“Kendini bil beni de bilirsin, kendini bil Allah’ı da bilirsin” Sokrat.
Elhamdülillâh, Peren ve Beren beşinci basamaktayız. Yavaş yavaş kendimizde noksan olan vasıflarımızı fark ettik, etmeye çalıştık en azından. Su birikintisi görmeyedurasınız hemen kâğıttan gemicik yapıp yüzdürmek istiyorsun Beren, sen de Televizyonda artık Amerikan dizilerinden vazgeçip Türk dizilerine merak salmışsın Peren. Yarın imtihanınız olduğu halde gülüşüp eğleniyorsunuz evde, hatta anneniz sizi Monopoly oyununu oynarken yakalamış ne bir kitap açmak ne bir şey. Artık gına getirdiniz kadıncağıza. İki akşam evvel cep telefonuma gizlice bir video kaydetmiş Beren, seni seviyorum dayıcığım diye, ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Ben de onları sevdiğimden anlatıyorum aydınlansınlar diye bazı konularda. Konular biraz derin ama kalpte ne varsa onu döküyoruz ortaya. Benim sürdüğüm merhemde böyle nötr değil hayatın yaralarına. Benim serptiğim kekik acı ama faydalıdır kangren yaralarına. Kâinat çok büyük bir orkestrasyondur. Hücreler çalgılarını dokurlar Rabbimiz vasıtasıyla insan oluşturma kristalizasyonunda bir tekevvün merkezi fazında ona kimlik giysisini girdirerek. İnsan havzası geniş daha bilinmez hayalî bir gezegendir. Daha dozunu yeni ayarladığımız ilacını verdiğimizde şaibesiz yaşanması güç bir varlığa bürünecektir. İnsan çehresi manevi bir karakoldur, insan sarrafı olunca her molekülünü tanıdığımız için hayatımıza kimin girebileceğine karar veririz. Hangi kombinezonla gelmişse insan onu kendi olarak kabul etmemiz gerekir. Onun portresini seccademize dokumayacağız ya, bir Rabbimizden başka dokunacak bir nihayetsiz yoktur. O’nun yanında acizliğimizi göstermeli, korkmalı ve edep tacını takmalıyız. Meşalesini kalbinde taşı başka meşaleleri yakmak için, kalbini neşret ki başka kalplerde de gecelesin. Sen insanlara öyle tevazu ile yaklaş ki onlar çekim yasasıyla sana çekilsin. Olduğu gibi kabul ediniz, misilsiz itimat edin dürüst kalbe, hemen gam mahallisindeki suçlu zindanına onları göndermeyin. Her daim merhamet eden Allah’ın adıyla sizde affedici olun. Geçiş vizesi için amel pasaportunu her zaman insanların iyiliği için kullanın. İrfan burcunda diyezli bemollü kendiliğinden bilişik şuur üstü bir ahenktir insanoğlu. Kalbin müftüsünden çıkan elmaspâre bir öğüttür Rabbe ibadet. Hakikat balıkçısı söyle Beren kaç balık tuttu bugün?
Kalbin koruluğunda avcıda benim avlanacak olanda. Mürşidimiz sen misin dayıcığım? Hayır, dayıcığım, ben herkes gibi aciz bir kulum. Yalnız Kâbe de tavaf edersiniz kalbinizin Allah’la bir olması için, ancak o zaman âşkın halatıyla kalpleriniz sımsıkı bağlanır. Katı cisimden çıkarsınız, keşf âlemine dalarsınız. Orada da kaç balık tutacağınız sizin maharetinize kalmış. Dünya mevcuduyla daima dünyadadır. Ama biz ahiretin yolunu ne zaman tutacağımız belli değildir. Her an ne isterse O ol der olur. İhsan Allah’tandır.
Ben yalnız doğumdan ölüme kadar korkarım. Benlik olmayınca kim korkar yaşamaktan da ölmekten de. Kalbin casusu vardır her yerde nefs yan çizmek için zaman kolladığında kalp lokomotifi onu yakalamakta bir an bile gecikmez. Her şeyin mânâsı Resûlûllahtır. Kalbin sporu secde etmektir. Yalan olduğunu bildiğiniz halde hala daha kandığınız boş şey yalnızca dünyadır. Dünyanın ikramı boldur ama Allah’ın verdiği sonsuz izzet ve ikramlara asla değişmemeliyiz. Kalp kayıtları kalbin camii çinili kayıtlarıyla dolu, bu gözlerin kalpte çizdiği ilâhi mozaiktir. Rabbimizin ayet askerleri engin cüssede nefse karşı büyük bir harp vermekte, onu yenmekte kalbe ağır külçeler koymayın, kalp gariptir, kalbe rıza verin, kalbi yumuşatın, kapısına bekçi koymayın, “kalp ikinin sığmayacağı bir evdir.” Kalp gönül padişahının evidir.