Diyalog Gazetesi
2014-04-09 03:04:37

Basında çifte standart

Adem USLU

auslu@diyaloggazetesi.com 09 Nisan 2014, 03:04

Kuzey Kıbrıs’ta çifte standart, sadece siyasete değil maalesef basına da sirayet etmiş durumda...

Adam kayırma, ahbap çavuş ilişkileri, bendense tamamdır, değilse ne hali varsa görsün düşüncesi, ‘gazetecilik ve etik kurallarına’ yürekten bağlı olduğunu söyleyen ‘beyinlere’ ve de ‘örgütlere’ yapışmış vaziyette...

Bu iddiamı kimseyle kişisel veya kurumsal bir sürtüşmeye girmeden iki yaşanmış örnekle anlatıp, kendilerini bu ülkede ‘Basın Örgütü’ olarak tanıtan kurumlar hakkındaki takdiri kamuoyuna bırakacağım...

 

Birinci örnek: Lefkoşa Mahkemesi’nde bir basın emekçisi, sanık yakınları tarafından saldırıya uğrar. Darp edilen muhabir ve temsilcisi olduğu gazete yönetimi yapılan saldırı nedeniyle Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’ni arar. Saldırıyı anlatır ve olayın kınanması için destek ister. Gazeteciler Birliği olayı anında kınar...

Peşinden, basın emekçilerinin sesi olduğunu söyleyen sendika açıklama yapar...

Peşinden basında ve sosyal hayatta örgütlü olan diğer dernek ve sendikalar kınama metni yayınlar...

 

İkinci örnek: Lefkoşa Mahkemesi’ndeki üzücü olayın üzerinden birkaç gün sonra bu sefer Yakın Doğu Üniversitesi’ndeki öğrenci kavgasında yine bir basın mensubu, onlarca polis ve meslektaşının gözü önünde darp edilir, elindeki makina gasp edilir... Birinci olayda duyarlılık gösteren açıklama için sıraya giren örgütlerden bu sefer ‘Tıs’ çıkmaz... Üstelik olay Gazeteciler Birliği Başkanı’nın bilgisine getirilmesine rağmen...

 

Evet...

İki yaşanmış örnek okudunuz...

Birincisinde ayağa kalkan basın örgütleri ikincisinde sus pus oldu...

 

Neden?

Çünkü birinci olaydaki basın mensubunun çalıştığı parti gazetesi ve yöneticileri, Gazeteciler Birliği ve sendika tarafından kendilerine yakın görülüyor...

İkinci olaydaki basın mensubunun temsil ettiği gazete ve yöneticileri de uzak görülüyor, ötekileştiriliyor...

Yani olay basın mensubunun darp edilmesi değil...

Yakınlık, uzaklık meselesi...

 

Peki doğru bir yaklaşım mı bu?

Bence hayır...

Eğer Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Basın-Sen, Gazeteciler Cemiyeti, Etik Kurulu gibi yapılanmalarda görev alıyorsanız, bu misyona soyunmuşsanız, sırtınızdaki siyasi ve kişisel görüşünüzü taşıyan gömleği çıkarmak, temsil ettiğinizi söylediğiniz tüm kurumlara eşit mesafede durmak zorundasınız...

Bunu yapamıyorsanız...

Savunduğunu söylediğiniz tüm değerleri ayaklar altına alıp, çifte standart uygulamış olursunuz...

Ondan sonra ne beni ne de saldırıya uğrayan, yolun başında olan genç bir muhabiri; ‘Etik kuralları, basında tarafsızlık, barış gazeteciliği, çağdaş değerler...’ gibi ağzınıza pelesenk ettiğiniz söylemlere inandıramazsınız...

Size göre ben ‘tetikçi’ siz ‘etikçi’ olarak yola devam ederiz...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.