banner564

Eziyet bitmedi

Sınır kapılarının açılmasından bu yana 11 yıl geçti

Eziyet bitmedi
banner598

Melin DOBRAN

   Karşılıklı geçişlerin başladığı 23 Nisan 2003 yılından bu yana 11 yıl geçtiği halde, özellikle Lefkoşa’nın Metehan ve Ledra Palace sınır kapılarındaki pasaport-kimlik eziyeti sona ermedi.

   Kıbrıslı Türkler ve kuzeydeki yabancılar güneye geçerken, Rum muhaceret memurları tarafından kimlik işlemleri araçtan inmeden yapılıyor. Türk sınır kapısında ise, bırakın Rumları ve yabancıları, KKTC vatandaşları dahi araçtan inerek, yurt dışına gider gibi işlem yaptırmak mecburiyetinde. Özellikle yabancı uyrukluların işlemleri uzun süre alıyor.

   Bugün, karşılıklı geçişlerin 11’inci yılı... Diyalog muhabirlerinin dün Lefkoşa’nın Lokmacı barikatında karşılaştıkları manzara yine üzücüydü. Kuzeye geçmek isteyen yabancılar, muhaceret işlemleri için Türk sınır kapısında uzun süre beklemek zorunda kaldı. Havanın da sıcak olması nedeniyle uzun kuyruklar hem turistlerin, hem de turist bekleyen bölge esnafının tepkisini çekti.

 

Yetkililer neden gelmiyor?

   Kötü siyaset nedeniyle sınır kapılarındaki geçişlerin dahi düzene konmamasından yakınan bölge esnafı “bizi artık kimlerin kazanacağı veya koltuğa kimlerin oturacağı değil, ülkenin gittikçe artan sorunları ilgilendiriyor. Üç tane sınır kapısında dahi rahatlatıcı önlemler alınamıyorsa, bu ülkede siyaset bitmiş, ölmüş demektir” diyor.

   Yetkililerin bölgeye uğramamasından yakınan Arasta esnafı, hergün yüzlerce turistin kuzeye geçmesinin farkında bile olmayanların, sorunlardan da habersiz olmalarına şaşırmadıklarını söylüyor.

   Sınır kapılarının açılmasının çarşıya hareketlilik getirdiğini belirten esnaf, arzulanan seviyede olmasa bile alış-verişlerin bölgeye bir canlılık getirdiğine dikkat çekiyor.

    Yetkililerin Arasta çarşısına gerekli ilgiyi göstermediğinden yakınan esnaf, turistin gidebileceği bir tuvaletin bile olmadığını söyledi. Turistlerin, tuvalet ihtiyacı için  dükkanları ziyaret ettiğini ifade eden esnaf, hükümetin bu konuyu acilen çözmesini istedi.

   Esnaf, çarşının daha cazip hale getirilmesi için işe yarar projelerin hazırlanmasını önerdi.

 

   Arasta esnafının Diyalog’a aktardığı görüşler şöyle:

 

Munise Burçaklı

“ 1958’den beri tuhafiyecilikle uğraşıyorum. Bugüne kadar 3 dükkan değiştirdim en sonunda Arasta çarşısına taşındım. Yaklaşık 18 yıldır dükkanımı işletiyorum. Kıbrıs’ta açılan ilk enstitünün ilk talebesiyim. Çocuk yaşlarda bu işe merak saldım. Bütün kesimlerden müşteriler geliyor. Düğmecilik bu zamanda bitiyor, pantolonlar çıkalı bu iş bitti. Çoğu dükkan kapandı zaten burada, eskilerden hangimiz kaldık ki ? Kapıların açılmasının fazla bir etkisi olmadı. Bütün dükkanların çalışması lazım. Geçimimi burdan sağlıyorum yıllardır. Rum kesiminden, günde bir kaç müşteri uğruyor. Ama yabancı uyruklu kesim daha çok geliyor. Rus uyruklu müşterilerim geliyor bazen, Rum tarafında olmayan işleme, dantel gibi ürünler alıyor.”

 

Mustafa Yüksekbaş

   “Arasta esnafı olarak 1976’dan beri buradayız. 2000’li yıllara kadar ekonomik zorluklar kendini gösterdi. Şu an her yerde ekonomik kriz var. Dükkana turist uğruyor, hatıra olarak ufak tefek bir şeyler alıyor. Bu aylarda turist yoğunlaşıyor. Gezme, para harcama, tarihi yerlere ziyaretler başlıyor. Şu anki çarşıda bulunan turist, para harcayan turisttir. Kapılar açıldığında ilk zamanlar bir şey yoktu. Ne zamanki insanlar kendilerini Türk tarafına alıştırdılar ve kendilerini güvende hissetiler, işte o zaman turistler çarşıya daha çok uğramaya başladı.    

  Sınır kapıları kapalıyken, özellikle Lokmacı Sınır Kapısı, çarşıda ciddi anlamda ekonomik kriz yaşandı. Caddede yürüyen insan yoktu. Birçok dükkan kepenk indirdi. Kapıların açılmasıyla çok fazla olmasa da, geçimimizi sağlayabiliyoruz. Şu an çarşının durumu, önceki gibi değil. Dayanabilen bazı esnaf sabırla bekledi. Yapılan alışverişler çok iyi değil ama, hiç yoktan iyidir. Sokakta şimdi güzel bir görsellik var. Kapılar açılmadan önce sokaklar neredeyse bomboştu. Esnaf kendi çabasıyla birşeyler yapmaya çalışıyor.

