banner564

Yükseköğretim stratejik planımız var mı?

2014 LYS sonuçlarına göre ülkemizdeki üniversitelere yerleşen öğrenci sayısı 7 bin 925 olarak açıklandı…
Geçen yıl üniversitelerimize yerleşen öğrenci sayısı 6 bin 929’du. 2010 yılından itibaren ÖSYM – LYS sonuçları baz alındığında üniversitelerimize yerleşen öğrenci sayısında düzenli şekilde artış olduğunu söylemek lazım…
Bununla birlikte KKTC’nin yükseköğretim stratejik plan ve program çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Ne yazık ki “Üniversite Adası” diye adlandırılan KKTC’nin yükseköğretim stratejisinin oluşturulması çalışmalarına 2014 yılında başlanılabilinmiştir…
YÖDAK tarafından yürütülen bu çalışmaların yükseköğrenim sektörüne katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. Yalnız bu çalışmaların yıllar öncesinden başlatılması gerektiğine de vurgu yapmalıyız…
Bu yıl üniversitelerimize geçmiş yıllara göre daha fazla öğrenci yerleştirmenin mutluluğunu yaşarken, üniversitelerimiz için açılan 17 bin 584 kontenjandan niye sadece 7 bin 925’ini doldurabildik diye de düşünmemiz gerekmektedir?
 
Yükseköğretim stratejisini doğru temeller üzerine inşa etmeliyiz?
Ülkemiz için yükseköğretim sektörü ekonomik ve toplumsal kalkınma açısından önem taşımaktadır. Yükseköğretim sektörü direk olarak turizmi de etkilemektedir…
Ülkemizde sürekli söylemler vardır, KKTC “Eğitim Adası”dır; KKTC “Turizm Adası”dır şeklinde…
Bu söylemleri bir kenara bırakıp “Eğitim Turizmi Adası” yaklaşımını benimsememiz gerekir…
Eğitim turizmi kavramı günümüzde eğitimin farklı türleri için yabancı öğrenci çekme hedefi amaçlayan Avusturalya, İngiltere gibi ülkelerin stratejik planlarında yerini çoktan almış…
Örneğin İngiltere eğitim amaçlı olarak gerçekleşen tüm seyahat faaliyetlerini “Eğitim Turizmi” olarak adlandırmaktadır…
Yine dil okullarıyla gerçekleşen ziyaretçi çekme faaliyetleri birçok ülkede “ Eğitim Turizmi”  diye geçmektedir…
Biz de ise durum farklı, bugünlerde gazeteleri süsleyen haberlere bir bakarsanız üniversitelerimizin “Yükseköğretim öncesi hızlandırılmış İngilizce Kursu” başlıklı haberlerine sıkça rastlarsınız… 
İnsan birden heyecana kapılıyor. Ülkemizde de eğitim turizmi yaklaşımının benimsendiğini düşünüyor. Ama ilanın altını okuyunca kursların üniversitelerimizin İstanbul kayıt yerleşkelerinde verileceği ibaresini görürsünüz…
Gerçekten ilginç kumar turizmi için iki geceliğine bile olsa oteller yaz kış binlerce insanı Kıbrıs’a taşırken, üniversitelerimiz 15 günlük dil eğitimlerini niye İstanbul’da gerçekleştiriyor?… 
Ülkemizde kariyer gelişim eğitimleri, sertifikalı eğitim programları, dil eğitimi ve öğrenci kampları planlı ve programlı şekilde yaygınlaştırılarak yapılmalıdır…
Yükseköğretim ve eğitim turizmi sektörünün üç paradigması var…
Bu paradigmalardan birincisi üniversiteler, ikincisi kamu, esnaf ve özel sektördür; üçüncüsü ise KKTC halkıdır…
Bunları doğru kurgulayıp mekanizmayı sağlıklı çalıştırmalıyız. Üniversitelerimiz sürekli eğitim kalitelerini artırmaya yönelik yatırımlar yapmalıdır…
Kamu ve özel sektör ise ortaya koyduğu ürün ve hizmet açısından öğrenciyi memnun etmelidir…
KKTC halkı da bu sektörü sahiplenerek üstüne düşenleri ülke çıkarlarını da gözeten bir anlayışla yerine getirmelidir…
Yükseköğretim sektörünün gelişip güçlenerek ülkenin ekonomik ve toplumsal kalkınmasına gerekli katkıyı sağlaması için tüm paydaşların üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekir…
Geçmiş seçim dönemlerinde ilan panolarını süsleyen sloganlar zihnimde canlanıyor: “Hedef 100 bin öğrenci” 
Bu sloganlar atılırken kendi yükseköğrenim stratejimizin çalışmaları bile başlamamıştı…
Neyse, unutmuşum dilin kemiği olsa en çok kırılan kemik olurdu…
Emniyetli bölge, atış serbest…
Silahtan çıkan her mermi hedefi bulamaz ki!
YORUM EKLE

banner608

banner473