Diyalog Gazetesi

Hakkı Atun: Yüz karası

KIBRIS

Meclis’in sendikalar tarafından kuşatılmasına en sert tepkiyi eski başkanlardan Hakkı Atun verdi

Remzi SAMAR
İki öğretmen sendikasının, Göç Yasası’nı protesto amacıyla önceki gün Cumhuriyet Meclisi genel kurul salonuna girmeleri, UBP ve DP’nin yanı sıra CTP milletvekilleri tarafından da kınandı. Meclisin kuşatılmasına en sert tepkiyi ise, 4 dönem başkanlık yapan Hakkı Atun verdi. Atun, “Bu yapılan yüz karasıdır. Devlet otoritesinin eksikliğidir” dedi. Eski Meclis başkanlarından Fatma Ekenoğlu da eylemi doğru bulmadığını söyledi.
DP-UG Milletvekili Dr. Mustafa Arabacıoğlu, eylemciler hakkında yasal işlemlerin başlatılmasını isterken, CTP Milletvekili Birikim Özgür “toplumsal açıdan bakıldığına demokrasimiz için bu yaşanan eylem olumlu değildir” dedi. UBP milletvekili Zorlu Töre ise Meclis Başkanı Siber’e yüklenerek istifa etmesini istedi.

Siyasetçiler ne dedi…


Atun: Bizi zayıflatmak için yapılıyor
“Bu ülkede en eksik taraflarımızdan birisinin otorite eksikliği yani devletin yasaları vatandaşa kabul ettirip ona uymalarını sağlamada zafiyet olduğunu her defasında söylüyoruz. Meclisin görevi nasıl yasa yapmaksa, vatandaşın da görevi yasalara uymaktır. Bu yasalara uymayı sağlayan mekanizmada hükümet etme mekanizmasıdır. Bu konuda peşinen söyleyeyim müthiş bir zayıflama var. Belki hiçbir zaman mükemmel olmamıştı ama mükemmelden geriye doğru gidiş var. Bunu söyledikten sonra eğer bir ülkede daha nasıl park edildiğini dahi bilmiyorsak ve bunu halkımıza öğretemiyorsak bu bile her gün dikkatimizi çekiyor ve asabımızı bozuyorsa… 
Hükümet etme insanları huzura kavuşturmadır, mutlu etmedir. Bu konuda müthiş bir mahrumiyet yaşıyoruz. Meclisteki davranışlara geldiğimizde bu bir yüz karasıdır. Meclis bir kutsal mabet, camiden sonra en mukaddes yerimizdir. Demokrasi bizim dış dünyaya karşı ortaya koyduğumuz ve savunabileceğimiz en güçlü yanımızdır. Eğer demokrasi de ayağa düşürülür ve Meclisi gayri meşru saldırılarla bir hak arayışına vesile etmek son derece yanlıştır.

“Bizleri zayıf gösteriyor”
Rumlarla görüşmelere yeniden başlamaya başladığımız dönemde bizleri çok zayıf gösteriyor. En büyük zararımız budur. Ben 4 dönem Meclis Başkanlığı yaptım. Konuşma kirliliğine dahi müthiş bir duyarlılık gösterirdik. Seyirci dinleyici yerinden bir kere bile söz söyleyemedi. Bu otoriteyi ve Meclisin saygınlığını sağlamalıyız. Dış dünyaya ve güneye karşı bizi her türlü baskı altında tutan her istediklerini bize empoze etmeye çalışanlara bizi güçsüz gösteriyor. Siz kendi kendinizi yönetemiyorsunuz anlamı çıkıyor. Mecliste bile bunun disiplinini sağlayamıyorsunuz. Yani sendikaların bu konuda hak aramaları ne kadar haklı olurlarsa olsun böyle bir yola başvurmaları benim anlayışıma göre yanlıştır. Artık bir defa daha meclise alınmamaları gerekir.

“Herkes haddini bilmeli”
 Meclisin avlusuna, korkuluğundan içerisine girildiği ana herkes haddini bilmelidir. Hatta polis müdahale etmelidir. Meclisteki polis Meclis Başkanına bağlıdır. Başkan ihtiyaç duyarsa güç ister ve tedbir alınmasını ister. Meclisin idaresinde de bu konuda ben bir zafiyet görüyorum. Bunu korumaya çalışmak Meclisin bu noktaya varmasını engellemek başlıca Başkanın görevlerindendir. Yalnızca kürsüye çıkıp toplantıları yönetmek değil… Kaldı ki meclisteki toplantıları seviyesi de son derece düşmüştür. Küfürlü konuşmalar gibi meclisin temizliğine uymayan mukaddesatına uymayan davranışlar var. Bu davranışlar hak arama yolu değildir. Bu davranışlar başka bir amaca mı hizmet etmek için yapılıyor düşüncesini aklıma getiriyor. Başkalarının nezdinde bizi zayıflatmak için mi yapılıyor bu bile benim aklıma geliyor. Bu noktaya işlerin getirilmemesi gerekir.”

