banner564

Hipertansiyonda beslenme

Kan basıncının istenilen değerlerin üzerinde olması durumuna hipertansiyon denmektedir ve bu durum birçok kalp hastalığı için risk faktörü oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre, hipertansiyon yılda 9.4 milyon ölümden sorumlu tutulmaktadır. Dünya’da her sekiz kişiden biri hipertansiyon yüzünden yaşamını yitirmektedir. İnme, kalp krizi, son dönem böbrek yetmezliklerinde hipertansiyon olumsuz bir risk faktörüdür. Kan basıncının yüksek olmasında genetik yapı, yetersiz ve dengesiz beslenme, yeteriz fiziksel aktivite, psikososyal faktörler gibi çeşitli faktörler rol oynayabilmektedir. Kişinin genetik yapısı değiştirilememekle birlikte beslenme, fiziksel aktivite ve psikososyal faktörler düzenlenerek kan basıncı kontrol altına alınabilmektedir. Bu faktörler içerisinde beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının benimsenmesinin kan basıncını kontrol altına almada en önemli faktör olduğunu söyleyebiliriz. Kan basıncının kontrol altına alınmasında yardımcı olacak önerileri aşağıda bulabilirsiniz.
 Ağırlık kaybının sağlanarak vücut ağırlığının istenilen düzeylerde tutulması kan basıncının azaltılmasında önemli bir etmendir. Bu sebeple ideal vücut ağırlığınıza ulaşmayı ve onu korumayı hedefleyin.
 Günde 30 dakikalık orta şiddette yürüyüşler kan basıncının kontrol altına alınmasında size yardımcı olacaktır.
 Aşırı tuz tüketimi kan basıncını artıran diyetsel faktörlerdendir. Özellikle abdominal obezitesi  (karın bölgesinde aşırı yağ birikimi) olan kişilerde kan basıncı tuz tüketiminden daha fazla etkilenmektedir. Bu sebeple yemeğin tadına bakmadan tuz eklenmemeli, sofrada tuzluk bulundurulmamalıdır. Yine besinlerde istenen tada ulaşılmasında baharatlar önemli yardımcılardır. Tuz yerine baharatları kullanarak istediğiniz tada ulaşabilirsiniz. Günlük tuz tüketiminin 6 g’ı (silme 1 tatlı kaşığı) geçmemesine dikkat ediniz. 
 Tuz, sodyum (Na) ve klor (Cl) elementlerinden oluşmaktadır. Yine tuz tüketiminin yanında sodyum tüketiminin azaltılması da kan basıncının kontrolünde büyük önem taşımaktadır. 
 Tuz ve sodyum alımının azaltılmasında etiket okuma büyük önem taşımaktadır. Alacağımız besinlerin etiketlerini okuyarak sodyum (Na) içeriği düşük besinleri tercih edebilirsiniz. Ayrıca tütsülenmiş, tuzlanmış, salamura edilmiş turşu gibi besinler yüksek oranda tuz içermektedirler ve aşırı tüketimleri kan basıncını artırmaktadır. 
 Baking powder, tuzlu zeytin, peynir, tuzlu tereyağı, hazır çorba, bulyonlar, dereotu, sakatatlar sodyum içeriği yüksek besinlerdir. Bu sebeple bu besinleri daha az tercih etmek, ülkemizde daha çok tüketilen zeytin, peynir ve hellimin tüketiminde ise tuzsuz olanları tercih etmek kan basıncının kontrolünün sağlanmasında size yardımcı olacaktır. 
 Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş besinlerin sodyum, nitrit ve nitrat içerikleri yüksek olduğundan bu besinlerin sürekli tüketimi kan basıncını artırıcı etki gösterebilmektedir. Bu sebeple bu besinlerin tüketiminin sınırlandırılması gerekmektedir. 
 Kalsiyum kan basıncının kontrol altına alınmasında önemli bir mineral olup yetersizliğinde yüksek kan basıncı gözlemlenebilmektedir. Yine kalsiyumu supleman olarak almak yerine besinlerle doğal yoldan almak kan basıncı üzerinde daha etkili olmaktadır. Yeterli kalsiyum alımı damarlardaki düz kaslarda rahatlamaya sebep olarak kan basıncını düşürücü olası etki gösterebilmektedir. Süt ve süt türevleri, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, kurutulmuş meyveler kalsiyumdan zengin kaynaklardır. Beslenmenizde bu besinlere yer vermek kan basıncının dengelenmesinde önemli yardımcılardır.
 Süt ve türevleri içerdiği kalsiyumun yanında içermiş olduğu biyoaktif pepdiler (proteinler) sayesinde kan basıncını artıran enzimin etkinliğini durdurmakta ve kan basıncı kontrolünü sağlamada olası etki göstermektedir. Beslenmenizde 2-3 porsiyon süt ve türevlerini tüketmeyi unutmayın. (1 porsiyon süt-yoğurt=200 ml =1 su bardağı, 1 porsiyon peynir=30 g)
 Magnezyum damarlardaki düz kaslarda rahatlatıcı etki yaratabilmekte ve kan basıncının düşürülmesine yardımcı olabilmektedir. Yine bu mineralin besinlerle doğal olarak alınması büyük önem taşımaktadır. Yeterli magnezyum alımı için tam buğday ekmeği, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, sert kabuklu yemişler (badem, fıstık), patates, süt, yoğurt gibi besinleri tüketmeye özen gösteriniz.
 Potasyum yüksek kan basıncının damarların dokusunda yarattığı etkileri azaltarak koruyucu olası etki gösterebilmektedir. Bu sebeple potasyumdan zengin kurubaklagil, patates, süt ve türevleri, muz, sebze ve meyvelerin tüketimi kan basıncının kontrolünde önemli yardımcılardandır.
 Alkol ve sigara tüketimi kan basıncı artışına sebep olabileceğinden sigara kesinlikle kullanılmamalı alkol tüketimi de erkekler için günde 2 birim, kadınlar için ise 1 birim olarak sınırlandırılmalıdır (1birim = 360 ml bira, 150 ml şarap, 45 ml rakı, viski, cin, vb.). 
 Sebze ve meyvelerin günde 5-9 porsiyon tüketilmesi önerilmektedir. Sebze ve meyveler vitamin, mineral ve sağlık üzerine olumlu potansiyel etkileri olan fitokimyasal bileşenleri içermekte ve bu bileşenler kan basıncını kontrol altına almada potansiyel bir etki gösterebilmektedir.
 Tahıl ürünleri tüketiminde tam tahılların tüketimi tercih edilmelidir. Tam tahıllı ürünler hem posa açısından zengin kaynaklardır hem de içerdikleri vitamin ve mineraller sayesinde kan basıncının kontrolünde yardımcı olabilmektedir.
 Aşırı yağlı besinlerin tüketimi kan basıncını artırabilmektedir. Bu sebeple yağ tüketimi sınırlandırılmalı, düşük yağlı besinler tercih edilmeli, doymuş yağlar yerine zeytinyağı gibi bitkisel yağlar aşırıya kaçmadan tüketilmelidir.
 Tüm beslenme önerilerinin yanında belirli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmek de kan basıncınızın kontrolünde önem taşımaktadır. Ölçüm sonrası sistolik kan basıncınızın 120 mg/Hg, diyastolik kan basıncınızın ise 80 mg/Hg üzerinde olması durumunda bir doktora danışmanız ve bir diyetisyenden beslenme önerileri alarak beslenmenizi düzenlemeniz kan basıncı kontrolünde önemlidir.
YORUM EKLE

banner471

banner474