banner564

“Rum Vatandaşı”

110 bin Kıbrıslı Türk, “ Rum kimliği aldı” diye Türkiye basınında yer alan haber üzerine makale yazmak şart oldu. Ancak öncelikle bir anımla yazıya başlamak isterim.
Oğlum İlke’nin ayağında bir sorun vardı. Zamanında bunun tedavisi için Sağlık Bakanlığının Sağlık Kurulu kararı ile Güneye, BM eli ile gitmemiz kararı çıktı. Ben ve oğlum, BM minibüsü ile Lefkoşa Genel Hastahanesine ( Makarios ) gittik. Minibüste başka Kıbrıslı Türkler de vardı.
İlk olarak işlem yapmak için görevli memura gittim. Bana ilgili memur güzel bir Türkçe ile “ Ferdi bey, Rum kimlik kartınız var mı? diye sordu.
Ona ,” hayır yok, ama 13 yaşında çıkarttığım Kıbrıs Cumhuriyeti Kimlik Kartım yanımdadır” dedim.
Eskiler hatırlayacak, iki sayfalık olan o eski kimlik kartımı çıkarttım ve uzattım.
İlgili memur gerçekten efendi bir insandı. Bana “ Ferdi bey, özür dilerim, siz doğruyu söylediniz. Ancak sizin insanlarınız gelince hep böyle derler. Bu yüzden alışkanlık oldu” dedi.
Ona, “evet öyledir. Ne acıdır ki bu Cumhuriyete ne siz, ne biz ortak Cumhuriyet olarak bakamadık. Yaşadıklarımız bu yüzdendir” dedim.
Şimdi Hürriyet Gazetesinin bu manşetini görünce aklıma bu anım geldi. 1984'te ve öncesinde karşılaştığımız ve giderek aştığımız bu yanlış mantığı, 2018'de yine karşımızda bulduk.
Dolayısı ile usanmadan konuşmak ve yazmak gerekir.
Darbe meşru mu?
Bir kere Kıbrıs Cumhuriyetinin Kurucu Ortağı olarak eğer biz, bu Cumhuriyeti, “Rum devleti” diye tanımlarsak; o zaman, 1964 Darbesini ve onun yol açtığı fiili durumu doğrudan kabullenmiş oluruz. Artık 1964 Darbesine ve KC Anayasasının tek yanlı yok sayılmasına tepkimizin bir anlamı kalmaz.
Türkiye açısından ise eğer, Kıbrıs Cumhuriyetine, “ Rum Cumhuriyeti” olarak bakılırsa; o zamanda 1960 Antlaşmaları ile oluşan Kıbrıs Cumhuriyetinin Kuruluş temeli ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasanın içinde yer alan ve 1974'ün gelişmesine yol açan, “ Adanın Toprak Bütünlüğü ile  Anayasal Düzeninin korunması” için Türkiye’ye diğer Garantör ülkelerle birlikte verilen Garanti hakkını kendi elinizle fes etmiş olursunuz. Hangi Anayasal düzen? Bugün, “Rum Cumhuriyeti” diye tanımlanan Kıbrıs Cumhuriyetinin Anayasal düzeni.
İşte bu nedenledir ki uluslararası hukuka bağlı olarak dünya ve BM, 1974 harekatı için kınama veya ret kararı üretmedi.
Bugün, Kıbrıs Türk tarafı adanın etrafındaki hidrokarbonlar üzerinde hak iddia ediyorsa ve Türkiye de bunu destekliyorsa, bunun temeli de Kıbrıs Cumhuriyetindeki ortaklık haklarımızdır. 
İşte bu haklar temelinde adanın bütünündeki ortaklık haklarımız için hala siyasal ve toplumsal mücadele veriyoruz. Buna dayanarak 1977 ve 1979 Doruk Antlaşmaları, ilgili BM kararları ve  11 Şubat 2014 Ortak Belgesi temelinde, bu hakları yeni ve Federal  temelde elde etmek için uğraşıyoruz.
Bakın bugün Güneyde, “Mevcut fiili durumu artık benimseyelim Ortak Federal Devlet yerine iki devlete gidelim” görüşleri ifade ediliyor. Yani fiilen, o çok ifade edilen “Rum Devleti olsun”  Kıbrıs Cumhuriyeti denmektedir. E, o zaman hidrokarbonlar konusunda, AB olgusunda ne diyeceksiniz? Tümünü teslim mi edeceksiniz?
Artık bu bağnaz noktalar aşılmalıdır. Üstelik bu manşeti atan Hürriyet Gazetesi Türkiye’nin haklı olarak AB'den talep ettiği vize muafiyeti çabalarının yoğunlaştığı bu aşamada, bunu ifade ediyor.  AB üyesi olan KC'ni  “Rum Cumhuriyeti” olarak ifade etmekle ne döşeniyor?  
Vize olgusunun kalkması için tüm AB üyeleri ile olumluluk gerekir. O zaman kiminle? “Rum Devleti” ile mi? Federal Çözüm olgusuna bu hesapsız karşıtlık sonuçta zincirleme sorunlara yol açıyor. 
Eğer, Kıbrıs Cumhuriyetini, “Rum Cumhuriyeti” diye tanımlarsanız, o zaman kendi ellerinizle  AB ‘de “  bir Elen milleti ve  iki devlet” olgusunu geri dönülmez hale getirirsiniz. Bu yüzden Kıbrıslı Türklerin bu tarihi hakları, hem toplumumuz, hem bölge, hem de Türkiye açısından bir değerdir.
Zorluk ne isterse olsun, haksızlığa uğrasak da o zemini, yani 77-79 Doruk Antlaşmaları ile 11 Şubat 2014 temelini terk etmemek gerekir. 
KC kimlik ve pasaportu Kıbrıslı Rumlar kadar hakkımızdır. Onların cebimizde olması, ne Toplumsal varlığımıza, nede kimliğimize ve Kıbrıslı Türk olmamıza engel değildir.
Korkmayın, bu toplum Osmanlı siyasal coğrafyasından çıktıktan sonra ve Misak-ı Milli ile Lozan Antlaşmaları ile de dışta kaldığını da bile bile ve senelerce cebinde,  “Biritiş” pasaportu ve kimliği taşımasına karşın, en kötü zamanda ve yalnızlığı içinde toplumsal varlığını değerlerini kaybetmedi.
Yok şimdi kaybedecek. Yapmayın böyle tanımlamalar. Gönül kırıyorsunuz. En kötüsü de budur. 

YORUM EKLE

banner608

banner473