banner564

Yaşamak Susmak gibi bir Issızlıktır

        “Ya susmak, ya da suskunluktan daha kıymetli bir söz söylemek gerekir.”Pisagor.
Capcanlı görünüşün silikleşiryor aklımın devrelerinden, ben de hâlâ eski moda bir alışkanlık; seni düşündürüyor çimenlerde uzanırken kuvars duygularım; söylediklerinin üç beş nöbetlerinde beklerken... Yüreğimin serasında her gün yeni bir çiçek açar, ama sen orada nadide bir çiçek gibisin, apayrı, korunaklı, gölgede, püfür püfür esen bir rüzgârın sevgisindesin... Ham hareketlerinle bir kez görüverdim seni, rüyâdaymışım gibi fiyonkladım muzır pişmanlıklarımı; ve sana karşı yapmadığım şeylerle kendimi avutmayı yeğliyorum. 
Tıpalamışım gibi gözettiriyorum kendimi; okyanusa atılmış boş bir şişenin içinde, abanoz gibi rengim atmış; güneşin engin genişliğinde, aklıma getiriyorum bu tip olayların içinde ezilen insanların anekdotlarını... Irak diyarlardan gelebilecek herhangi bir kurtuluş yöntemi arar gibi kendimce kendimden; fiziken ve ruhen bitkin düşüverdim, acil, olanak dışı bir şeyleri yaratmaya çalışabilirken; duvara zımbalı, harkulade boncuklu düşünceler, meşgul etti beni benden gece geçen ayışığında yıldızlı geceler...      
“Bilgi, sevgidir, ışıktır ve görmektir.” Zaten, ben de bir ışık arıyordum kapkaranlığımı aydınlığa çevirebilecek, çakışan, hışırdayan hayatlarmızın etkileşimleriyle, yani sürprizle dopdolu hayatımızın; pusulam kırıktı, çekiyordum küreklerini yalnızlığın, ve akıl aletim bozuktu, beceremediğim bir şey yokken alıştım sensizliğin yitimine; şömünede yaktığım odun, süpürdüğüm olanaksızlıklardaki evim, elin yordamıyla yapıyordum herşeyi -kıpır kıpır olmuştu zaten içim, birine eş olması için beni bulmaya yakın bulduğu için, hevesli keşiflerin aritmetiğinde kaybolmuştuk.
Korkunç sarsıntılarla tetikte bir kurşun gibi çatallanan; kusurla ve hüzünle dolmuş kulağımda vızıldayan rahvan hayat; kalbim kalb olalı görmemiştir böyle azimli bir âşkı, savunmasız, alışılmışın dışındaydı. Önce sevmek prensibimdir, sonra sevdirmek ve sevilmektir sonunda... İğnelenmişim gibi sevgisizliğe aranıyorum sevilmek nedir?. Çabucak yabani hâllerimden kurtulabilmek için, henüz yere çömelmiş çiğden yeni kurtulabilmişken; herşey hizasında olabildiğince güzel. Yerkürede telaffuz ettiğim her kelimede; buket buket bana dönen yararlı sevgi parçacıkları vardır, duygularımdır; bunlar sığ beyinlerin arasından zar zor çıkabilen sapsarı kanaryalardı. 
Serin düşünceleri çıtası yüksek düşünmek, asgari sürdüğüm düşünceleri düşünebilecek, sırra kadem başmış göremediğim düşünceleri düşünecek, düşünmeyi düşünecek ve düş düşlemekle geçecek ve düşü düşlemekle, -düşünebilecekken, düşünmeyip, kırbaçlanıp düşerek. Portatif koridorlardan geçirtildim şakırtılarıyla şahsına münhasır, ağırlığından ezik üzengilerimin... Bir daha olma olasılığı dahilinde düşündürtülmesin diye düşünebileceklerimi; dizginlerim onların elinde, pişen benim yüreğimdir, patikalarda açık bir hedefim, geçit vermez engellerin nişanlanmış dalgalanan kıyılarında...
