Diyalog Gazetesi

Kadınların ilgisi daha çok meme estetiği

GENÇ VİZYON

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah, Op. Dr. Erkan Denı̇z, Genç Vizyon’a konuk oldu

Cemre AKAR Genç Vizyon’a konuk olan Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah, Op. Dr. Erkan Denı̇z, ülkemizde kadınların en yoğun ilgiyi meme estetiği, vaser lipo ve karın estetiğine gösterdiğini söyledi. Deniz sorularımızı şöyle yanıtladı:

Soru: Sizi estetik ve rekonstrüktif cerrahi alanına çeken şey neydi? Bu alandaki hikâyeniz nasıl başladı?

Yanıt: Tıp fakültesini kazandıktan sonra ilk senenin en yoğun konusu anatomi dersleriydi. Hem teorik hem de kadavra üzerinde insan bedeninin her detayını gözlemliyorduk. Anatomi en iyi olduğum dersti diyebilirim, özellikle sınav haftasına yaklaştığımızda maketler ve kadavralar üzerinde arkadaşlarıma anlatımlar yapardım. İşte tam bu noktada plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahiye karar verdim. Çünkü bu meslekte hem üç boyutlu düşünme kapasitesi , hem iyi bir anatomi bilgisi hem de hayal gücünüzün iyi olması gerekiyor. Yani daha yolun başındayken bu hedefi belirlemiştim.

Soru: Günümüzde Kıbrıs'ta kadın ve erkek hastalar en çok hangi estetik müdahalelere ilgi gösteriyor?

Yanıt: Tabi ki estetik işlemlerde kadınlar oldukça büyük bir yüzdeyi oluşturuyor. Kadınlar arasında en sık tercih edilen operasyonlar ‘’Meme Estetiği’’ ve ‘’VASER LİPO ile Karın Estetiği’’ iken erkek hastalarda ‘’Rinoplasti’’ ve ‘’VASER LİPO ile Jinekomasti’’ operasyonları geliyor. Her iki grupta göz kapağı çok popüler. Hem estetik hem sağlık yönüyle oldukça sık tercih ediliyor. Dünyada ise yapılan istatistiklere göre en sık yapılan operasyon ‘’LİPOSUCTİON’’. Ben de VASER LİPO kullanıyorum, bu cihaz vücut şekillendirmede ve yağ alma işlemlerinde altın standart diyebiliriz. Hem bölgesel yağları kalıcı olarak alıyoruz hem de ciltte sıkılaşma etkisi yaratıyoruz.

Soru: Bir estetik operasyonun sadece dış görünüşe değil, kişinin psikolojisine de etkisi olduğu söyleniyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yanıt: Psikolojisine dış görünüşünden daha fazla bile etkili oluyor desem yalan olmaz. Özellikle rinoplasti ve meme estetiği sonrası özgüvende ciddi bir artış oluyor. Hastanın resmen aurası değişiyor. Gözlerinin içi bile ayrı gülüyor. Kararsız bir grup var mesela, ameliyat olsam mı olmasam mı sorusunun yanıtını almak için geliyor bizlere. Onlara her zaman şunu söylüyorum: ‘Sen bir ömür kendinde sorun olarak gördüğün bu deformasyon ile yaşamak istiyor musun? Eğer cevabın hayır ise en doğru zamanda bu ameliyatı planlayalım’ diyorum.

Hastalar eğer bir bölgesindeki kusurdan rahatsızsa ve bu durum onları psikolojik olarak kötü etkiliyorsa ben ameliyat olmalarını destekliyorum.

Soru: Doğallık ve estetik arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz? "Fark edilmemek" mi, "hayran bırakmak" mı?

Yanıt: Doğal olmayan bir görüntü beni mutlu etmiyor. Bizim amacımız beden bütünlüğünü değiştirirken doğallıktan ödün vermeden bunu yapmaktır. Telefondaki uygulamalarda yapmış olduğu avatarına benzemek isteyen hasta bile geldi. Bu istekleri sağlıklı bulmuyorum. Örneğin karşıdan bakınca burun deliklerinin çok belirgin olduğu bir rinoplasti doğal olabilir mi? Ya da gözlerini kapatacak kadar iri yanaklı bir orta yüz dolgusu. Hepimizin gözünün önüne birileri gelmiştir, günlük hayatımızda da bu tarz yapay görünümlü çok fazla insan var. Estetik bir işlem fark edilmeli mi sorusunun cevabı evet veya hayır değil. Bence bir işlem yaptırdığınız da fark edilmeli ancak anlaşılmamalı. Yani şunu demek istiyorum; arkadaşınız diyecek ki sende bir farklılık var bir şey mi yaptırdın çok güzel bir değişim olmuş. İşte bu en sevdiğin tepki. Bir değişim var ancak doğallık öyle güzel korunmuş ki karşıdaki kişi sizin ne yaptırdığınızı çözemiyor.