   Kapıların açılması haricinde, gelmiş geçmiş hükümetlerin hiçbir katkısı olmadı buraya. Yolda yürürken bile, parkelere takılıp düşen var. Koskoca Arasta’nın tuvaleti bile yok. Tursit geliyor ve dükkan sahibinden tuvaleti kullanmak için izin istiyor. İzmariti atacak bir küllük bile yok. Çarşıda daha önce çökmüş bir ekonomi vardı. Yine de bir turistimiz var diye halimize şükrediyoruz. Az da olsa bölgede şu an bir alışveriş vardır. Önemli olan kalabalığın çarşıda dolaşması ve herkesin bu pastadan faydalanmasıdır.”

 

Şaziye Kofalı

    “Yıllardır bu çarşıda dükkan işletiyorum. Çarşıya Kıbrıslı Türk çok az geliyor. Rum kesimi ve turistler dükkana uğrayan müşterilerdir. Bir kaç gündür işlerimiz yoğun gidiyor. Oldukça turist uğradı buraya. Daha erken olmasına rağmen turist kafilesi bizi umutlandırdı. Genelde turistler gezme amaçlı Büyük Han’a gidiyor. Fiyatlarımız diğerlerine göre daha uygundur. Turistlerin belli saatleri vardır ve o saatlerde alışveriş yapmaya gelirler. Sınır kapıları açılmadan önce çarşı sakindi. Kıbrıslı Türkler, Dereboyu, Metropol Yolu gibi yerler açılınca oradan alışveriş yapmaya başladı. Rum tarafından gelen vatandaşlardan memnunuz. Çok şükür işlerimiz iyi gidiyor. Bir dükkanımız vardı, eşime de bir dükkan açtık ve şu an 2 dükkanı çalıştırıyoruz.”

 

Mustafa Demir

“ Ben yaklaşık 25 yıldır buradayım. Sınır kapıları açılmadan önce, çarşı çok kötüydü. Avaracılıktan bütün gün kedi sayardık, tavla oynardık. Biraz da Rumca öğrendik bu sayede. İşler açıkcası olumlu yönde etkilendi. Arada bir kendi vatandaşımız çarşıyı hatırlıyor, uğruyor. Daha doğrusu, kapılar açıldıktan sonra, kendi insanımız çarşıyı hatırladı. İşlerimiz biraz iyi biraz kötü. Geçmiş yıllarla göre çarşı şu an çok iyi. Şimdi kalabalık var, umutla bekliyoruz. Satış olmasa bile insan görüyoruz. Bazı dükkanlar, özellikle çanta ve kıyafet satanların işleri daha iyidir. Burada çevre de ediniyor insan. Bugünlerde Rum kesiminin Paskalya bayramı olduğu için, bir çok insan tatildir. Bu yüzden bu kadar kalabalıktır çarşı.”

 

Umut Bullici

   “Biz çarşıda 55 yıllık esnafız. Surlariçi 21.yüzyıla ayak uyduramadı. Çünkü ilk olarak, belediye otobüslerinin buradan kaldırılması, çarşıya insanların gelmesini zorlaştırdı. Daha sonra cenazelerin Selimiye Camisi’nden başka camiye aktarılması, çarşıyı etkilemiştir. Çünkü cenazeye gelen insanlar, bir şekilde bir iki dükkana girerdi alışveriş yapardı. Hiçbir altyapı çalışması olmadan, çarşıyı yayalaştırdık dediler. 6 direkle yolu kapattılar, adı da yayalaştırma oldu. Bölgede tuvalet yok. Yayalaştırma esnafı olumsuz yönde etkiledi. İnsanlar park yeri bulamaz diye uğramazlar bile buraya. Kapıların açılma sürecinde işlerde pek bir değişiklik olmadı. Çünkü kapıda arama yapılır diye, insanlar birşey almaya korkuyor.

    Müşteriler bir şey alırken önce fiyat soruyorlar, alışveriş yapan ise çok azdır. Kendi vatandaşımız bile artık buralara uğramıyor. Halka ve turiste bölgeyi cazip kılan birşey yok. İnsanların mutlaka bir vidaya, bir penseye ihtiyacı oluyor, uğruyorlar dükkana. Bölge esnafı özellikle yayalaştırmaya çok tepkilidir. Çarşının yayalaştırılmaması için 180 civarı esnaf imza topladı. Bizi dinleyen olmadı. Bandabulya’nın restore edilmesinden dolayı da insanlar bölgeye gelmedi. Restore uzun sürmüşse, mutlaka insanlar alış veriş yapmak için başka yerlere yöneliyor. Ürünlerimiz yurt dışından geliyor ve zaman zaman dövizdeki dalgalanma bizi de etkiliyor. Fiyatlarımızı artırmamaya çalıştık ama yeri gelince de zam yaptık.”

 

Güncelleme Tarihi: 23 Nisan 2014, 03:18
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474