Ekenoğlu: Yöntem doğru değil
“Meclisteki kaliteyi arttırmak istiyorsak toplumdaki kalite seviyesini de arttırmamız gerekiyor. Çünkü bireylerin halkın temsilcileridir. Sendikalara bakıyorum. Sendikalar hak isterken alternatifleri dener. Hak isterken, maaşımız arttırılsın onu da istiyorum bunu da istiyorum noktasında değil, Göç Yasası doğru bir yasa mıdır? Hayır; doğru bir yasa değildir. Ama bunu sadece maaşları ön plana çıkararak yapmak yanlış. Gerekirse maaşlar konusunda tüm halk olarak toplum olarak elimiz taşın altına koymalıyız. Ben kendi bütçemizi beslememiz ve kendi yağımızda kavrulmamızı istiyorum. Ama bütün bunların içinde hak ve özgürlüklere de inanan bir insanım. Demokrasiyi savunurken tüm boyutuyla tüm ayaklarıyla savunmak gerekiyor. Sendikaların da kendi içerisinde düşünmesi lazım… 

“Sendikal mücadeleye dikkat etmek gerekiyor”
Devlettekilerin haklarını düşünürken biraz da özel sektördekilerin haklarını düşünmeleri lazım… Hak isterken, demokrasi ve özgürlük noktalarını ön plana çıkarmaları gerektiği kanaatindeyim.
Demokratik haklarımız haktır. Sendikal mücadeleler delinecektir. Ama baktığınız zaman her sendikal mücadele doğru noktada mıdır derseniz, hayır değil derim. 
Ben Meclis konusunda biraz daha esnek birisiyim. Çok katı kurallar olmamalıdır. Tabii ki güvenlik önlemleri alınacak ama Meclis de halkın meclisidir. Meclis halkındır. Halkın temsilcileri de oradadır. Daha saygılı olunmalıdır. Ben o boyuttan bakıyorum. 

“Siberin istifa talebi art niyetli”
Meclis Başkanının pasif olduğu iddiaları ile ilgili olarak da Sibel Hanım Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iyi bir model yakalamıştır. Kendisine yöneltilen istifa taleplerinin art niyetli olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde Meclis Başkanı istifa etsin şeklinde, pasif davrandı söylemleri bence art niyetli yaklaşımlardır. Cumhurbaşkanı seçimlerinden önce itibar sarsmaya yönelik tavırlardır diye düşünüyorum.”


Arabacıoğlu: Yasal işlem başlatılmalı
“Bu meclis açısından büyük bir zafiyettir. Dünyadaki tüm ülkelerde Meclise girilmesinde belli kurallar varsa bu kurallar bizim ülkemizde de uygulanması gerekir. Bu konuyla ilgili yasal bir girişim yapılması gerekiyor. Bu dozunu aşan bir eylem biçimidir. Bu belli kişilerin devlete karşı tavrını gösterir. Bir parlamenter olarak bunu kabul etmem mümkün değildir. Yasal prosedür neyse ben Meclis Başkanı ile konuşup yapılması gereken ne ise bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini isteyeceğim.

“KTFF’nin KOP talebi sonrası düşündürücü”
 Başka bir ülkede olsa bunlar tutuklanacaklar ve gereken tüm yasal işlemler uygulanacaktır. Bizim ülkemizde bu yönle de büyük zafiyet var. Seçim arifesinde bunları bu şekilde gündeme getirip kaos çıkarmanın altında yatan nedenin farklı olduğunu söyleyebilirim. KOP ile ilgili bir karar alındı. O kararın üzerinden bu eylemin yapılmasının manidar olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir sendikaya bu ülke kalmadı. Kusura bakmasınlar. Herkese bir saygım var ama saygı da bir noktaya kadar. Bu bir hesap kitap işidir. 2011 yılında geçen yasanın çalışanlar açısından sorun yarattığını söyleyebilirim. Kamuda çalışanlar için bir takım yasal düzenlemeler var. Öğretmenler yasası ve diğer yasaların ele alınmasında bana göre hiçbir sıkıntı yoktur. Ben bu devlete inanan birisiyim. Devlete inandığım için bu parlamentodayım. Kimse kusura bakmasın. O parlamentoya saygısızlık yapılmasını da kabul edemem. Kim yaparsa yapsın bunu gerekenin yapılması lazım. Devleti itibarsızlaştıran bu dozajı yüksek eylemlere karşı gerekenlerin yapılmasından yanayım.”


