu önlemin, AB’de banka mevduatları garantisini ihlal etmediği konusunda kamu oyunu ikna etmediğini söyledi. 

  Dijsselbloem, vergilendirmeyi öneren Rum Hükümeti olsa da, Güney Kıbrıs’taki ekonomik krizdeki gelişmelerden dolayı pişmanlık duyduğunu dile getirdi.

   Gazete bu açıklamaların ardından muhalefet partileri ve Rum Başkanlık adaylarının sorumluluğu Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e yükleyerek tepkilerini dile getirdiklerini belirtti.

   Habere göre Nikolas Papadopulos’un seçim kurmaylığı açıklamasında Dijsselbloem’un sözleriyle 100 bin Euro’nun altındaki mevduatlarda da tıraşın olmasına yönelik ilk öneriyi Rum Hükümeti’nin yaptığının anlaşıldığını belirterek, Dijsselbloem’un bundan pişmanlık duyduğunu dile getirdiğini, Anastasiadis’in ise pişman olmadığını söyledi.

   Rum Başkanlık adayı Stavros Malas, Anastasiadis’in zamanında, seçilmeden önce tıraşlamayı kabul etmeyeceğini söylediğini anımsattı. Malas, ancak Anastasiadis’in seçildikten 15 gün sonra tıraşlamayı kabul etmekle kalmayıp, Dijsselbloem’un açıklamalarına göre bunu önerenin de kendisi olduğunu belirtti.

   Rum Başkanlık adayı Yorgos Lillikas, tıraşı kabul edenin de, bunu onaylayan Milletvekillerinin de suçlu olduğunu söyledi. 

   DİSİ ise Anastasiadis’in elde etmeyi başardığı daha ılımlı bir anlaşmayı reddederek, ülkedeki mevduatları daha büyük bir “tıraşlanmaya” götürenlere sorumluluk yükledi.