banner564

40. “Kendi kitabını oku!” (İsrâ:14) “Niye bir şey var da hiçbir şey yok?”

 Kaderin sırrı ancak gaybın ruhumuza üflediği tafsilatlı Rahmânî nefes anahtarıyla açılır. Tanrı, Âyan-ı Sâbite üzerine rulet oynamaz; olasılıksızdır, mekânsız, boyutsuz ve mutlaktır. Allah’ın tüm varlıklarda vücut bulan olağanüstü bilgisi evvelden mevcuttur. Kendimize ne kadar yakınlaşırsak vicdan ilmimiz artarak dış dünyadaki davranışlarımıza pozitif yönde akseder.  
Sabit fikirleri yık ve parçala, hakikati ilâhi ressamın fırçasındaki boyaya bırak. O ne güzel boyadır Allah’ın likâsı(çehresi) gönül darlığını bir çırpıda ferahlatır. O’nu düşünürken dertlerimizi ve acımızı bitirmek için zaman gerekmez. Kendimi bana benim neden varım sorusuyla devamlı sordurtan bilinmezlikler kuşağı zihnimde olmasaydı? Benim kendi kendime varlığımın anlamının dışında kendi olmaklığıma bir anlam ifade edecek miydim? Varlığımdan başka biri yoktur şüphesi olmasaydı? Kalbim aklımın dehlizlerini burgulayacak mıydı? Allah bile kalbimize sığabiliyorsa sonsuzluktaki her şey içimize sığma potansiyeline sahiptir, yeter ki biz kalbimizle Allah’tan nasıl nimetlerinin istenebileceğini doğru düzgün bilelim. 
Kâinatın kozmik kronometresi işledikçe kalbimizin genişliği de gönül derinliğinin ulûhiyetine varır. Ehadiyyette Allah’ın ziyası içimdeki yüzde yetmiş beş suya tavaf rengini Hz. Muhammed’e cüzi boyattırır, ‘Ol’ emriyle âlemleri vücudumda halk eder, Esmâlarının tecellisini görebilmem için kalbime ağan kutsal feyizlerinden. Rahmaniyyet erzakı kalbimde saklı levhasını makro evrenden mikro evrenime elektromanyetik iç görü tayfının dalga boyundan, algıların mekânına dünyadan insana akıldan sübjektif iklime. Rububiyette benliğimi terbiye ve talim için farkındalığın girizgâhını kendime varsıl bir köprü gibi inşa ettin. Samediyette Allah hiçbir şeye muhtaç olmayan, ışın spektrumundan bizi fiilleriyle aydınlattı. Vahdaniyette Allah’ın holografik kalp birliğinde bize oku emriyle kalp etmesi, zuhurunda bizi kendine kozmik bağlantısıyla birledi. Vahidiyyet şifresi bütünü gösteren oluş ve bozuluştur, yapılış ve yıkılıştır, yokun varı varın yokudur, kaim ve baki tümlüktür, şeyin küllidir. İnsanlık hafızası muamma sülüs harfinin mürekkebini nerden bilsin, bilinçten önce göz ne bilsin, kulak ne duysun, kalp ne hissetsin, sen hangi kabın içindeki su-sun?  
Gönül hep kalbin içinde gizlidir. Bilginin noksanlığı vardır hakikatin değil. Birin içinde hepsi vardır, vahdet vardır, vuslat vardır. Kalbi tasfiyesiyle ile gönlün nüvesini bulursunuz. Nefsini mahvedersen kulluğunu bulursun. Eğer bilinmezliğe dalgıç gibi dalarsan karanlığın dibinde özünü bulursun. Biz durağı olmayan varlarız kalpte hiç dinlenmeden atarız ki; biliriz kendine şiar edindiğimiz yalnızlığın kuraklığına karşı kalpte iyi niyet coğrafyaları kurarız. 
Bence, Kur’an şehidinin kanı âlimin mürekkebinden daha değerlidir. Çünkü Kur’an kalbin öznesidir. Çünkü Kur’an’ın kalbi olmuşsun, kalbinin tasdiki içinde. İnsan takva ve tövbe elbisesi içinde, ten; âşk ve can şehrinin içinde, ancak kalp kesilirim bir katre tasavvuf gönlüme düşerse. “Aramakla bulunmaz, bulanlar arayanlardır.”  

YORUM EKLE

banner471

banner474