banner564

50- İnsanın Yeniden Üretimi

 “Bir damla bir damla daha iki damla etmez, daha büyük bir damla eder.”
Kalbe düşülen dipnot gönülse nefs istidadı yalnızca bir teferruattır. İnsan postaya yollanmamış içinde gizlendiği şeydir. Allah’ın adaletinden kuşkulanan mektubunda haset taşıyan insandır. Hafızada Allah’ın kullarına yakışır akisleri vardır. İnsanın kendi gerçekliği kendi eserlerinden okunur. Tevazu göstermek için insan şeytanın maskesini yüzünden çıkarmalıdır. Sanatkâr sanatıyla konuşan; inanılmazı yaratan beşer değil, Allah’ın hakikatidir. Kendi hikâyesine gülen tek varlık yine insandır. Ayaklarının altında çiğnediğin ıslak çimenler dikkat et benim gelecek hakkındaki hayâllerimdir, sessiz sessiz bas acıtacaksan da ona da razıyım, ben seninle uzaklığı bölüşmüşüm, uzaktaki yakınlığı mı bölüşmeyeceğim? Cennet ve cehennemin sonsuzluğunda hakiki âşkın kalpte başladığını biliyorum. Beni gönlünde gördüğümde ilâhi âşkımızı yapacağım. Belki gelip yağmur çatacak bana, bulutlar kaşlarını kaldıracak, belki de güneş bana sabahları daha iyi nefes almayı öğretecektir. Bütün iyi kalplerde bütün iyi kalplerin sanatı gizli olmalıdır. Formalarca mutluluk istiyorsan eğer, kalbin bir bölümü paylaşım olmalı diğer bölümü sevgi. Açıklamalarda yazmıştım sonu yok kendini keşfetmenin, herhangi bir zafer yok hayatta, herkes kendi küçük fragmanını yaşıyor. Ciltler dolusu acılar var, az bir sayfada çözüm ve umut. Bence kendini dikkatlice iki kere altını çizerek not alarak oku, ölüm yakın bir buluşma, buluşmadan evvel gönlü kendine dert edinmeyi unutma!
Kimden sorsan beni ölçüsüz bir hayâl gücü ile dağların mıknatıs uçlu uydusunda başladığımı sanır hayata. Kime çevirsen çeker kendine kendi gibi olanları ve dışlar kendinden olmayanları. Bana doğru gelen çok az şey vardır bu dünya da ki yanlışlığından emin olduğum çok şey gibi. Bana kendimi unutturacak çok şey vardır, az biraz da mutluluk satın almak için arada bir uğradığım birkaç bakkal. Anlaşılmaz ve kavranılamaz olabilmek için çok cedelleşir insan akıllı olduğunu ispat edebilmek için başkalarına. Hep başkalarına diye gittikçe kendinden gittiğinin farkında değildir. Kendini bulmaktan gittikçe uzaklaşan rotası sığ suların kıyıya vurduklarıyla teselli olmaya çalışan, fabrika işçisi gibi elleri nasırlı tütün kokan, kalbinde bir adet cep Kur’an; onunda eve götürecek düşleri, sofrada iki dilim kesecek hayata karşı cesareti, iki damla içecek imanı ve haysiyeti olan Allah’a kulluğunun Everest’indedir. 
Unsurlardan yükseldim zihinsel edimlerle, anlık imgelerle müşahhas kader ve şükürle; mücerret bir âlemde ilâhi tasarımın gölgesinde güneşleniyordum. Kalp kendi sorunsalı içinde kendi önermesini zamanın şiirselliğine; sihirkâr tesir ve deruni ahenkle sunar. Bu entelektüel sosyal çatışma felsefi içermesi olmayan, insanın kendi bilincine varması engellenmiş, dünyanın insanlarına servis ettiği lirik bir politikadır. İnsanları görünenden görünmeyene, görünmeyenden görünene; tecrit ve teşhis ile metinler arası şuurlu bir diyalog kuran İslâm dini tüm belleğiyle daimi kalbimizde olacaktır. Bu kusursuz mozaik: ‘mazideki semiyotik pratiklerin temellük edişinden’ yani geleneğin biriktirdiği binlerce yıllık tecrübe ve bilgiden yararlanması; Batı’nın satıh duygu durumuyla Doğu’nun profondör duygu durumunun nakışlarını günümüz dünya yanılsama gergefine eklemleyebilirsek; nefsimizi algı kontrolüyle istençsiz belleğimizden bile kazıyabiliriz. İnsan her gün kendinin eğretilenen yeniden üretimidir. 

YORUM EKLE

banner471

banner473