Diyalog Gazetesi

Kapalı Maraş'ta Farklı Duygular

KIBRIS

İsmet Esenyel - yorum

Kapalı Maraş’ı bir davet vesilesi ile ziyaret ettiğim gündü hatırladığım. Davetin kalabalıklığından biraz uzaklaşmak istemiştim. Sahilede bakıyordum uzaklara. Bir müddet sonra yanıma Serhat Akpınar gelmişti ve bu çaresiz, hüzünlü adeta ağlayan yalnızlığa o da ortak olmuştu. Birşeyler söyle şarkı yapayım dedim ve Varoşlarda Maraş sarkısının ilk kelimeleri ağzından dökülmüştu. "Yalnızlığımda olmadığın benle buluştuk bugün."
"Hoyrat Dalgalarından yoksun yine sessiz ve derindi hüznün" diye devam ettim. Şarkının ilk dörtlüğü o an bir dakikada onunla birlikte tamamlanmıştı. Şarkının sonrasını ise bir saat içerisinde oradaki davet bitmeden bitirmiştim.
O zamanlar, birkaç kez görevim icabı gittiğim bu özel yer beni tarifsiz duygular içerisinde bırakmıştı. Yine öyle olmuştu, uçsuz bucaksız sahillerde ayak izleri vardı ama yürüyen kimsecikler yoktu. Altın sarısı kumlar adeta kendi içine kapanmıştı. Sessiz kocaman bir isyan var gibiydi. Geçmiş zamanlarında birçok yaz aşklarına şahit olmuş oteller ve binalar hüzünlü ve meraklı bir şekilde bana bakıyorlardı sanki. Dalgaların sessizliği ile kalabalıklar içerisinde o anki yalnızlığımı düşündüm bir an...
Maraş hakkında ne kadar yazı, makale yazdım bilmiyorum.
Birçoğu akademik, tarihi, siyasi, ekonomik anlamda bilgi içeriği olan yazılardı. Akademik olarak alıntı, atıf alınan birçok defa farklı yazılarda da kullanıldı bu yazılarım.
Ülkemiz Allah’ın bahşettiği en önemli coğrafya üzerinde. Hali ile de bütün dünyanın gözü de ayrıca üzerinde.
Konu Kıbrıs'ın bütünü ve tarihsel süreç düşünüldüğünde hiç savaşlar da eksik olmamış.
Yunan Mitolojisinde Afrodit’in Aşk adası, İtalyanlara ( Venedik) göre ise Lanetli ada.
En fazla Adamızda hüküm süren imparatorluklardan birisi de bizim soyumuz Osmanlı İmparatorluğu.
Bu büyük hükümdarlık adaya geldiği zaman tüm yabancılara din, dil, ırk ayrımı yapmadan yüzyıllar boyu bu halklar bir arada huzur ile yaşamış. Aksini söyleyen var mı? Olamaz.
Ne zaman ki Osmanlı idaresi altında yaşayan Yunanlar, 1820’li yıllarda isyan bayrağını çekip artık kendi bağımsızlıklarını kazandılar, "Megalo Idea" diye adlandırdıkları "Büyük Ülkü" felsefesi etrafında siyaset oluşturmaya başladılar.
Bu ülkü "Bütün Akdeniz ve Ege Adalarını Yunanistan'a bağlamak diye adlandırılabilir.”
Yunanlılar bu ülkülerinde de açıkçası "KKTC" toprakları hariç nerede ise tam isabet sağladılar. Yüzde doksan beş başarı.
1974'te gerçekleşen Yunan Cuntası ile öldürülmek istenen Makarios bütün planların bozulduğu ve bu amaçla atılan yüz elli yıllık emellerinin de sonu oldu. Bunun akabinde de Kıbrıs Türkü’nün canını kurtarmaya çalışan adanın garantör ülkelerinden birisi olan Türkiye adayı Kuzey ve Güney diye ikiye ayırdı.
46 yıldır her atılan uluslararası barış ortamı Güneyli Komşularımız tarafından maalesef reddedildi.
Annan Planı, Crans Montana bunlardan en önemlileri olmuştur.
Mutlak barış ve uzlaşma arayan Türk tarafının uzattığı el havada kaldı ne yazık ki.

