Anamur suyu aylardır denize akıyor...
Ancak Kıbrıs Türk halkı dışkılı kuyu sularını kullanmaya devam ediyor...
Tamamen popülüzme dayalı bir siyaset anlayışıyla bugüne kadar ülke yönetenler yıllar öncesinde belediye sayısını 28’e çıkarırken, halka sunulan hizmetlerin daha da azalmasına yol açtılar...
Memur sayısı arttıkça hizmetler azaldı...
Sorsanız ezici bir çoğunluğu Avrupa Birliği istiyor...
Ama bir yandan Avrupa isteyen bu insanlar; savaştan bu yana su borularını değiştirmediler...
Seçim zamanlarında oy istedikleri kendi insanlarını şişe sularına mahkum ettiler...
Kullanım amaçlı suların koliform bakterisi içerdiğini bilmezden geldiler...
Kuyudan çıkan suyu hiç kontrol etmeden şebekeye verdiler...
Bırakın kullansınlar!..
Madem ki herkes başını kuma sokmuş...
“Dışkılı da olsa bu suyu kullanmalarında hiçbir sakınca yok” dediler...
Ve öyle oldu...
İnsanların başında saç kalmadı...
Çocuklar yüksek ateş, kusma, ishal şikayetiyle sürekli doktora götürülüyor, antibiyotiğe mahkum ediliyor...
Bunlar gelişmiş bir başka ülkede yaşanmış olsaydı, sorumlulara güneş yüzü göstermezlerdi...
Ama burada her şey yapanın yanına kalıyor...
Başkent ağlıyor
Başkent Lefkoşa’nın bazı bölgelerine haftada bir veya 10 günde bir su veriliyor...
İnsanlar perişan...
Cebinde parası olan tankerci çağırıp, bir tonuna 15 TL ödüyor...
Adam geldiği zaman 3 ton suyu boşaltıp, 45 lirayı alıp gidiyor...
Depoya boşaltılan suların hemen hepsinde bakteri var...
Kimin umrunda...
Yıkan çocuğum temiz ol!..
Tabakları yıka anne, içine yemek koy!..
Çamaşırı yıka anne, pamuk gibi olsun, bakterileri yok etsin!..
Popülüzme dayalı siyaset yapanlar ve onların emrindeki belediye meclis üyeleri bir bakıyorsunuz, kendilerine önerilen sözleşme konusunda ‘ret’ kararı alıyorlar...
Peki alternatifiniz var mı?..
Dışkılı kuyu suyu!..
Öde ton başına 15 TL işini gör...
Senin bunu yapmaya hakkın var mı?..
Böylesi hayati bir meselede senin partinin kararları da, senin işe yaramaz ideolojin de beni ilgilendirmiyor arkadaş...
Vatandaşın öfkesine, hatta küfürlerine kulak ver...
Girne’yi de ağlattılar
Gazimağusa’ya gönderilen su iki günden beri ilerleyemiyor...
Tam 42 yıldan bu yana su borularını değişmedikleri için meydana gelen patlaklar, suyun akışını engelliyor...
Bir de o patlamış, çürümüş borulardan geçen su ile sebze ve meyvelerimizi, ağzımızı, yüzümüzü yıkamak zorunda kaldığımızı düşünün...
İnsanların vücutlarında çıbanlar çıkıyor...
Ve ülkeyi bu hale getirenler hala savunma yapmaya çalışıyor...
Turizm kenti Girne’ye geçelim...
Orada kuyular da kurudu...
Tankerle su dağıtan adam “imdaaaat” çağrısı yapan vatandaşa kuyuların kuruduğunu söylüyor...
“Yoksa ben de para kazanmak istemez miyim” diyerek, arayanları geri çeviriyor...
Çaresizlik içindeki belediye aylar sonrasında en nihayet dün karar üretiyor ve su sözleşmesini imzalayacağını açıklıyor...
Ne büyük başarı!..
Alkışlar size...
Hepiniz tarihe geçeceksiniz...
Bugünün çocukları sizleri hiç unutmayacak...
Reşat bey dilimize sağlık içinde TÜRKİYE olan her düşünceye karşı olan zihniyete de yazıklar olsun