Dilsizleştim buzdan sarkıt bir heykelmiş gibi kıpırtısız, aşağıdan yukarı bir piramit gibi kılıflanarak inceldim duygularımda; ve kürendim kıstırıldığım, acımasız duygulardan... Esnekleşiyorum zamanla, bedelini ödeyerek, raporlayarak günlük faaliyetlerimi sahtekâr hayata; nazik ve şefkatliydim ama, ne tam cümleler kurabilirdim; ancak da heceleyerek hayatı, ben hariç herkesi memnun edebilirdim... Ödünç aldığım bu beden, bu kalb, bu beyin merakını doğduğundan beri gideriyor. Jimnastiğini yapıyor zihnim taklit ederek yaşananları; deneyimsizlik içinde deneyerek, süzgeçten geçirerek. Aksi takdirde ne bir gayret, ne pes etmeye meyilli sezgiler, aksi takdirde “Eğer özgün doğmamışsanız sonradan olamazsınız.”Stevenson. Sadece, üslup geliştirirsiniz ince eleyip sık dokuyarak...
Her paragraf derhal felç olur ilginç aritmetiğinle; avutmasın seni herşeye rağmen bu geçici, bilinçsiz seyahat!; gümbürtüye giden, garip, aksıyordu sanki metalden yapılma abide bir hayat!; sayacı üstünde dönüyor aşama aşama, bronz bir algılaşım üzerinde; hiçe sayarak zamanı, ipe un sermek gibiydi seninle azalan zaman. Cesaretim kırılmış, kırılgan gerek ve gereçlerimle, iliştirdiğim tahtadan kalbim ‘diyagramların içselliğine’; döndükçe dönüyor dünya-dünyam bir hipotezin içinde, daktiloda yazılmış kelimeler gibi bazen silik bazen de zamansızlıktı içimde. 
Sempati duyuyordum, hatta ve hatta detaylı düşünüyor duruyordum, mükemmeliyetçi bir şekilde mumyalanmış gibi düşünmeye ve evrensel düşünceye zıtlık olsun diye kendime denk birilerini devamlı bulamamıştım. Kafamda karikatürüze etttiğim sadece mistik tapınaklarda inşa edilmiş, güyâ hayâletlerle dolu bir hürriyetin içinde kalakalmış, uyartılmış gibi etkisindeydim bir piyon gibi oynatılan, basit bir kurukafa zihniyetiyle... Bunların doğru olabileceğini kendime dikte ettirmeye çalışarak... “Züccaciye dükânında gezen bir fil gibi hissediyor(d)um.” Mengeneye sıkışmış, kuytuya bir paçavra gibi atılmış, gaflete kapılası bir meltemle iteklenerek, kaprisli, dolambaçlı, balyoz gibi üzerime değen ütopik kitaplarla; şu utanmadan arlanmadan beni ırgalayanlarla... Belli belirsiz, dümeni mırıldanan etrafa saçılan ekolarıyla; vagonların rezonansında, monoton bir kalb, nasırlaşmış, ışıldamaz artık ancak da rol icabıysa...  Yaşamaz, yaşattırılamaz... 
   “Kağıttan yapılmış kanatlarla uçmak ne kadar kolay(dır)!” Oysa, sessizliğin çığlıklarıyla bana çok yakın ya da, çok uzaktı nerden bakıyorsan orayı göreceksin ya da, nerede olabiliyorsan orayı... Issızlığımın kıyısından...  


HEP GÜLMELİSİN DİYE 
Bazen, dalgın, 
bakışların arasından;
çıkıyor puslu bir düşünce, 
gözlerin gözlerime değince;
kimi gülen gözlerindeyken,
 kimi gülecek hislerinde;
önce pırıltılar vardı,
tenhâlarında 
mimiklerinin,
bakmaya bile kıyamayıp ürperdiğim;
çalıkuşlarıdır tenimde gamze hançerin.
Seni kokladığım o engin manzaradan,
koparır gibi yüreğimi incir yüreğin.
Korkusuz sanırdım kendimi,
ve bir daha başlamayacağına,
açık bir kalb ameliyatına;
başkaca, özel, diğer bir kalbin,
gözlerin gözlerime değince;
gül dizelerinden, gül gözlerine,
Hâfız gibi ezbere okuduğum;
yüreğimin yazgısı, gül defterine, 
yazmalıyım hep gülmelisin diye.
YORUM EKLE

banner608

banner473