banner564

Yeni bayramlar kutluyoruz şikayet neden?

Nerede o eski bayramlar diye başlayan sohbetleri dinledik bu yıl yine.
Gerçekten neredeler şimdi? 
Eskisi de yenisi de aynı aslında değişen insanlar...
Yaş itibariyle eski bayramlar nerede diyemem belki ama dinlediklerimi sizlerle paylaşabilirim.
O eski bayram sabahlarına uyanışı dinledim iki bayram gününde de meğer o eski bayram sabahlarına uyanış bile bir farklıymış... 
Bayram sevinciyle açılan çocuk gözler, yanı başındaki bayramlıkları ararmış hemen. 
Pabucundan çorabına, her şey tekrar tekrar okşanır, ayna karşısından kaçılmazmış. 
Başka bir gün alınsa tüm bunlar, bu kadar keyif vermezmiş,çocuklar kalpler başka türlü atarmış o gün. Günümüze göre galiba, sihirliydi o zamanlar bayram sabahları.
Güneşli olsun ya da olmasın, hiç fark etmezmiş eskiden bayram sabahları... 
Çünkü çocukların yüreklerinde doğarmış o gün güneş.
Gencinde, yaşlısında, fakirinde, zengininde aynı tebessümü görürmüş insanlar o gün.
Annelerin baklava şerbeti sıcaklığında, babaların ise her zamankinden daha yakın elleri öpülürmüş. Kardeşler, her zamankinden daha ağbice, daha ablaca, daha kardeşçe sarılırlarmış... 
Şimdi böyle değil.
Çünkü şimdiki bayramlar da kamu kesimi bayram gelmeden rezervasyonlarını yaptırıp ve yurt dışına kaçmak için gün sayar oldu. 
İşçi kesimi bayramlarda çalışmak zorunda oldu.
Küsler küs, dargınlar dargın hatta karşılaşmamak için ziyaret saatleri değişmiş bizim yeni bayramlarımızda.
Oysa eskiden, susarmış tüm kırılganlıklar, küskünlükler, kabahatler, hepsi sus pus olurmuş. 
Herkes insanlığının doruğunda, sıfatının en layığında olurmuş.
El öpmeler, sarılmalar bittikten sonra,mutfağa geçilirmiş mesela, adına Bayram sofraları denilen sofralar kurulurmuş. 
Çünkü kine ve nefrete boyanan kimi gözler, o gün belki birkaç saatlik bile olsa şefkat oyunu oynarmış! 
Kalpler, huzurlu olunca peynir de hellim, zeytin de yetermiş. 
Ardından minik kalpleri, başka bir bayram heyecanı sararmış. 
Beyaz mendiller gül kokulu ve beyaz zarflar içinde bayram harçlıkları. 
Hiçbir ayrım gözetmeden sunulurmuş hediyeler. 
Herkes, olduğundan  daha aynıymış. 
Sen ve ben yokmuş mesela o gün, sadece biz varmış. 
Biz olmak.
Susmayan ev telefonları varmış. 
Samimi seslerle, sıcacık bayramlaşmalar olurmuş. 
O zamanlar, uzaklar daha bir uzakmış, ama vefa varmış gönüllerde. 
Aramanın hâl, hatır sormanın en tatlı zamanıymış bayramlar.
Yanında olup da sarılırcasına bayramlaşırmış insanlar telefon sesiyle ulaştıkları sevenlerine.
Az, öz ama sevgi dolu, samimi,onlarca soru sorulurmuş ve hepsine kısa sürede cevap beklenirmiş.
Şimdi sosyal ağlarda kutluyoruz biz bayramları hissiz ve sanal.
Teyzeler, amcalar varmış sokaklarda, karşılaşınca bayramlaşan. Tanıdık olsun ya da olmasın. O gün bayrammış ya, herkes tanıdık oluyormuş bir anda. 
Sokaklarda gidip gelen arabalar, misafirlerle bir dolup bir boşalan evler, kapı önlerinde yığılan, sonra bir bir giden ayakkabılar, mutfaklarda dilim dilim azalan baklava tepsileri, tencerelerde sarılı dolmalar, fırınlarda etli patatesler, büyüklerin ceplerinde bayram çocuklarının hisseleri varmış.
Şimdi ki kapıdan şekerle çevrilen çocuklar yokmuş mesela. 
Ellerinde naylon torbalarla kapıları aşındıran çocuklar varmış, korkmadan, çekinmeden her kapının ziline basıp, el öpüp, şilin toplayan çocuklar. 
Sevgi görüp, sevgi gösteren bayram çocukları! 
Zaman geçtikçe birçok şey ilerledi, birçok şey adına. 
Ama gönüller hiç ilerleyememiş. Anlaşılan o ki bizim de payımıza eski bayramlardaki ‘var’ bildiklerimize özlem düştü.
YORUM EKLE

banner471

banner474