Özgür: Siber’e istifa çağrılarını şık bulmuyorum
“Sibel Siber’in önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek seçimlerde aday olduğunu göz önünde bulundurursak bu olayın Meclis Başkanı aleyhinde seçim ortamında kullanılmasını hiç şık bulmuyorum. Burada Meclis Başkanı’nın kesinlikle bir ihmali söz konusu değildir. İkincisi toplumsal açıdan bakıldığında demokrasimiz için bu yaşanan eylem olumlu değildir. Halkın iradesini yansıtan Cumhuriyet Meclisi’ne bu şekilde girilmesi halka saygısızlıktır. Burada söz konusu eylemcilerin talepleri ile ilgili hükümetin zaten uygulamakta olduğu bir iyileştirme süreci vardır. Bu ülkenin kaynakları bellidir. Bu ülkede nüfusun büyük bir bölümü özel sektörde istihdam edilebilir. Bu anlamda da kamu maliyesinin doğru kullanılması ve yeni istihdamlara imkân tanıyacak şekilde kamu kaynaklarının doğru değerlendirilmesi gerekiyor. Çok bağıranın kamu kaynaklarından bir hak elde edebilmesi döneminin artık son bulduğunu düşünüyorum. Halk da bu süreci çok dikkatli bir şekilde dinliyor. Bu anlamda bu gibi sert eylemlerle değil ekonomimizi geliştirmeye yönelik atılan adımlara destek olarak sendikaların kamu çalışanları açısından daha iyi bir gelir düzeyini elde edebilecekleri düşünesine sahibim. 

“Artık vazgeçsinler”
Dolayısıyla hem demokratik yönden hem de ekonomik yönden ortaya konan eylemin olumlu değil tam aksine çok olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünmekteyim. Bu nedenle sendikaların bu gibi tavırlardan uzak durmaya ve sendikal mücadeleye zarar vermekten de artık vazgeçmeleri gerekir. 
Hatırlayacaksınız bir süre önce 19 Temmuz’da polisin eylemlere şiddetli bir müdahalesi olmuştu. Onla ilgili tam da bu eylemlerin gerçekleştiği gün bir mahkeme kararı çıktı. Bu mahkeme kararına göre ilgili polis memurlarına bir ceza verildi. Dolayısıyla bana da öyle geliyor ki bu mecliste yaşanan hadisede polis teşkilatı sanki de o mahkeme kararına cevap verircesine eylemcilerin elini kolunu sallarcasına Meclise girmelerine olanak tanıdı. Eğer herhangi bir toplumsal konuyla ilişkilendireceksek bence o konu KTFF- KOP meselesi değil bu ceza alan polis memurları ile ilgili meseledir diye düşünüyorum.” 


Töre: Siber arka taraftan içeriye aldı
“Meclis Başkanının çok ciddi zafiyeti var. Çünkü Meclis başkanına danışarak özel kalem müdürü bu eylemcileri arka taraftan içeriye almıştır. Meclisin içerisine kadar girmelerine sebep olmuştur. Meclis çalışmaları resmen sabote olmuştur. Bu birinci derecede Meclis Başkanının yaratmış olduğu bir güvensizlik ortamına sebebiyet vermiştir. 
Hükümetin büyük ortağı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne inanmadığı gibi parlamentosuna da inanmamaktadır. Türkiye’yi anavatanımız şeklindeki yaklaşıma hükümetin büyük ortağı karşı çıkmaktadır. Daha öncede bir partinin milletvekili Türk ordusunu kastederek tecavüzcü ilan etmiştir. Bir başka milletvekili İstiklal Marşı bizim değildir ifadesinde de bulunmuştur. Bir başka milletvekili KKTC’yi niye kurduk ki kendi ayağımıza kurşun sıktık şeklinde yaklaşımı vardır. Bu partinin ciddi bir şekilde milli meselelere karşı duruşu vardır. Milli ve manevi değerleri yıpratmada hükümetin büyük ortağı bilinçli bir şekilde davranışlar sergilemektedir. 

CTP ile KTÖS aynı…
Cumhuriyet Meclisi’ndeki baskın çok masumane bir baskın değildir. Aynı ideoloji etrafında birleşenlerin Meclis Başkanının kapılarını açmasıyla yapılmış bir olaydır. Çünkü CTP ile KTÖS aynı ideoloji, aynı fikri yaklaşım içerisindedirler. Hak arama şekli KKTC devlet kurumlarını yıpratmaya yönelik eylemlerdir. Ama biz Kıbrıslı Türk Mukavemetçiler olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin arkasındayız. Daima bekçisi olacağız.”

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.