banner564

Şikayet etmek mi, üretmek mi…

Çağın gereklerine uygun eğitim anlayışı bireyin, bedensel, bilişsel ve duyuşsal yapılarıyla bütün olarak ele alınıp her alanda dengeli bir şekilde eğitilmesidir…
Milli eğitimde “İnsanlar bilgi, beceri ve yetenekleri doğrultusunda eğitilmelidir.” görüşü vardır. Ancak eğitim sistemimiz her öğretim seviyesinde sözel ve sayısal gibi iki yetenek noktasında sıkışıp kalmıştır… 
Öğrenciler tüm yetenek alanlarında değerlendirildiği takdirde onların ne yapabilecekleri anlaşılabilir. Bireyler sözel – sayısal yetenek anlayışlarıyla değerlendirildiğinde bütünsel başarıya ulaşmanız mümkün olmuyor…
Eğitimde bireyler bir bütün olarak ele alınmalı… 
Eğitim ve öğretimin hedef noktası öğrencinin bütün yönlerini ortaya çıkarmak olmalıdır. Sadece öğrencinin belirli özelliklerini ön plana çıkaran eğitim anlayışını artık terk etmemiz gerekiyor… 
Eğitim anlayışında öğrenci aktif öğrenen olmalıdır… 
Yapılan etkinliklere katılan, paylaşan, bilgiye ulaşma yollarını araştıran öğrenciler yetiştirmeliyiz… Önemli olan çocuklarda merak uyandırmak, okumayı sevdirmek, bir konuyu araştırmayı öğretmektir…
Sınıf ortamlarında televizyon izler anlayışta dersler anlatılıyor… 
Öğrenci sınıf ortamında ders dinler gibi gözüküp hayal kuruyor… 
Bunlara çağdaş eğitim anlayışında yer yok…  
Eğitim sistemimizde var olan öğretmen merkezli eğitim bireylerin ezbere dayalı bir eğitim sisteminde yer almalarına neden oluyor…  
Bu da yetiştirdiğimiz bireylerin gerçek hayatla ilişki kurmakta zorlanmasına sebebiyet veriyor… 
Karşılaştıkları problemi çözemeyen, en ufak sıkıntılar karşısında depresyona giren gençler yetiştiriyoruz…
Şu an ülkemizin gündeminde yer alan zararlı alışkanlıklar ve bunun sonucunda gençlerimizin istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalmasının nedenlerinden biri de eğitim sistemimizin istenilen noktada olmamasıdır… 
Gençlerimiz karşılaştıkları sorunlara çözüm odaklı yaklaşamıyor, sorun çözemiyor, sadece toplum olarak şikâyet ediyoruz…
Dissessa’ya göre: “Öğrenciler gerçek yaşamda Fizik’le ilgili bir sorunla karşılaştıklarında okulda öğrendiklerini kullanmamaktadır.”  
Konfüçyus’a göre de: “ Düşünmeden öğrenmek, kaybedilmiş bir çabadır.”
Çağdaş eğitim bilgi toplumunu işaret eder. Bilgi toplumuna ulaşmak için de eğitimci ile ailenin birlikte hareket etmesi gerekir…
Öğretmen öğrenciye bilgi toplamanın yollarını göstermeli, anne ve baba da çocuğuna : “Çok yorgunum, dinlenmem lazım, televizyonda dizim başladı, seninle ilgilenemem” dememeli…
Toplum olarak yapılandırıcı eğitimim peşinden koşmalıyız. Unutmamalıyız ki yeteneklerini fark eden, öğrenmeyi öğreten programların uygulamasıdır çağdaş eğitim…
Çağdaş eğitim sistemi bir toplumun ileriye gitmesinin esas anahtarıdır… 
Çünkü çağdaş eğitim benzeşmeyi, aynılaşmayı amaçlayan eğitim sisteminin karşısındadır…
Birbirine benzeyen bireyler yetiştirerek ileriye gidemezsin. Öğrenciye problem karşısında nasıl davranması gerektiğini öğretmeli eğitim sistemimiz…
Bir etrafınıza bakınız sürekli şikâyet eden ama çözüm üretemeyen insanlar var… 
Şikâyet etmekten mutluluk duyan bir toplum haline geldik…
İş yapmaya gelince bin bir mazeret üreten ama her şeye şikâyet eden bireyler… 
Çağımız artık bilgi çağı…
Okuyan, araştıran, inceleyen ilmin aydınlığında yaşayan kimseler, insanlığa yepyeni ufuklar açıyorlar… 
Biz de ülke olarak bu bilgi çağının dışında kalmamalıyız… 
Dünyada farklılaşmayı temel fazilet olarak görmeyen eğitim felsefeleri artık küresel uyumsuzluğun, yaratıcılık eksikliğinin temel nedeni olarak gösterilmektedir.,,
Dönüşüm şart…
Eğitim anlayışımız artık proje tabanlı olmalı, şikâyet eden bireyler yerine olumsuz davranışları olumluya çeviren insanlar yetiştirmeliyiz…
YORUM EKLE

banner608

banner473