Diyalog Gazetesi
2016-11-25 08:06:51

Kendi başına bela olacak

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 25 Kasım 2016, 08:06

Rum liderliğinin bunca yıldır müzakereleri neden sonuca götürmediğini çok daha iyi anlayabilecek bir noktadayız...
Uzun yıllar merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı suçladılar...
“Türkiye uzlaşmaz olduğu için Denktaş’ın değişmesine izin vermiyor” diyerek, yabancıları etkilediler...
Bırakın yabancıları Türkiye bile bu iddiaların etkisinde kalarak “Öyleyse Denktaş değişmeli” diyenlere destek çıktı...
Sonrasında Talat geldi...
Üstelik Talat’ın gelmesinin ardından güneyde ilk defa bir Komünist lider Cumhurbaşkanı oldu...
Hristofyas koltuğa oturmazdan önce Kıbrıs sorununu Talat’la 6 ay içinde bitireceğini söylüyordu...
Koltuğa oturduktan sonra Atina’nın ve kilisenin kılıcını hep başında hissetti...
Böylece Hristofyas-Talat ikilisi de bu sorunu çözemedi...
Daha sonra kuzeyde liderliğe Eroğlu seçildi...
Rumlar; Denktaş döneminde olduğu gibi, yanlarına bazı Kıbrıslı Türk siyasileri de alarak “Eroğlu ile olmaz” kampanyası başlattı...
Türkiye, bu kez Eroğlu’nun yeniden seçilmesine destek çıkmadı...
Ve Akıncı Cumhurbaşkanı seçildi...
Akıncı “daha esnek” bir politika ile 2016 yılı içinde çözümü sağlayabileceği inancındaydı...
Bunun için de elinden geleni yaptı...
Sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların ‘endişelerini’ de dikkate alan bir tavır sergiledi...
En cesur adımı ise 4 özgürlüğün kabul edilmesi yönünde attı...
Anastasiadis bunu kendi toplumuna “1960 Anayasası’ndan daha ileri bir noktadayız” sözleriyle anlattı...
Kilisenin morali yerine geldi...
Fakat, toprak paylaşımı aşamasında ipler koptu...
Bunun nedeni, Rum liderliğinin tek yanlı çıkar siyasetinin değişmemesidir...
Bunun nedeni, Kıbrıslı Türkleri, Maronitler gibi azınlığa düşürüp, tek başına adayı sahiplenme stratejisidir...
Bunun nedeni Türkiye’yi, bir daha adaya gelemeyecek şekilde buradan uzaklaştırmaktır...
 
Nasıl güveneceğiz

Garantilerin tamamen kaldırılması konusundaki ısrarlarının ana nedeni budur...
Garantileri kaldırıp da ne yapalım?..
İlk 4 başlıkta nüfusun ‘Hiçbir zaman değişmemek üzere 4’e 1 olmasını’ karara bağladıktan sonra, Kıbıslı Türkler sonsuza dek bu adada Rum nüfusun yarısı bile olamayacak...
Her 4 Yunana sadece bir Türk düşecek...
İsterseniz dünyanın en başarılı karatecisi olunuz, üzerinize 4 kişi birden geldiği zaman müsabakayı kaybetmekten başka şansınız yoktur...
Bunun en somut örneğini geçtiğimiz Pazartesi günü yaşadık...
Genç ve dinamik bir kişi olan taksi şoförü Ali Karapaşa, aynı anda saldıran 2 Rum’a karşı koyamadı...
Vücudunun çeşitli yerlerinden yaralar alarak hastaneye kaldırıldı...
Rum polisine giderek şikayetçi olduğu halde, saldırganlar hala tutuklanmadı...
Şimdiki halde bile; yani çözüme en çok ihtiyaçlı oldukları bir dönemde Türke saldıranların yakalanmaması anlamlıdır...
Bugüne kadar sadece Talat’a saldıran 2 kişi tutuklandı...
Onlar da mahkeme tarafından suçsuz bulunarak beraat ettirildi...
Türke vurmanın cezası yok!..
Perde gerisinde mükafatı olsa gerek...
Ancak Rum liderliği ve kilise, teröristleri desteklemenin gün gele kendi başlarına bela olacağını asla aklından çıkarmamalı...
Hatta geçmişten dersler çıkarılmalıdır...
Ama bugünkü gerçekler karşısında Türkiye’nin garantörlüğünü terk etmenin, Kıbrıs Türk halkı için ‘intihar anlamına geleceğini’ bir kez daha tekrarlayalım...
Ve bu konudaki haklılığımızı hiç çekinmeden, korkmadan tüm dünyaya haykıralım...
Elimizdeki somut delilleri göstererek, çözümün Türkiyesiz olamayacağını, böylesi bir şartı asla kabul etmeyeceğimizi söyleyelim...
Olursa olur...
Olmazsa 'içte köklü değişimlerle’ güçlenme şansımız vardır...

