banner564

Vijdanı (mı) ret edeyim

Dünyanın en güzel ülkesidir bizim yaşadığımız topraklar...
Son dönemlerde doğalgaz kaynakları ile Dünya devlerinin gözünü diktiği Kıbrıs’ta iki toplum var, iki halk var.
Biri Kıbrıslı Türkler, diğeri ise Kıbrıslı Rumlar. 
İki toplum arasında ciddi benzerlikler olmasına rağmen, iki toplum arasında çok ciddi ayrılıklar da var. 
Örneğin Ada’nın Kuzeyinde yaşayan Kıbrıslı Türkler’in bir kısmı Birleşik Kıbrıs’ı savunurken, adanın Güneyinde yaşayan Kıbrıslı Rumlar  burası bizimdir ,Türkler azınlıktır diyor. 
Ve ada üzerinde dünya nezdinde bizleri yok sayarak hâkimiyet süren Kıbrıslı Rumlar. 
Bir taraf Birleşik Kıbrıs için “barış” derken, diğer taraf “ohi” diyerek tek yanlı Avrupa Birliği üyeliğine alınıyor. 
Önce kendi milliyetleri, önce kendi ulusları, önce kendi inançları.
Bu nasıl Birleşik Kıbrıs olacak o zaman? 
Türkiye Barbaros Hayrettin Paşa Gemisini deniz hukukundan doğan haklarını kullanarak gözlem için gönderiyor ve  Anastasiadis barış  sürecini durdurup masadan kalkıyor. 
Güney Kıbrıs’ta Parti Başkanları Zirvesi`nden  Anastasiadis`e tam destek kararı çıkıyor.
Kendilerine bu da yetmiyor halkın nabzını tutmak için bir de Kamuoyu araştırması yapıyorlar sonuçta yüzde 70 destek geliyor halktan. 
Rum  eski Başkanı Hristofyas gençlere çağrı yapıyor “İsyan edin” diyor çünkü Güney’de Faşizm’in tırmandığını düşünüyor eski Başkan.
Ne kadar acı bir itiraf barış için.
Ya bizde ne oluyor? 
Ülke içinde her konuda şahsi düşündüğümüz gibi konu KIBRIS olunca da şahsi çıkar ve menfaatlerimizi düşünüyoruz.
Örneğin Vicdani red konusu tartışılıyor.
Hem de RMMO silahlanmaya devam ederken, hem de Sn.Hristofyas Faşizm hortladı derken, hem de 15 Kasım Cumhuriyet Bayramımızda “En iyi Türk ölü Türk’tür” pankartlarıyla sınırlarımıza yürüyen Rum eylemciler varken.
İki toplum arasındaki en büyük fark budur belki de. 
KKTC’nin demokratik bir devlet olduğu Vicdani Red tartışmalarının olabilmesi ve özgürce yapılmasıyla anlaşılacaksa yapılsın. 
Ama kimse de ülke “işgal” altındadır demesin o zaman. 
Bakın Ortadoğu’ya hiç bitmeyen bir savaş, kurşun deliklerinden darmadağın olmuş şehirler, çocuklar ölüyor orada, anneler ölüyor, sahil kenarında futbol oynayan 15-16 yaşındaki çocuklar bombalanıyor, barut kokuyor, kan kokuyor Ortadoğu.
Hiç düşündünüz mü neden kan ve barut kokuyor orada? 
Neden biliyor musunuz? 
Çünkü onları bu acılardan kurtaracak bir orduları yok da ondan. 
YORUM EKLE

banner471

banner473