banner564

Vakıflar bütçesini ceryan mı çarptı?

Bir dönem camilerin elektrik borçlarının hangi kurum tarafından ödeneceği konusu tartışılırdı.

   Geçtiğimiz gün sosyal medyada İbrahim Davran tarafından  bu soru bana da soruldu. 

   “Bence 40 yıllık hatanın bedeli sadece tek bir kuruma yüklenmemeli” dedim. Böyle düşünmekle birlikte sorgulamak gerektiğini de eklemeliyim.

   Bana göre dünyada paranın en rahat toplanabildiği yerler dini yerlerdir.

   Özellikle güneydeki kilise bankalardan da güçlüdür.

   Türkiye’de ise Diyanet İşleri’ne ayrılan bütçe genellikle tam olarak harcanmadan bir sonraki yıla bakiye devretmektedir.Bunda Diyanet İşleri’ne ayrılan bütçenin tek giderinin personele ayrılmasının da önemli bir rolü vardır sanırım.

   Mesela Türkiye’de bir çok cami bazı kurum kuruluşlar tarafından yaptırılırken elektrik,su vb. giderleri de olmuyor.

   Nüfusunun yüzde 83’ü Hristiyan olan Bulgaristan’a bakalım bir de.Orada da din için halkın sırtına vergiler yüklenmiş.18 yaşını dolduran herkes maaşının yüzde 1’lik kısmını “din vergisi” olarak devlet kasasına veriyor.Hatta buna “ateist”ler de dahil.

   Peki toplanan gelirle ne yapılacak dersiniz?

   Almanya’ya bakalım; ekonomisi oldukça güçlü bir devlet. Ama yıllardır “Kilise Vergisi”adı altında,  toplumdan para toplanıyor.Hristiyan olduğunu belirtenler bu vergiyi rahiplerin maaşının ödenmesi ve kiliselerinin bakımı için ödüyor.

   Ancak burada Bulgaristan’dan bir fark var eğer kilise ile bir alakanız olmadığını ispat ederseniz bu vergiyi vermek zorunda değilsiniz.Burada da alınan vergiler veya bizim tabirimizle fon, nereye ve neden harcanacağı belirtilmiş yani toplum verdiği paranın nereye gittiğini biliyor.

   Ve Vatikan...Vatikan’da ise doğrudan sahibi olduğu veya dolaylı olarak sahibi olduğu günlük,haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu  49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır.Bütçesi Katolikler’den kesilen aidatlar,bağışlar,kilise vergisi,hisse senetleri,tahvil-bono gelirleri,yayınlanan reklam gelirlerinden vs..elde ediliyor.

    Ama başta da yazdığım gibi elde edilen gelirlerin nerelere ne şekilde harcandığı belli değil mi..

  Peki ya biz dünyanın küçücük bir yerinde neyi tartışıyoruz.İbadethanelerin elektrik borcunu kimin ödeyeceğini.Bizde “cami vergisi” diye bir vergi yok.1974 yılından bu yana da camilerin elektrik faturası hiç ödenmemiş.Bizde din işleri için bir bütçe ayrıldı fakat bu bütçenin içine camiler konulmadı ve bağımsız bırakıldı.Bu ne perhiz bu ne lahana şimdi.Din işleri için bütçe ayırıyorsun ama bunun içine camileri koymuyorsun! Neyi koydunuz peki,bu bütçeyi yöneten makamlar din için ne yapıyorlar bu malum bütçeyle?

    Peki din işlerine de bakan,Vakıflar İdaresi yönetimi neden siyasi atama ile yapılıyor?Hani din ve siyasi işler modern ülkelerde ayrılıyordu.Öyle değil mi yoksa?

   Ayrılan bütçe Vakıflar İdaresine gidiyor,din işleri vakıflara bağlı,camiler bağımsız bırakıldı!!!

   Ne garip bir durum.Yani din işleri başkanı bir harcama yapacaksa Vakıflar İdaresi yönetim kurulu onay verecek demek oluyor.

   Soruyorum Din İşleri başkanı elektrik faturasının ödemesi için onay istedi mi?

   İstenmişse Vakıflar İdaresi  ne cevap verdi?

   Merakımı bağışlayın ama tarihi eserler dökülüyor,camilerin elektriği kesiliyor,fakirleri doyurmak için bedava yemek çıkar aş-evleri,fakir öğrencilere destek,turizm alanındaki vakıf otelleri vs...

   Halkın vergilerinden toplanan paraların harcandığı yer buralar mı ?

   Herşeye yetişmek zor olsa gerek de Başbakanlık hala bu bütçeyi neden onaylamadı orasını anlamadım.

 

 

 

YORUM EKLE

banner471

banner473