banner564

Ramazan ve Fitre

“Fıtır” kelimesi sözlükte "orucu açmak", aynı kökten fıtrat kelimesi ise "yaratılış" anlamına gelir. “Fıtır sadakası”, Ramazan orucunu tutup bayrama kavuşmanın bir şükran ifadesi olarak fakirlere yapılan bir yardımdır. Fıtır sadakası halkımızı arasında “fitre” kelimesi ile ifade edilmektedir. Fitre, Ramazan Orucunun farz kılındığı hicretin ikinci yılında Şaban ayında farz kılınmıştır. Dinen zengin sayılanlar fıtır sadakası vermekle yükümlüdürler. Bu kimseler, hem kendi adına hem de bakmakla yükümlü olduğu kimseler adına fıtır sadakası verirler. Fıtır sadakası, Ramazan Bayramı’nın birinci günü fecr-i sadığın doğuşu anında vacip olur. Fıtır sadakasını bayramın birinci günü sabah namazı ile bayram namazı arasında vermek sünnettir. Sadaka-i fıtır Ramazan ayı içerisinde verilebileceği gibi bayramın birinci günü verilememesi halinde daha sonra da verilebilir. Bayramdan önce verilmesi ile Bayramdan sonra verilmesi arasında geçerlilik bakımından herhangi bir fark yoktur. Fıtır sadakası ile ilgili pek çok hadis-i şerif vardır; ““Fıtır sadakası; kadın veya erkek, hür veya köle, büyük veya küçük her Müslüman’a vaciptir. Miktarı; iki müd (yarım ölçek) buğday veya onun dışındaki yiyecek maddelerinden bir sa’dır”  Fıtır sadakası “Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.  Ayetinde zikredilen kimselere verilir. Kendilerine zekât verilmesi caiz olmayanlara fıtır sadakası da verilmez. Dinen zengin sayılanlar ile kişi eşine, anne ve babasına, dede ve ninelerine (usulüne), çocuklar ve torunlarına (fürûuna) ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarına fıtır sadakası veremez. Fıtır sadakası verilirken, mükellefin bulunduğu yerdeki fakirler ile uzakta otursalar bile fakir akrabalara verilmesi daha iyi olur. Bir kimse fitresini bir fakire verebileceği gibi, birkaç fakire de verebilir. Ayrıca birçok kişi de fitrelerini bir fakire verebilirler.  
Temel ihtiyaçlarının dışında belli bir mala sahip ve durumu iyi olan oruç tutamayacak durumda olan insanların Müslümanların ramazan ayında fakirlere verdikleri yardıma fıtır sadakası denir. Buna fitre de denilmektedir Bir kimsenin fitre yükümlüsü olması için şu şartların bulunması gerekir:
1- Müslüman olmak.
2- Nisap miktarı mala sahip bulunmak: Hanefilere göre fitre sadakası ile yükümlü sayılmak için, kişinin ramazan bayramının birinci günü, temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olması gerekir.
3- Ehliyet: Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve diğer üç mezhep imamının ortak görüşüne göre, fıtır sadakasının mali yönü ağır bastığı için, bununla yükümlülük için akıllı ve ergen olmak şart değildir. Bu yüzden küçüğün ve akıl hastasının malından da velisinin fitre vermesi gereklidir. Fitre’nin ibadet yönünü üstün kabul eden, Hanefilerden imam Muhammed ve Züfer’e göre ise, küçüklerin ve akıl hastalarının malından fıtır sadakası gerekmez.
4- Velayet ve bakmakla yükümlülük: Bir kimsenin, kendi dışındaki kişinin fıtır sadakası ile yükümlü sayılması için, bu kişinin onun velayeti altında olan ve bakmakla yükümlü bulunduğu kişilerden olması gerekir. Buna göre bir kimse velayeti altında bulunan küçük çocuklarının veya akıl hastası olan yakınlarının fitresini vermekle yükümlüdür.
5- Vakit: Hanefilere göre, fıtır sadakası ramazan bayramının birinci günü fecrin doğuşu ile vacip olur. Çünkü fitre bayrama ait kılınmıştır. Hanefiler dışında üç mezhep imamına göre fitre Ramazan ayının son akşamı güneşin batmasından itibaren vacip olur. Bayramdan sonraya geri bırakılması caiz değildir. Ancak özürlü olması durumu müstesnadır. 
Bir fitre yalnız bir fakire verilir, ikiye bölünmez. Bir fakire birden fazla fitre verilebilir. Fitre niyet edilerek verilir. Ancak bunun fitre olduğunu fakire söylemek gerekmez. İçinden niyet etmesi yeterlidir. Bir özürden dolayı Ramazanda oruç tutmayanlar da, nisap miktarı mal veya paraya sahip iseler fitrelerini vermekle yükümlüdürler. Varlıklı Müslümanlar fitre vermek suretiyle fakirlere bayram sevincini tattırırlar. Böylece, hem borcunu ödemiş hem de sevap kazanmış olurlar. Fitre vermek, orucun kabul edilmesine, ölümün şiddetinden ve kabir azabından kurtulmaya vesile olur.
Baştan sona bir feyz, rahmet ve bereket mevsimi olan bu günlerde iradeleri güçlendiren oruç, cömertliği, ikramı ve paylaşmayı öğreten iftar, ibadetin neşe ve coşkusunu bütün topluma yayan teravih, hayır ve bereketin ne olduğunu gösteren sahur, bütün bu yüksek değerlerin manevi dünyamızı kuşattığı Kadir Gecesi, akıl ve gönülleri manevi bir atmosferde zirveye taşıyan ve dinî duygunun kolektif olarak paylaşılmasını sağlayan hatim ve mukabeleler, toplumun sosyal yaralarını saran zekât ve fitreler, toplumun birlik ve beraberliğini pekiştiren bayram ile ramazan ayı, ferdi hayatta dindarlığın, sosyal hayatta dayanışma ve kaynaşmanın yoğun olarak yaşanmasına ve Müslümanlar olarak arınma ve yenilenme bilincimizin tazelenmesine vesile olur. 
YORUM EKLE

banner471

banner473