5. Estetik cerrahide “trend” kavramı sizce doğru mu? Moda olan uygulamalara yaklaşımınız nasıl?

Yanıt: Trend kavramı diye bir gerçek estetik işlemlerde bulunmaktadır ancak bunun doğruluğu kişiye özel olmalıdır. Trenler ve gerçekler birbirinden iyi bir şekilde ayırt edilmelidir. Bir uygulama moda veya trend diye yapılmamalıdır. Eğer sizin moda veya trend uygulamaya ihtiyacınız varsa bunu yaptırabilirsiniz. Ancak endikasyonsuz şekilde sırf moda diye yapılan uygulamalar korkunç sonuçlara yol açabilir. Bunu bir dönem bişektomi ameliyatında yaşadık ve Hollywood yıldızlarında bile korkunç sonuçlarını gözlemledik.

 6. Kıbrıs gibi küçük ama gelişen bir bölgede bu alanda çalışmak sizce ne gibi avantajlar veya zorluklar barındırıyor?

Yanıt: Burada ürüne ve cihaza ulaşma sıkıntısı çok büyük bir sorun gibi görünse de bu konuda aşılmayacak hiçbir engel olmadığını düşünüyorum. Adaya ilk geldiğim zamanlar en sık yaptığım aemliyat olan liposuction için VASER LİPO cihazı bile yoktu ve ilk işim bu cihazı ada halkının ulaşımına sunmak oldu. Dolgu, botoks ve mezoterapi gibi işlemlerde ise her yıl yüzlerce iyi veya kötü ürün piyasaya çıkıyor. Yurtdışı kongrelerine katılarak bunlar arasında en iyisi olduğunu düşündüğüm ürünleri bir şekilde yasal prosedürleri yerine getirerek adaya getiriyoruz. Ada halkı da yeniliği çok seviyor. Özellikle doktorunu seven ve güvenen bir halkla olmak beni çok mutlu ediyor.

Soru: Ameliyat öncesi danışmanlık süreciniz nasıl ilerliyor? Hastalarınıza yaklaşımınızda en çok nelere dikkat edersiniz?

Yanıt: İlk görüşme en önemli kısım. Hasta ve hekim arasında mutlaka güven oluşmalı. Burada benim en hassas olduğum nokta empati. Zaten hastalar bunu hemen fark ediyor. Kendim ameliyat olacakmışım gibi düşünerek en az kesi, en az iz ile hastayı nasıl mutlu ederimi düşünüyorum. İlk görüşmeden sonra ameliyat kararı almış olsak bile ameliyat öncesi mutlaka bir kez daha hasta ile görüşüp son detayları beraber planlıyoruz. Bu görüşmelerde hastaların anestezi almasına bağlı olarak herhangi bir problem yaşamalarının önüne geçmek için gerekli tüm tahliller ve tıbbi incelemeleri detaylı olarak onlarla paylaşıyorum.

Soru: Estetik cerrahide sosyal medya etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekçi beklentiler ile sanal filtreler arasında sıkışan hastalar oluyor mu?

Yanıt: Sosyal medya bizim işimizin bir parçası. Ben aktif şekilde kullanıyorum, hastalara hem görsel, hem video hem de yazılı şekilde gerçek bilgileri sunmaya çalışıyorum. Sosyal medyada çok fazla sahte, photoshoplu ve yalan bilgi dolaşmakta. Mesela bir mezoterapiyle tek seansta yüz ve boynu geriyoruz gibi iddialı ve gerçekle alakası olmayan paylaşımlar mevcut. Hastalar bu bilgi kirliliği ile bize başvuruyor ve vaktimizin bir kısmını bu bilgi kirliliklerini açıklamakla geçiriyoruz. Filtreler aslında hastaların neye ihtiyacı olduğunu göstermekte faydalı ama filtreler herkesi şablon tiplere çeviriyor.

