Suna ERDEN
Lefkoşa’nın Ortaköy bölgesinde düzenli aralıklarla temizlik yapmaya gittiği evden muhtelif ziynet eşyası çaldığı gerekçesiyle tutuklanan Türkmenistanlı Tavus Hajjyeva hakkındaki dava karara bağlandı.
Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi, “KKTC’de izinsiz ikamet etme ve müstahdem tarafından sirkat” suçlarından yargılanan sanığı, 3 yıl hapse mahkum etti.
Kararı okuyan Yargıç; sanığın Lefkoşa’nın Ortaköy bölgesinde H.E.’ye ait ikametgahta Ocak ayından itibaren temizlikçi olarak çalıştığını, bu süreçte ev sahibinin kendisine duyduğu güveni kötüye kullanarak sirkat suçunu işlediğini belirtti. Yargıç; çalınan eşyaların bir adet cumhuriyet altını, dört adet ata lirası, üç adet yarım cumhuriyet altını, bir adet 14 ayar altın bileklik ve dokuz adet çeyrek cumhuriyet altınından oluştuğunu, bu ziynet eşyalarının toplam değerinin 316 bin TL olduğunu kaydetti.
Altınların bir kısmını sattı
Yargıç, sanığın Lefkoşa’da tespit edilerek tutuklandığını, polise verdiği ifadede 17 Eylül tarihinde mutfakta bir kutu içerisinde bulduğunu iddia ettiği iki adet ata lirasını aldığını, ertesi gün bu altınları Lefkoşa’da bir kuyumcuda 63 bin TL karşılığında sattığını söylediğini aktardı.
Yargıç, ayrıca sanığın Lefkoşa’da faaliyet gösteren başka bir kuyumcuda iki adet yarım altın sattığının ve bu satıştan 32 bin TL aldığına dair tespitin yapıldığını ifade etti. Ağır ceza yargıcı; sanıktan izahat istendiğinde, sattığı dört adet altın ve maaşının bir kısmıyla temin ettiğini iddia ettiği 3 bin doları evde klimanın içerisine gizlediğini söylediğini, ancak yapılan aramalarda söz konusu paranın orada bulunmadığını mahkemeye aktardı. Yargıç, sanığın çaldığı altınlardan dördünü sattığının belirlendiğini, ancak geri kalan ziynet eşyalarının akıbetinin tespit edilemediğini kaydetti.
Kaçak yaşıyordu, suç işledi
Ağır ceza yargıcı, sanığın 6 Temmuz tarihinde tutuklandığı 1 Ekim tarihine kadar ülkede izinsiz olarak kaldığını, bu sürenin 87 gün olduğunun belirlendiğini açıkladı. Sanığın, izinsiz ikamet ettiği dönemde huzurdaki suçları işlediğini vurguladı.
Yargıç sanığı yargılandığı davalardan suçlu bulup mahkum ettiklerini belirterek, müstahdem tarafından sirkat suçunun 7 yıla kadar hapis cezası öngören, yaygın, ciddi ve ağır bir suç türü olduğuna dikkat çekti. Sirkat edilen ziynet eşyalarının değerinin yüksek olmasının sanık aleyhine ağırlaştırıcı unsur olarak değerlendirildiğini ifade eden yargıç, müştekinin kendisine güvenerek emanet ettiği evde bu suçu işleyerek güveni suistimal ettiğini belirtti.
Cezalar ibret verici ve caydırıcı olmalı
Yargıç, Yüksek Mahkeme içtihatlarında bu tür davalarda caydırıcılığın ön planda tutulması gerektiğinin vurgulandığını, kamu menfaatinin gözetilerek benzer suçlara meyilli kişilerin caydırılmasının amaçlandığını kaydetti.
Yargıç, sanığın ülkeye çalışmak amacıyla geldiğini, ancak daha sonra izinsiz duruma düştüğünü ve bu haldeyken söz konusu suçları işlediğini belirterek, bir kişinin çalışmak için geldiği bir ülkede kaçak durumda kalmasının ve bu süreçte başka suçlar işlemesinin kabul edilebilir olmadığını, bu hususun ceza takdirinde sanık aleyhine değerlendirildiğini söyledi.
İki çocuk annesi
Öte yandan, sanığın kişisel durumunun da dikkate alındığını belirten Yargıç sanığın sabıkasız oluşunu, 37 yaşında olmasını, bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğunun bulunmasını, işlediği suçlardan dolayı pişmanlık duymasını ve bu pişmanlığını avukatı aracılığıyla mahkemeden özür dileyerek ortaya koymasını lehine hafifletici faktörler olarak değerlendirdiklerini aktardı.
Yargıç; tüm ağırlaştırıcı ve hafifletici unsurları, ayrıca sanığın tutuklu kaldığı süreyi birlikte değerlendirerek sanığın 3 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdiklerini açıkladı.