Züleyha KARAMAN

   İktidarın büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Kutlay Erk, Demokrat Parti’nin (DP) hükümetteki tavrını “hem şımarık, hem haylaz” sözleriyle değendirdi. DP’nin ikide bir, “ben giderim, ben bozarım” şeklinde mesaj verdiğine dikkat çeken Kutlay Erk “artık  bunu söylemekten çok yapman gerekir. Adama, bir defasında olsun yap derler” dedi.

   Diyalog’a yaptığı açıklamada DP’nin gitmesi halinde kendilerine yeni ortak bulacaklarını söyleyen Kutlay Erk, hükümette istikrarın sağlanmaması ve krizlerin aşılmaması halinde erken seçimin kaçınılmz olduğunu vurguladı. Erk, erken genel seçimin Eylül veya Ekim’de olabileceğine dikkat çekti.

   DP-UG’nin, UBP yerel seçimde işbirliğine girmesinin yarattığı sıkıntılara işaret eden Erk, “Hükümetin bu nedenle çökmeyceğini düşünüyorum ama çökerse de, bozulursa da, DP giderse de gider yani. Bizim onu tutacak bir halimiz yok. Zorla getirmedik, zorla tutmuyoruz, birbirimize esir değiliz” diye konuştu.

   Erk şöyle dedi:

   “DP şu anda kendi örgütü içinde sorun yaşıyor. DP, UBP ile yerel seçimler için kurduğu işbirliğinde de sorun yaşıyor. Bir işbirliğine kalkıştılar, başlarına gelmedik kalmadı gibi bir durum var. En sonunda DP için, kendi örgütsel yapısının çatırdamasına yol açtı. Burda da UBP önemli bir tahrik unsuru oluyor, dışardan, ‘hükümet çöktüydü, gittiydi, gidecekti’ gibi bir takım beyanatlar verip, hem DP’yi baskı altına alıyor hem de UBP kendi tabanını aslında kontrol etmeye çalışıyor. Çünkü, kendi tabanını DP’ye kaptırıyordu. Şimdi böyle yaptığı zaman ‘ey tabanım durun, zaten hükümete biz geliyoruz nereye gidiyorsunuz’ demeye getirmeye çalışıyor.”

“DP çok stratejik hata yaptı”

   DP’nin yerel seçimlerde UBP ile işbirliğine kalkışarak çok stratejik bir hata yaptığını ve elindeki kozları kaptırdığını savunan Erk “DP bu işbirliğini yönetemedi ve onun sıkıntısını yaşıyor”dedi.

   Erk şöyle devam etti:

   “Ama çökerse de bozulursa da DP giderse de gider yani. Bizim onu tutacak bir halimiz yok. Zorla getirmedik, zorla tutmuyoruz, birbirimize esir değiliz. Dolayısıla yeni çarelerle gene Kıbrıslı Türkleri yönetmeye biz devam ederiz. İstikrarsız hükümet oluşursa, en kötü ihtimalle erken seçim diyeceğiz ve erken seçim isteyeceğiz. Çünkü bizim, Kıbrıslı Türkleri, kendisine bile faydası olmayan hükümetlerle yönetmeye çalışmamız yanlış bir şeydir. Kıbrıslı Türkleri, bunalımlarını bir türlü aşamayan hükümetlere mahkum etmemiz yanlış bir şeydir. Öyle bir aşamaya gelinirse biz erken seçim isteyeceğiz. 2004’te de bunun benzerini yaşadık 2005’te de erken seçime gittik. Dolayısıyla bunları aşamıyorsak, krizler devam ederse ve istikrarlı hükümetler kurulamıyorsa erken seçim kaçınılmaz.”

Eylül ya da Ekim’de erken seçim

    Erken genel seçimin 29 Haziran’daki yerel seçime yetişmeyeceğini belirten Erk, “Ama eğer böyle giderse, Eylül, Ekim’de erken seçim yetişebilir. Olmadı, Nisan 2015’de Cumhurbaşkanlığı seçimi var,  o zaman da erken genel seçime gidilir. Ama bizim Kıbrıslı Türkleri bunalımlar içerisinde boğuşan bir hükümet ile yönetmek gibi bir arzumuz olamaz” dedi.

   DP’nin UBP ile hükümet kurması halinde,  hükümetin meclisteki sayısının 26 olacağını ve

“26 ile daha kötü bunalımlar yaşanacağını” kaydeden Erk, “26 milletvekilinin her bir tanesi o hükümeti tehdit edecek, sürekli şantajlar yapacak. Böyle bir hükümetin istikrarı olmaz, bir kişilik  fazlalıkla hükümet edilmez. Ve bu Kıbrıslı Türklerin bunalımlı hükümet tarafıdna yönetilmesi demek, depresif bir ortamda yaşam sürdürmesi demektir. Biz bunu önlemeye çalışacağız. Olmadı, neticede bunu çözecek olan seçimdir” diye konuştu.

“DP hoşgörümüzü suistimal etmesin”

   DP’nin, CTP’nin hoşgörüsünü ve  sorumluluk bilincini suistimal etmemesini istediklerini vurgulayan Kutlay Erk, “her şeyin bir sınırı var” diyerek şöyle konuştu:

    “Her şeyin bir sınırı vardır. Herhangi bir sorunda, sorun çıkarken, ilk tepkide, ‘hükümeti bozarız, hükümetten gideriz’ tavrı ile hükümette kalınmaz. Hükümette kalacaksanız sorunları iki taraf olarak uzlaşı içinde çözmeniz gerekir. İkidebirde, ‘ben giderim, ben bozarım’ diye bir tavır içinde olacaksanız, ‘artık  bunu söylemekten çok yapman gerekir’ derler adama. Bu kadar defadır söylüyorsun, bir defasında da yap’ derler. Artık o sınırlara yanaştık. Neticede biz de bu ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyan bir partiyiz ve hassasiyetlerimiz vardır. Kıbrıslı Türkleri yormadan, hırpalamadan, krizler içerisine sokmadan yönetmemiz gerekir. Hükümet kendi kriz içerisindeyse bütün Kıbrılı Türklere biz eziyet ediyoruz demektir. Dolayısıyla kararını biran önce versin, gidececekse gitsin, yeni ortak bulalım, kendimize.”