banner564

‘Veresiye hükümet’

Akçay sakinleri, KKTC’nin üreticilere yönelik politikasına isim buldu:

‘Veresiye hükümet’
banner598
Sonuç CEVİZCİ
Güzelyurt’a bağlı Akçay köyünde ikamet eden üreticiler, hükümetin ürün bedellerini zamanında ödemediğine dikkat çekerek, bunun adını ‘Veresiye Hükümet’ koydular.
   Diyalog TV’nin izlenme rekorları kıran Halk Meclisi programı geçen hafta Güzelyurt’a bağlı Akçay Köyünde toplandı. Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar ve Diyalog TV Haber Müdürü Aytuğ Türkkan moderatörlüğünde gerçekleşen programda bölge sakinleri sorunlarını aktardı, çözümü için yetkililere çağrıda bulundu.
   Türkiye’den gelen Anamur suyunun henüz köylerine ulaşmadığını belirten Akçay sakinleri, verimli üretim yapamadıklarından dert yandı.
    Köydeki su kuyularının belediyeye devredildiğini aktaran Akçaylılar, ödedikleri fahiş ücretlerden deyakındı. Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar ise, Türkiye’den gelen suyun Zümrütköy, Yayla, Kalkanlı ve Yuvacık’a dağıtımını yaptıklarını, yakında Akçay’ın da bu sisteme dahil olacağını ifade etti. Halk Meclisi programında, Akçay köyünün sorunları şöyle dile getirildi:

Ali Kali / Muhtar: 
Akçay, 950 seçmeni 1250 nüfuslu 340 hanesi olan bir köydür. İçişleri Bakanlığına 180 tane kırsal kesim arsası müracaatı var fakat köyümüzde 13 tane kırsal kesim arsası olduğu için ben verilmesine izin vermedim. Çünkü 13 kişiye verilecek geriye kalanlara verilmeyecek.  Vicdani olarak kabul etmedim. Bana ‘Yer bul, göster, parselleyelim, verelim’ dediler. Kırsal Kesim Arsası Müdürlüğü’ne eski haritalardan Şahinler’deki Mevlevi yolunun sağ tarafını hali arazi olarak buldum ve müracaat ettim. Bakanlar Kurulu’ndan da geçti, Ağustos Eylül gibi hayata geçireceklerini söylediler. Büyük bir beklentimiz var çünkü köyümüzde gençlik kalmıyor. Gençlerimizin önü açılsın, çok ümitlendiler onlar da buralara yerleşsin istiyorlar. 

Tamer Kızılyürek:
Bu köyün ciddi sıkıntıları var. Köyde bir muhtarlık var, ancak hiç açılmadı çünkü elektrik borcu var. İnsanlar mühür alabilmek için muhtarın arkasından koşuyor. Önünde kırık bira şişeleri var, ne kadar ayıp bir şey... Ne ağılları var, ne yolları var, ne elektrikleri, ne de suları var. Milletvekilleri ‘Bu milleti çok seviyoruz’ diyorlar, hizmet vermek için oy istiyorlar ancak vekil olunca bu sözlerin hepsi kayboluyor. Hangi zaman köylünün sorununu dinlediler? Ova yolları yok, katır arabaları geçemiyor. 

Yusuf Kargılı: 
Devlet bize mal verdi, koçanların bedelini de ödedik. İngiltere’deydim, döndüğümde devletin malın içerisine benden izinsiz kuyu kazdığını gördüm. Polise gittik, oradaki yetkili suların devlete ait olduğunu söyledi. Koçanlarım geçerli mi dedim? Geçerli dedi. Polise sordum dediler ki, kanun ne söylüyor bakmamız azım. Kanun diyor ki izinsiz giremezsiniz. Girmek isterseniz istimlak etmeniz gerekiyor. Motordan soğuk su alıp bahçelerimi suladım, borcum varmış diye suyumu kesitler. 

