banner564

Kim oldukları fark etmez

   Ülkede huzur kaldı mı, kalmadı mı?

   Siyasilere güven kaldı mı?

   Yoksa büyük bir güven bunalımı mı var?

   Sağlıkta kendimizi emanet edebileceğimiz bir sistem var mı?

   Ya eğitim yuvalarımızda?

   Aslına bakarsanız buraya yazsam içimde tuttuğum tüm soruları sanırım bu köşe bize yetmez.

   Yeter mi ülkemdeki huzuru kaçıran kavgaları yazmaya?

   Ya siyasetteki kişisel çıkar hesaplarını yazmaya ?

   Peki ya buraya okumaya gelen bir takım öğrenci gruplarının benim ülkemin huzurunu nasıl kaçırdığını yazmaya yeter mi?

   Üniversitelerimiz, bizim gibi küçücük bir ülkenin en önemli lokomotiflerinden biri. Hatta dünyaya açılan pencerelerimizden biri.

   Başka ülkelerden bir çok öğrenci ağırlarken aynı zamanda kendi insanlarımızın da eğitim aldığı özel ve önemli kurumlarımızda okumaya diye gelen bazı grupların ülkemin,benim ve herkesin huzurunu kaçırmaya ne hakkı var?

   Dahası benim ülkemin mahkemesine çıkıp,benim savcıma,benim hakimime,benim insanlarıma “burayı cehenneme çevireceğiz,deport edilene kadar durmak yok” diye saygısızlık etmeye ne hakları var?

   Kavgalarının nedeni ne olursa olsun benim basın mensubu arkadaşımın elinden makinesini alıp onu darp etme hakkını kim veya hangi sistem verdi bunlara?

 

Ya orada polis olmasaydı?

 

   Etnik kökenleri beni hiç ilgilendirmiyor,savundukları siyasi görüşleri de hiç ilgilendirmiyor.

Beni ilgilendiren,benim ülkemde,benim insanlarımın içine karışmış ve sosyal yaşamlarını sürdüren bu insanların üniversitemde ve mahkemelerimde huzurumuzu kaçırmaya yönelik davranışlarıdır.Her ne görüşte olurlarsa olsun,bu ülkede çatyışmaya girişmemeleri gerekiyor.

   Üniversitelerde yaşanan bu tarz olaylar ilk değildir. Eminim son da olmayacak ama burada polisimizin başarılı operasyonunu da kutlamak gerekiyor.

   Yetersiz  personel sayısıyla bu olayı daha kötü noktalara taşınmadan önleyebilmiştir.

   Bugün sıradan benim vatandaşım mahkeme huzuruna herhangi bir suçtan çıkarıldığı zaman ezilir, büzülür, utanır, yüce mahkemeden özür diler.

   Geride bıraktığımız öğrenci olaylarından herkesin bir ders çıkarması gerekiyor.

 Sakın “bunu da atlattık” diyerek, yine uykuya dalınmasın.

   Gerekli önlemler kesinlikle alınmalı ve polisin gücü artırılarak tüm okullarda daha sık aramalar yapılmalıdır.

   Döner bıçağı ile okula giden başının yanacağını ve önce hapise, sonra memleketine gönderileceğini bilecek.

   Bu olayların önüne geçilebilmesi için meclisi de caydırıcı yasalar yapmaya davet ediyorum. PGM müdürü kim olsun,hükümeti bozalım mı bozmayalım mı gibi elim sende oyunları ile bu toplumu daha fazla oyalamaya kimsenin hakkı yok.

   Sayın  Pervin Gürler kısıtlı olanaklar içerisinde görüyorum ki bravo denilecek işler yapıyor.

   Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edebilecek olgunluğa ulaşmak lazım…

 

YORUM EKLE

banner471

banner474