Maraş gerçekten de hüzün kokuyor

Daha önce belli vesileler ile gittiğim Maraş, açıldıktan sonra bir tanıtım filmi klip için yine gittim.
Daha önce uzaktan seyrettiğim altı kilometrelik sahil boyunca kumlar üzerinde dilediğimce adım atabilecek, ayrıca sınırlı da olsa sokaklarında yürüyebilecektim.
Anlaşılacağı üzere daha heyecanlı ve meraklı idim.
Maraş kapısını içeriye girdiğim andan itibaren birçok karmaşık duyguyu da beraberinde yaşadım. Çok kibar bir şekilde polisimizce içeriye alındık.
Bu duygular bendeki cesareti farklı yerlere götürdü. Sehir içerisinde ilerledikçe duygularım değişmeye başladı. Yerini keder, hüzün ve çaresizliğe itti.
Kim ne derse desin, kimsenin bu güzelim cennet şehri bir "Dark" Turizm destinasyonuna dönüştürme hakkı yok.
Ha bu arada gelmişken nedir Dark Turizm?
"Ölümlerin ve felaketlerin yaşandığı yerlere yapılan Turistik Seyahatlere" verilen bir turizm hareketidir. Geçtiğimiz günlerde bu amaçla yapılan açıklamalar tam da doğru değil ne yazık ki.
Allah aşkına bu cennet yer nasıl (dark) karanlığa dönüşebilir? Bu mantık dışıdır.
Burası Yahudilerin yakıldığı Nazi Kampları ve yerleşim alanları değil, Volkanik Lavların koskoca bir kentin yok ettiği İtalyan Pompeo benzeri bir yer hiç değil.
Şimdiki kısmen açılan Maraş bölgesi 60’lı yılların ortasından 70’li yılların başına kadar Avrupa Jet sosyetenin merkezi haline dönüşmüş, Sophia Loren gibi ünlü Hollywood aktrislerinin evi olduğu müthiş ultra modern bir alanı içermekte.

Bir turizm bilimci olarak beklentim

Bir an önce her ne şekilde olacaksa olsun buranın uluslararası hukuk normlarına göre açılması, Türk idaresinde yabancı yatırımcılara, yabancılara ve evi olanlara evlerine, işyeri olanlara işletmelerine dönme çağrısı yaparak tekrardan ciddi bir mali külfetten de kurtularak hem ekonomik hem de siyasi bir açılımın gerçekleşmesini sağlamaktır.

Tahmin ediyorum ki benim gibi düşünen insanlar Kıbrıs Adasının genelinde gittikçe artmaktadır. Bu bölgenin tekrardan Kıbrıs Türklerine de siyasi ve ekonomik açılım sağlayarak müthiş zenginliğin çarklarının tekrardan dönmesine yardımcı olma isteği ağırlığını hissettirmeye başlamıştır.

Şarkının nakarat kısmını tekrardan hatırlatayım.

"Varoşlarda Maraş’tı sevdanın adı

Belli ki kendi geçmişine sevdalı,

Yaz aşklarına imzalı, sapsarı uzun saçları

Bakıyordu bize anlamlı meraklı"

Bu şarkımız da çok yakında Türkiye'nin çok önemli sanatçılarından, çok yakın dostluğum olan güçlü yorumcu birisi tarafından büyük bir sürpriz ile hem Türkiye, hem de Kıbrıs’taki halkların beğenisine sunulmaya hazırlanıyor. Şimdilik isim vermeyeceğim.

Bizi izlemeye devam edin...

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.