Arif Kızılyürek:
Sizin yaptığınız programı üçüncü Barış Harekatı olarak görüyorum. Kahvelerde her gün 365 gün Kıbrıs konusu konuşuluyor. Ama bir tanesi bile burada değil. Atatürk dedi ki “köylü milletin efendisidir”. Köylü gerçekten eziliyor ama cebinde parası yok. Kıbrıs’ta dünyanın hiç bir yerinde olmayan sendika ve dernek var. Lefkoşa’daki ilerici ve aydın kişilere sesleniyorum, sendika başkanlarına bir domatesi 1 lira verilirken neden seslerini çıkarmıyorlar da hükümeti talan ediyorlar? Kendilerine ödeme yapılmıyor diye. Doğduk, büyüdük, ihtiyarladık gündem hep Kıbrıs konusu oldu. Yıllarca Rum komşularımız bize yaşam şansı vermedi. Hristofyas hani baş barışçıydı? İkinci olarak Talat’a soracaksınız baş barışçıydı nasıl oldu da çözemedi bu sorunu? Kalkanlı’da yangın çıktı, yangın helikopteri gündeme geldi, arkadaşın biri ‘KKTC bir helikopter alamadı’ dedi. Kendisi 10 bin TL maaş alıyor. Ben de dedim ki ‘Devletini seversen kessinler maaşından 100 TL başlatalım kampanya alalım helikopter. Kabul eder misin?’ diye sordum, ‘Hayır’ dedi. E niye eleştiriyor o zaman KKTC’yi? Bakanlar Kurulu’nun aldığı bir karar var, tapu ihaleye çıktı kırsal kesim arsası konusunda. Gençlere versinler tırnaklarını bu toprakların içine geçirsinler.

Hasan Çuvaloğlu:
Türkiye’den gelen arıtılmış sudan köyümüz yararlanamıyor. Köyün üreticisinin elinde bulunan kuyuyu belediye kullanıyor ve bunu içme suyu olarak köylüye vermektedir. Fakat bu kuyudan gelen su arındırılmıştır değildir. Kaymakamlığa gittik, belediyeye verdik dedi. Köylünün malı olan kuyuyu belediye kullanıyor ve 90 kuruşa ödediği birim ton başına suyu Türkiye’den gelen arındırılmış su verirmiş gibi 4,50TL’ye vermektedir. Köylünün kendi malını köylüye tekrardan satıyor. Köylüyü bir soygundur bu, köylü sırtından rant elde ediyor.  Lefke’de kuyulardaki su 1,5 TL’ye verilmektedir.

Mahmut Özçınar / Güzelyurt Belediye Başkanı:
İçme suyu konusunda Akçay’da sıkıntımız var. Su kaynaklarımızın olmaması nedeniyle köyde sulama biriminden bir kuyu alarak ve ücretini kaymakamlığa ödeyerek ki yasaya göre yerel yönetimlerin içme ve kullanma suyu kuyuları Su Dairesi veya belediyelerce işletilmesi gerekiyor. Fakat Su Dairesi el atmıyor, kaymakamlığa ödediğimiz meblağın üzerine 10 kuruş daha ekleme yaparak ödeme yapıyoruz. Suyun tek fiyat üzerinden satılması kararı mecliste karar verilmiştir. Fiyat politikasını meclis belirliyor, belediyelerin yetki ve sorumlulukları yok. Hayvancılar için 4 lira olan suyu 1 lira kendi cebimizden vererek süspansiyon olarak vatandaşın lehine kullanıyoruz.  Belediyeler içerisinde en ucuz tarifeyi uygulayan Güzelyurt Belediyesi’dir. Tarifemiz 5 tona kadar 4 TL’dir üzerindeki tonlara 4,5 16 tondan sonra ise 6 TL uygulamasıdır. Hayvancıya ise 4 TL olan tüzüğümüzün 1 TL’lik kısmını belediye karşılayarak ödemesi var. Köyde genel itibarı ile Türkiye’den gelen suyu Zümrütköy’e, Yayla, Kalkanlı ve Yuvacık’a dağıtımını yapıyoruz. Bostancı’nın hattı döşenmiştir. Akçay’ın da bu sudan yararlanması çalışmalarımız devam ediyor. Köyde ağıllar bölgesi belirlenmiş yıllar önce ancak çift şerit yol projesi ile ağıllar bölgesi bölündü ve hayat bulmamıştır. Yeni bir planlamaya ihtiyaç var. Toprak ve arazi konumu itibarı ile sınır bölgeleri açılmaması ve köylünün ulaşmaması nedeniyle tarımda gelişim sağlanma konusunda sıkıntı var. Küçükbaş hayvancının kullandığı arazilerin daha verimli kullanılması elektrikli su götürülmesi bir elzemdir. Bu politikaları yöneten de hükümettir. 

