Geçtiğimiz gün Meclis Başkanı sayın Sibel Siber’in basın toplantısına katıldım. Başkan burada çok eleştirilen, verimsizdir denen meclisin 1 yılda gösterdiği performansı, yapılan işleri, çıkarılan yasaları ve bazı bilgileri basın ile paylaştı. Buraya kadar her şey yolunda gitti, ancak sıra basının sorularına gelince, ilk birkaç sorunun ardından değerli meslektaşlarımız hemen bomba soruyu patlattılar; Cumhurbaşkanlığına aday mısınız?

Tabiki bu sorunun ardından basın toplantısı da esas amacından uzaklaşılmış oldu. Zaten meclis başkanı da bu soruya cevap verdikten sonra hızlıca basın toplantısını sonlandırdı.

Bu soru sorulamaz mıydı, tabiki sorulabilirdi. Ancak bu soru basın toplantısının esas amacı ile ilgili sorular bittikten sonra sorulabilirdi.

Hem sokaktaki vatandaş, hem basın, meclisin verimli çalışmadığı için birçok eleştiri yapmıştı. Ama bu yönde tek bir soru geldi, demek ki bu yalanmış, meclis o kadar verimli çalıştı ki soracak soru bulamadık.

Halbuki ülkenin hali ortada, birçok vatandaş ekonomik kriz nedeniyle büyük ızdırap çekiyor, birçok kaliteli gencimiz iş bulamadığı için ülkeyi terkediyor. Peki ekonominin düzelmesi için ne yaptınız veya ne yapacaksınız diye sorulamaz mıydı?

Ne kullandığı, geçmişte ne yaptığı beni fazla ilgilendirmeyen, Mağusa’da soyunan kişinin ekonomik sıkıntı nedeniyle bunu yaptığını biliyor muyuz acaba.

Referandumda hayır çıktı, herhalde muhalefette hayır için çalışanlar “biz böyle istediğimiz için hayır çıktı” demiyorlardır. Bu anayasa değişiklik çalışmasının istenen seviyede olmadığı, hayati hiçbir değişikliği içermediğini hepimiz biliyoruz. Peki eskisinden ders alınıp yenisi hazırlanacak mı diye sorulamaz mıydı?

Vatandaşın son dönemlerde milletvekillerinden başlayarak, kamuda çalışanların ikinci iş yapmaması konusunda bir hassasiyeti var. Bununla ilgili çalışma yapılacak mı diye sorulamaz mıydı?

Bunun gibi birçok hayati soru sorulabilirdi, ama biz artık seçimkolik bir ülke olduk. Seçimsiz uyuyamıyoruz. Daha seçimlere çok uzun bir süre olmasına rağmen, politikacıların pek yapmasına alışık olmadığımız bir basın toplantısında, aday mısınız sorusu ile elimize geçen bu fırsatı da ne yazık ki kaçırdık.

Bu arada kesinlikle küçümsediğimden değil ama, biz cumhurbaşkanı seçsek ne olur seçmesek ne olur? Bizim halimiz ortada, bizdeki hiçbir makam öyle hayati bir kararı tek başına alacak güce sahip değil. Yaptığımız sadece kendi kendimizi avutmak. 

Peki şu andaki durumla 4 yıllık UBP iktidarı dönemi arasında bir fark görüyor musunuz? Ben göremiyorum, o dönemde kurultay kavgası vardı, şimdi yerel seçimler bitti, cumhurbaşkanlığı seçimi başladı, ardından herhalde erken genel seçim havasına gireriz.

Kısacası bu ülkede hayati bir çok konu olmasına rağmen biz ülke olarak cumhurbaşkanlığı seçimi havasına girmiş bulunuyoruz, milletimize hayırlı olsun.

Bu arada dertlerine siyasilerden derman bekleyen vatandaşlara da geçmiş olsun.

Herkese hayırlı seçimler.