Türkiyemiz kritik bir süreçten geçiyor...
Bombaların patlaması, insanların öldürülmesi, yuvaların yıkılması ‘planlı eylemlerin’ bir sonucudur...
Tarihin sayfalarını geriye doğru çevirince, bazı tahminler yürütebilirsiniz...
Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleşmesi sonrasında Türkiye’ye yönelik silah ambargoları başlatıldı...
Baktılar ki olmuyor...
Daha sonra başka eylemler gündeme geldi...
Asala’yı kurdular...
Çok sayıda diplomatımıza hain saldırılar düzenlendi...
Bunun ardından PKK’yı harekete geçirdiler...
Ve bunu da birçok terör örgütü izledi...
Amacın ne olduğunu anlamak zor değildir...
Ekonomik açıdan büyüyen ve güçlenen bir Türkiye var...
Kıbrıs’ın, Rumlara ve Yunanlılara hediye edilmesini destekleyen güçlü ülkeler de var...
Ve bu güzel adanın kaderinin belirleneceği ‘Çoklu Konferans’ öncesinde Rum-Yunan tarafı, güçlü ülkelerle yeni stratejiler belirlerken, bizler canlı bomba saldırılarıyla uğraşmak zorunda kalıyoruz...
Üzüntümüz büyüktür...
Büyük Türk milletinin elbet bir gün bu saldırıların da üstesinden geleceğine olan inancımız tamdır...
Kıbrıslı Türkler ne yapıyor?
Yaşaan acı gelişmeler karşısında Kıbrıslı Türkler olarak ne istediğimize ve ne yapmamız gerektiğine çoktan karar vermeliydik...
Ama bunu yapmadık...
Hala bugün oldu içte kısır çekişmelerle zaman yitiriyor, karşılıklı saldırılarla hedef şaşırtıyoruz...
Nereden, nerelere geldiğimizi hüç düşünmeden...
Yapılacak en ufak yanlışlar sonucunda nerelere sürüklenebileceğimizi hiç hesap etmeden...
Kendi güvenliğimizi düşünmeden...
Kendi iç dünyamızda ‘kahramanlık destanları’ yazmaya çalışıyoruz...
Ama aldanıyoruz...
Bunca zaman bizleri her yönden destekleyen Türkiye’mizin bu zor günlerinde, hiç olmazsa kendi içimizdeki yanlışları düzeltme yönünde adımlar atamız gerekiyor...
Sayılı günler sonra Cenevre’de tarihi bir buluşma gerçekleşecek...
Bugüne kadar tamamen Rum-Yunan tezlerini destekleyen ‘güçlü ülkeler’ de orada olacak...
Başlangıçta adına 5’li zirve denilen toplantıya, AB’nin liderleri de katılacak...
Rum liderliği ve Yunan hükümeti bugüne kadar boş saat geçirmedi...
Hala yoğun girişimler yapılıyor...
Onlar ne istediklerini biliyor...
Hedef Türkiye’yi ‘bir daha dönmemek üzere’ buradan uzaklaştırmaktır...
Şimdi hep birlikte düşünelim...
Böylesi bir gelişmenin olması halinde; 5 veya 10 yıl sonra bu adada kaç tane Türk kalacak?..
Kaç kişi ‘yeni şartlara’ ayak uydurabilecek?..
Kaç bin kişi mağduriyet yaşayacak?
Bunları düşünelim...
Çok geç kalkamla birlikte düşünelim...
Soğuk havalarda ‘ısınabilmenin’ kıymetini biliyorsak...
Üşümeden yaşayabilecerğiz...