Mustafa Mulla:
Bizi bugüne kadar idare eden siyasetçiler huzursuz, mutsuz ve umutsuz bir toplum yarattı. 50 tane milletvekili, 150 tane de müşavir olduğu sürece köylünün hiçbir sorunu çözülmez. Sorun çok, söyleyecek çok şey var ama çözüm yok.

İbrahim Özbek:
Suları Güzelyurt Belediyesi’ne devretmeden önce sular ucuzdu. Senede 300-350 TL para ödüyorduk. Bahçemizde olan bütün ağaçları suluyorduk. Su gelince fiyatlar bir anda 4 liradan 6 liraya çıktı. Bahçedeki ağaçlara da 4-5 lira, içtiğimiz suya da 4-5 lira ödüyoruz. Ağaçları kurutalım mı yoksa keselim mi? Köylünün çoğunun elindeki maaş emekli maaşı. İnsanlar parayı suya verince et yiyemiyor. 

Cemal Darbaz:
Tarım Bakanlığı belediye depolarına kadar Türkiye DSİ’nin idaresinde olduğunu sonrasında belediyeye ait olduğunu bakanlığın sadece aracılık yaptığını söyledi. Böyle bir yönetim şekli yoktur hiçbir ülkede. Bu gariban hayvancı dilenci durumuna düşürüldü. İmalatçılardan teminat almasını gösteriyor bakanlık. Şu anda hayvancının imalatçılardan 47 milyon alacağı var. Lağım kuyusuna 600 ton su döktük 4 günde. Dördüncü listeyi dolduruyoruz neredeyse daha ödeme yok. Bu köyde derelerin içinde insanlar kendi çabaları ile bir şeyler yaptı. Hayvancılarda elektrik su yok, doğru düzgün yol yok, arazi oranı az. Hiç bir şey düzelmedi bu ülkede, 40 yıldır aynı şeyleri konuşuyoruz aynı problemleri gündeme getiriyoruz. Küçükbaş hayvancılık neredeyse kalmadı, sıra büyükbaşa geldi. Et fiyatlarını hayvancı yükseltmedi. Tüketici koyunu kuzu diye yemekte, keçiyi oğlak diye yemektedir. Süt fazlalığı varmış, Bakanlık ne çalışma yaptı? Haftada 3-4 gün küçükbaş sütü almıyorlar. 1500 TL yağ oranından sütten kesinti oluyor. Kaliteli sütümüzü normal fiyata veriyoruz. 

Ali Alioğlu / Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı:
Dünyada tek bir ülkeyiz ki toplumun yüzde 95’i siyasi renklere bağlı olarak lanse ediliyor. Memleketin daha ileri gitmesi noktasında çalışmaların yapılması konuşulmalıdır. Bütçenin yüzde 86’sı cari giderlere ayrılıyor yüzde 40’ı ayrılması gerekirken. Bütçenin yüzde 16’ısı da yatırımlara ayrılıyor. Birkaç ay önce Türkiye’den Su ve Orman Bakanı Sn. Veysel Eroğlu’na ziyaret gerçekleştirdik. Maalesef bizim 42 senelik geçmiş içerisindeki mevcut idarenin sistemin zafiyetlerinden dolayı bugün bizim düşmüş olduğumuz bu durum geçmişin getirmiş olduğu izlerdir. Asrın projesi yapılmıştır, suyun büyük bir kısmı denize akıyor. Neden proje başlatılırken bizde burada yetkili ve makamlar olarak paralel şekilde projeler hazırlayıp da su gelir gelmez her noktada KKTC halkı ile buluşturamadık? Bunu sormak lazım. Kullanma ve içme anlamında suyun belediyelere ulaşması için mevcut hükümetlerin yapması gerekirken Türkiye’nin Tarım bakanı bunu üstleniyor. Klimalarla bu ülkeyi yöneteceklerse bıraksınlar muhtarlar yönetsin.