Soru: Her operasyon hastaya özel mi tasarlanmalı? Yoksa belli bir "ideal oran" ya da "yüz tipi" üzerinden mi ilerliyorsunuz?

Yanıt: İdeal oran, altın oran, kum saati gibi pek çok özel tanımlama mevcut. Ancak ben kişiye özel ilerliyorum. Hastanın beklentileri doğrultusunda onun doğal görümünü bozmadan ve şablon suratlar veya vücutlar yaratmadan bir planlama tercih ediyorum. Ancak hastanın isteği doğallıktan uzaksa ve görüntüsünü kötü etkileyecekse reddediyorum. Dediğim gibi hasta ile hekim arasında güven ve uyum çok önemli. Yapacağım bir uygulama benim içime sinmeyecekse kesinlikle bunu hastaya uygulamayı reddediyorum. Bazı kurallara uyulmazsa şablon ve birbirine benzeyen tipler oluşuyor. Aslında toplumda şu an var olan estetik fobisinin en önemli nedeni de birbirine benzeyen şablon suratlar. Kocaman dudaklar, upuzun çeneler, abartılı yanaklar vs..

Soru: Estetikte en çok yapılan hatalar nelerdir? Hasta ya da cerrah tarafında gözlemlediğiniz yanlış yönelimler oluyor mu?

Yanıt: En büyük hata merdiven altı doktora gitmek ve merdiven altı uygulamalar yaptırmak. Her işin bir uzmanı var. Nasıl ki su tesisatını elektrikçiye yaptırmıyorsunuz estetik uygulamayı da bu işte uzmanlık eğitimi almış olan Plastik, Rekonstüktif ve Estetik Cerrahi veya Dermatoloji uzmanlarına yaptırmalısınız.

Soru: Ülkemizde en çok tercih edilen operasyonlar neler?

Yanıt: Kendi pratiğimde en sık vücut ve meme estetiği ön planda. Özellikle annelik estetiği ve VASER LİPO en sık yaptığım uygulama. Her iki cinsiyette de üçüncü sırada göz kapağı estetiği operasyonu bulunuyor.

Soru: Rekonstrüktif cerrahi genellikle göz ardı ediliyor. Bu alanda yaptığınız en anlamlı müdahalelerden birini bizimle paylaşır mısınız?

Yanıt: İyi rekonstrüksiyon yapmayan birisi iyi bir estetik de yapamaz. Bu bize öğretilen ilk cümle. Uzmanlık eğitiminde ilk yıllarınız rekonstrüktif cerrahi ile geçer. Burada kanser veya kaza sonrası ya da doğuştan oluşan anomaliler ve doku eksiklikleri düzeltilir. Örneğin meme kanseri sonrası tüm memesi alınan hastaya yeniden meme yapıyoruz. Ya da trafik kazası sonrası vücudunda kupan bir parçayı başka bölgesinden doku getirerek yeniden inşa ediyoruz.

Soru: Rekonstrüktif cerrahi tarafında özellikle kanser sonrası ya da travma sonrası müdahalelerde hastalarla kurduğunuz bağ nasıl bir etki yaratıyor?

Yanıt: Bu hasta gurubu duygusal anlamda bizi en çok etkileyen kısım diyebilirim. Hastalar kanser veya kaza sonrası vücudundaki belirli bölgelerde kayıp yaşıyor ve bu durum onları hem görsel hem de fonksiyonel açıdan ciddi derecede etkiliyor. Bizler vücudun farklı bölgelerinden deri, yağ, kas ve kemik gibi dokuları damarı ile beraber alarak kanser veya kaza sonrası doku kaybı yaşanan bölümlere nakil ederek orijinaline yakın hale getiriyoruz. Bu hastaların mutluluğuna şahit olmak paha biçilemez. Dolayısıyla bir süre sonra aileden biri gibi oluyoruz.

Soru: Son olarak, estetik düşünen ama cesaret edemeyen okuyucularımıza ne söylemek istersiniz?

Yanıt: Burada en önemli iki noktayı vurgulamak istiyorum. Birincisi düşünmüş olduğunuz estetik ameliyatı gerçekten istediğinizden emin olun. Eğer gerçekten istiyorsanız sizi anlayabilecek, empati kurabilecek ve size özel bir ameliyat planı sunabilecek bir uzmana başvurun. Bu konuda iyi bir uzmanlık eğitimi almış donanımlı bir hekime başvurmanız önemli olan ikinci konudur.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.