Yorumlar (3)

İleriş Yemenicioğlu 8 Yıl Önce

Kimsenin üzerinde durmadığı ama aslında çoğumuzun bildiği bir gerçek, Müteveffa liderimiz R.R.Denktaş dışında,herkes tarafından gözardı ediliyor.Bu gerçek şudur: Kıbrıs Cumhuriyetinde, bütün siyasi partiler ile Kilise,Yunanistan'ın da desteği ile,Meclisin üstünde bir Konsey kurdu.Bu Konseyde alınan kararları Rum siyasi parti temsilcileri genel mutabakatıyla alınıyor,değil mi? Ve bu Konseyin alınmış kararları arasında "Enosis"kararı da var ve bitün Partiler ,bütün Başkanlar buna uymak zorundadırlar.Peki biz "Barış Görüşmelerinde"kiminle görüşüyoruz? Yetkileri,"Enosis"i gerçekleştirmekle sınırlı olan ve bu karara oy veren bir Partiden Başkan olan Görüşmeci ile. Sn.Akıncı,hiçbir görüşmecide olmaması gereken bir özveri ve dürüstlükle;Rumların haklarını da düşünmek zorundayız diyerek görüşmeye gitti.Peki ama Rum Başkan ne amaç güderek görüşmelere katıldı acaba?İşte Türk tarafında bu sorunun doğru cevabı yoktur.Oysa cevap 2××=4 kadar nettir.RUM TARAFI BU GÖRÜŞMELERE,BİZİM VERECEĞİMİZ TAVİZLERLE,ORTAK KARARLARI OLAN VE KENDİLERİNE GÖRE "ENOSİS"İN GERÇEKLEŞMESİ OLARAK KABUL EDEBİLECEKLERİ BİR ANLAŞMA ORTAYA ÇIKTIMI? KONSEY'DE TEMSİL EDİLEN BÜTÜN TARAFLARIN "GELİNEN NOKTANIN ENOSİS'DEMEK OLDUĞUNU ONAYLAMASI LAZIM. Sn Akıncı'nın verdiği beklenmedik tavizler karşısında Rum Liderin ara isteyerek Kıbrıs'a dönüp istişarelerde bulunmak istemesi;Ona göre aldıkları ile Enosis 'e çok yaklaşmıştı.Ama diğerlerini ikna edemeyip,görüşmeleri dinamitledi. Sözün kısası;Rum tarafı görüşmelerde ENOSİS için masaya oturuyor.. Türk tarafı ise hakkaniyete dayalı, mantığın kabul ettiği,beynelmilel ölçülere uygun bir anlaşma elde etmeye çalışıyor.Yani biz o masaya oturmayı kabul ettiğimizde,ENOSİS'e razı olmadan Rumun bizimle bir anlaşma yapamayacağını bilmiyorsak , inanılmaz bir akıl tutulması yaşıyoruz demektir.Öyle ise,bana göre;Kriterlerimizi belirleyip ilan etmeli ve karşı taraf bunları kabul edip bize anlaşma isteği bildirilene kadar,bu görüşme komedisinden vazgeçmeliyiz Onun yerine KKTC'yi tanıtıp güçlendirecek ciddi çabalara vakit kaybetmeden başlamalıyız.

Ali izmirli 8 Yıl Önce

Resat bey sana katilirim bunlar isine geleni yapaya calisir bunularin sonu izmirde oldu gibi denize dokmek gerek tam dorusu bu

Bayar Rahmi 8 Yıl Önce

KKTC devletimize sahip çıkalım . Başka seçenek yok !

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.