Ahmet Hubeyli:
77 yaşındayım. İngiliz devrini de Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de yaşadım şimdiki zamanı da yaşıyorum. Bu memlekette adalet aramak yanlıştır. İngiliz döneminde görmedik patates, süt tahıl alınsın da parası ödenmesin. Hatta harp oldu 4 bin liram kalmıştı buğdaydan, savaş bitince 2 bin lirasını aldım. Biz de veresiye bir hükümet getirdik başımıza. Veresiye alıp veresiye satıyor ürünleri. Her şeyini alıp gidecek ödemeyecek. 16 sene mücahitlik yaptık 8,5 sene hesapladılar. Önemli değil mücadelemizi gönüllü yaptık. 1988 yılında babam öldü, halen daha babamdan kalan malı almaya çalışıyoruz. İskan Dairesine gittik, kayıtlı değilsin dediler. Mücahitlik puanları geçmiyormuş, 95’te lav olmuşlar. E madem kayıtlı değiliz aldıklarını da versinler. Hükümet edenler hangi kuruluşu bıraktı ki satmadılar? Fabrikaları hep hazır buldular ve içindeki sıçanlarla kediler satın aldı. Hepsini batırdılar. 

Osman Kont:
Bu milletvekilleri, parti üyelerimiz, her aybaşı siyasi partilere katkı verilirken neden bu üreticilere verilmiyor zamanında? Bu insanlar dilenci mi? Bir sürü işlemeyen insan var başımızda. 

Tözün Tunalı / TKP-YG Başkan Yardımcısı:
Narenciyeci ve Hayvancı şikâyetçi. Köye su gelmiyor. Bu memlekette adalet yok. Adaletin olmadığı yerde söylenenlerin hiç biri olmaz. Hak hukuk olmayacak çünkü. Su, tarım, hayvancılıkta birleşiyor her şey. Su Dairesinin bir yılda 200 bin TL bütçesi var ve hiçbir şey yapamazsınız bu parayla. Su, bu parayla buralara gelemez. Hayvancı sütünü dereye döküyor çünkü 5 kişiye peşkeş çektiler sizi. 2018 bütçesi iki ay sonra görüşülmeye başlayacak dünyada yapılan uygulamalar getiriliyor. İnşallah dikkate alınır. Bu gemi batmak üzeredir artık, değişim zamanı geldi. Becermiyorsak bizi götürüp başkasını getireceksiniz. Gençlik de elden gidiyor. 

Zorlu Töre / UBP Milletvekili:
Geçmişte sıkıntılar yaşadık, açlık savaş gördük. 74 öncesinden bugünlere nasıl geldik unutmadan geldik. Devlet kurduk kıymetini bilmemiz gerekir. İnsanlar mutlu ve iyi olacak ki yaşayan bir devlet olsun. Devlet tecrübemiz olmadığı için çeşitli sıkıntılar yaşadık. Kıbrıs Türk halkı bugün bir devlet kurma noktasına gelmişse hepimizin şerefidir. Üreticiyi korumak gençleri yerinde bırakma da devletin görevidir. Üretime destek vermeliyiz, üretimin daha ucuz olmasını hem içerde hem dışarda pazarlanmasını sağlayacağız. En önemlisi de günün de ödeyeceğiz dilenci konumuna düşürmeyeceğiz.

Güncelleme Tarihi: 31 Temmuz 2017, 09:10
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473