Acaba uyusam mı?

Havada ısırganotu kokusu var.
Güvercin ötüşleri duyuyorum. 

Bahçedeki bazı ağaçlara yuva yapan bu kuşlar epey zamandır sessizdiler. Varlıklarını yuva yaptıkları ağaçların altından geçerken kaçmalarından biliyordum. Bazen de bahçenin üstünden geçen elektrik teline dizili görüyorum onları. Birkaç gündür ötüyorlar çünkü üreme dönemleri geldi. Eş çağırıyorlar. İyi ki insanlar seks istedikleri zaman ötmez yoksa dünya yaşanamayacak kadar gürültülü olurdu.


Adını bilmediğim bir kuş da ötmeye başladı. Kısa kısa ama güvecininkinden daha tiz bir ötüşü var.
Bugün işim üç dört yerde ağaçları kaplayıp boğmaya çalışan parazit bir bitkiyi ve refiki olan sarmaşıkları yolmak. Parazitin adını bilmiyorum. California Privet olabilir. Eğer o ise vatanı Japonya ve Kore olan bir çalıdır (niye adı California oldu muamma). Çabuk büyüdüğü ve yaprak dökmediği için dünyanın birçok yerinde çit olarak kullanılır. Burada çit olarak kullanıldığını görmedim ama koskoca ağaçları sarmalayıp öldürdüğünü çok gördüm. 


Ağaçlarımın aynı akıbete uğramaması için elimde bahçe makası saldırıya geçiyorum. Onları ortadan kaldırmam mümkün değil. Kökleri çok derinde. Ama bir süre ağaçlardan uzaklaştırabilirim.


Ağaçlara uzanan dallarını köklerine yakın yerlerden kesmeyi amaçlıyorum. 


Pek istekle yaptığım bir iş değil doğrusunu isterseniz. 


Birkaç nedenden ikilem içindeyim. 


Bir defa doğanın işleyişine müdahale etmek hoşuma gitmiyor. Bir bitkiyi korurken bir diğerine zarar veriyorum. Sarmaşık ve parazitin ağaçlarda meydana getirdiği yeşil yumakta kuşlar kendilerini güvende hissettikleri için oralarda yuvalanmayı seviyorlar. Nitekim sokağa bakan taş duvarın dibinde yaptığım temizlik ortaya bir yuva çıkardı. Aktif mi yoksa terk edilmiş bir yuva mı bilmiyorum.


Bir de kuşların ve arıların bu iki bitkinin çiçeklerine ve meyvelerine (ki insan için zehirlidir) bayılması var. 


Bir başka sorun da Privetleri tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmaması. Birkaç sene sonra gene yerden fışkıracaklar ve ağaçlara saldıracaklar. Ben yokken onları kim kurtaracak?


Fayda/zarar hesabı yapmak mümkün değil. Bana eşit miktarda fayda ve zarar var gibi görünüyor, ama doğru mu? 


İnsan ne zaman doğanın işine karışsa sonuç zarar değil mi?


Burada kök ata ata komşumla olan hudut boyunca uzamışlar. Bazı dalları dört beş metreye ulaşmış. Hepsini söküyorum veya makasla kesiyorum. Karşısı görünmeye başlıyor. 


*


Güneş gözüme giriyor. Şapkamı yanıma almayı unutmuşum. Susadım da. Eve gidiyorum. Eskilikten berduş şapkasına dönen, ama ona olan aşkım artarak devam eden şapkamı başıma geçiriyorum, cebime üç mandalina atıyorum, bir bardak su içip bahçeye yürüyorum. Yoruldum. İçinden otlar çıkan bahçe yatağına uzanıyorum. Mandalinaları soyup yiyorum. Güneş beni ısıtıyor.


Acaba uyusam mı?