Kuzey Kıbrıs'ta artık seçim havasına girildi. Bu yüz yüze geldiğimiz bir gerçektir. Erken seçim konusu UBP tarafından gündeme taşındı. Ancak taşıyanlar bunun sorumluluğunu yüklenmedi.
Muhalefetin bu resti görmesi ve bunu desteklemesi üzerine iktidar, ömrü uzatmak için DP'nin gündeme getirdiği 2018 Nisan önerisine sığındı.
Fakat artık "Bağlasan da durmaz" misali, seçim dinamiği işlemeye başladı.
Bunun işaretlerini UBP siyasi çalışmalarından görmek mümkün.
Başbakan ve UBP Genel Başkanı Sayın Hüseyin Özgürgün partisinin düzenlediği toplantıda "% 40'a ulaştık" temelsiz sözü ile seçim haberini verdi.
Şimdi Hükümet çalışmalarında başka etkenler gelişecek.
Ortağı DP bu işten huzursuz olacak. Aynı alanda etkin olmaya çalışan bu iki partinin rekabeti var. Şimdiden bu böbürlenme, kıskançlık ve rekabet cinini yerinden oynattı.
Bu yüzden seçim havası ve bunun Başbakan tarafından böbürlenme ile gündeme yeniden getirilmesi ortaklar arası rekabeti tetikleyecek.
Bu iki parti, siyasi var oluşlarını hep kamu kaynaklarını popülist maksatlarla kullanma ve dağıtmaya dayandırdılar.
Bu aşamada ekonomideki tüm sıkıntılara karşın aynı tavrı sürdürüyorlar. Kamu kurumlarında başta kamu bankaları olmak üzere istihdam yarışı var. Kaynak dağıtımı aldı başını gidiyor. Buna hız verilmesi seçim olgusunun gündemde olmasındandır.
Ben değil o...
Bu nedenle ekonominin ve toplumun artık gelecek için kaçınılmaz olan yeniden yapılanma ve reform olguları rafa kaldırıldı. Bu bir başka sıkıntıyı da davet ediyor. Kaynak almak için Türkiye ile imzalanan Protokolun gereklerini yerine getirmeme gündeme geldi. Bu Türkiye'den kaynak akışını önemli ölçüde negatif olarak etkiledi.
Bu o kadar belirgin ki hayvancıların açıklamalarında dahi yer alıyor. Üstelik bu kesimlerin temsilcilerinin önünde Hükümet ortağı iki partinin başkanları bu sıkışıklıktan birbirlerini sorumlu gösteren "bana değil ötekine öfkelenin" ilkel yaklaşımı sergiliyor.
Yani yaklaşan seçim nedeni ile kendini sorumluluktan kurtarıp, ötekini ateşe itmek taktiği şimdiden başladı. Bu kavga artık daha fazla perde gerisi de sürmez.
Kaynak...
İşte böyle bir aşamada yaşamın bir başka gerçeği de boy verdi.
HP 2017 ilk dört ayında fiili olarak %6.54 olarak gerçekleşti.
Bu durumda 2017 yılı sonunu bu yapı ve kaynak sıkıntısı ile sağlıklı bitirmek mümkün değil. Şimdiden hayvancılara diğer kesimlere verilen sözler yerine getirilmiyor.
Temmuz ayında çalışanlar ile emeklilere %8'e yaklaşacak olan HP ile Eşel Mobil ödenmesi zorunluluğu da var. Yani yıl sonuna kadar iş çok daha sıkışacak.
Nisan’a kalır mı?
Bu yüzden UBP liderliği bence bu işi gördü. Bu yüzden seçimi görünüşte Nisan ayına bağlamasına karşın, bunu erkene alma konusuna da kendini hazırlıyor.
Ancak ne isterse olsun, bu iş ayak oyunları ile ele alınacak bir iş değildir.
Bu seçim Aralık 2017 sonuna kadar gerçekleşmezse Kıbrıs Türk halkı, 2018'i de kaybedecek. Çünkü 2018 Nisan'ında seçim olursa arkasından Anayasal zorunluluktan ötürü 2018 Haziran'ında Yerel Seçimler de olacak.
Bu nedenle 2018 yılının ilk altı yedi ayı seçim yasakları, seçim kampanyaları , hükümet olma, aday saptama nedeni ile zaten doğallığında kaybedilecektir.
2016 ve 2017 yıllarının ekonomik zorlukları ve krizleri aşmak için önlem almak konusunda yitirildiği bir gerçektir. İşte bu gerçek ile birlikte 2018 de bu anlamda arka arkaya gerçekleşecek seçimler nedeni ile kaybedilmiş yıl olacaktır.
Bu yüzden ekonomik yıkımı ve diğer bozulmaları toparlamak çok daha zor olacaktır.
Bunun için ayak oyununa gerek yok. Seçim işi 2017 sonundan önce tamamlanmalıdır. Hükümet partileri bunun kaşıkcı dövüşünü yaşarlarken, Meclis içinde ve dışında olan siyasi partilerde bu gerçeğe dönük çözüm önerileri ile halkın karşısına çıkmaya hazırlanmalıdır. Artık seçim,"Bağlasan da durmaz."
