banner564

Kısalan Adam  

Dizimin dibinden ayrılmayan okuyucularım, iki ay kadar önce, vücuduma biraz esneklik kazandırmak için sabah jimnastiğine başladığımı hatırlayacaklardır.
 
Başlangıçta bütün egzersizler zor, hatta imkânsız geliyordu.
 
Örneğin, elimin parmaklarının ucuyla ayak parmaklarıma dokunamıyordum.
 
Zamanla, hatta günbegün diyebilirim, bütün egzersizler, bazısı nispeten bazısı tamamen  kolaylaştı, kendimi bedenen olduğu gibi ruhen de daha iyi hissetmeye başladım.
 
Bir daha öğrendim ki; insanın kendine iyilik yapması, başkalarına iyilik yapmasından daha zor olsa da daha iyidir.
 
Bir başkası, ona yaptığınız iyiliğin değerini kavramayabilir, ama vücudunuz kavrar. Adeta “Teşekkür ederim,” dediğini duyarsınız.
 
Vücut, hastalık değil sağlık amaçlar (bu, her ne kadar söylemeyi gerektirmeyecek kadar açıksa da) ve onu sağlıklı kılmak için yaptığınız her şeyi destekler.
 
 
 
Nasıl? Daha sağlıklı olarak.
 
Bu arada acayip bir şey oldu.
 
Elimi ayak parmaklarıma dokundurmayı sonunda becerdiğimde, sağ elimi sol elimden önce yere değdirebildiğimi fark ettim. Diğeri, biraz rötarla yerle buluşabiliyordu.
 
Zamanla ikisi eşitlenir diye düşündüm, ama olmuyordu.
 
Esrar, kolumdaki bir sızı için gittiğim eşsiz fizyoterapist Nafia Bodamyalızade tarafından çözüldü. Sağ ayağım, sol ayağımdan kısa imiş. Bu nedenle oraya daha kolay varıyormuşum. Daha yakın olduğu için Lefkoşa’dan Güzelyurt’a, Lefke’den önce varmak gibi bir şey
 
Nafia Hanım’dan bir şey daha öğrendim ki öğrenmesem daha iyi olacaktı: İnsan, hayatının birinci bölümünde uzarken ikinci bölümünde kısalıyormuş.
 
Bu şekilde, yaptırdığımda üzerime tam oturan pantolonlarımın neden şimdi yerleri süpürmekte olduğunun esrarı da çözülmüş oldu.
 
Egzersiz programı nasıl gidiyor diye soracak olursanız...
 
Bir momentum kazandıktan sonra devam etmek daha kolay oluyor.
 
Bazı sabahlar başlamak için kendimi zorlamam gerekiyor.  Ama elde etmeye değer ne var ki insanın kendini zorlamasını gerektirmesin?
 
Bırakmak, teslim bayrağını çekmek olacağı için niyetlenmiyorum.  Bırakırsam kendimi şimdiki kadar iyi hissetmeyeceğimi, hatta egzersiz öncesinden daha kötü hissedeceğimi biliyorum.
 
Bu arada, ben kısalmaya devam ederken (acaba tamamen ortadan kalkma ihtimalim var mı?) Lancet isimli tıp dergisinde ilginç bir araştırma çıktı.
 
Araştırma, sırt ve bel ağrılarının dünyadaki en büyük maluliyet nedeni olduğunu belirtiyor. Dünyada yarım milyar kişi bu sızılardan şikayetçi imiş. Ağrıların nedeni bilinmemekte imiş ve tedavisi de yokmuş.
 
İşte araştırmaya katılan bir doktorun sözleri: “Hastalar doğal olarak bir çözüm, iyileşme ister, ama gerçek şu ki elimizde bir tedavi yöntemi yok. Sırt ve bel ağrılarının hemen hemen hepsinin nedenleri meçhul.”
 
İngiliz Sağlık Kurumu NHS, egzersiz ve psikolojik destek öneriyor.
 
Psikolojik destek konusunda bir şey söyleyemem, ama egzersizin işe yaradığı kesin.
 
 
Ne yazık ki kısalmayı bu da önlemiyor.

YORUM EKLE

banner608

banner473