Diyalog Gazetesi

Reha Arar: Teröre lanet olsun

KIBRIS

Bugün benim yazı günüm değil ama Türkiye’yi derinden yasa boğan Ankara’daki üzücü olay, beni sizlerle birlikte olmaya itti.

İnsan hep keyifli yazılar yazmak istiyor. Ama ülkemizin içinde bulunduğu durum istemesek de bizi bazen bu tarz yazılara da itiyor. Geçtiğimiz cuma günü sanatçılığı yanında hocalığını ve gastronomideki üstatlığını çok takdir ettiğim saygıdeğer dostum Candan Erçetin’le Kıbrıs Merit Royal Hotel’de bir kahve içtik. 
Kendisiyle ne zaman sohbet etsek konuşmamızın yüzde 80’i ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel konularını tartışmakla geçer. Ve sohbetimizin sonunda mutlaka her ikimiz de belli dersler alır, bilgi dağarcığımızı artırırız.

Konser için tüm hazırlıklar yapılmıştı
Sohbetimizin ortasında gözümüz duvardaki dev televizyonda geçen alt yazıya takıldı. Gene şehit haberiydi. Ertesi gün öğle yemeğinde buluşmak üzere anlaştık. Şirketimizin tüm organizasyonlarını yöneten sevgili Leyla Meşulam ve Kıbrıs’taki çok değerli dostum yazar Dilek Orhan’la birlikte öğle yemeği yiyecektik...

Fakat heyhat!
Saat 10.00’da Ankara’da vuku bulan ve hepimizi derinden yaralayan menfur olay dolayısıyla üzgün bir şekilde masaya oturduk. Herkesin gözü televizyondaydı tabii ki. Gerek sosyal medya, gerekse televizyonlar birbirini tutmayan rakamlardan bahsediyordu. Devamlı yükselen rakamlar...
Sohbetin tek konusu içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumdu. Leyla Hanım ve PR müdürümüz Yasemin Ceylan ellerindeki ikişer telefonla Türkiye’deki ve Kıbrıs’taki organizasyonların son durumlarını almaya çalışıyorlardı. Beynimdeki tek soru; Ajda Pekkan’ın konserini ne yapacaktık? Bu mevsimin son konseri olacaktı, hazırlıklar günler öncesinden başlamıştı. Bine yakın misafirimiz Kıbrıs’a gelmişti. Herkes heyecanla geceyi bekliyordu. bugüne kadar otelimizde kurmadığımız büyüklükte dev bir sahne kurmuş, o gece için özel bir Dekorasyon yapılmıştı.

Teklif Ajda Pekkan’dan geldi
Bir an düşündüm ve süratle otelin mutfağına indim. Gördüğüm manzara; toplantı salonuna yüzlerce masa açılmış, ikramlar konmaya başlamıştı bile. Sadece bozulacak yiyecekler buzdolabında saklanıyordu, onun dışında her şey hazırdı. Genel Müdürümüz Gerhard Stutz, personelin hiç uyumadan hazırlıklara devam ettiğini söyledi.
Hiçbir şey söyleyemiyordum ama kafamda konserin yapılmasının yanlış olacağı fikri vardı. Tüm Türkiye ve Kıbrıs’taki vatandaşlarımız kan ağlarken konser düşünülemezdi. En zor olansa Ajda Hanım’ın odasına çıkıp bunu paylaşmaktı. Leyla Hanım’la bu işi üstlendik. Masaya oturduğumuzda nasıl söyleyeceğimi düşünürken Ajda Pekkan’dan teklif geldi; “Reha Bey, biz bu konseri erteleyelim.”
Gözlerim dolmuştu... “Hay hay ama bunu bir açıklamayla duyuralım” dedik. 14 Kasım’a konseri erteledik.

Sonrası malum...
Türkiye, bir turizm ülkesidir. Kıbrıs’ın olduğu gibi... Bu tip olayların artması yurt dışından gelecek misafir sayısında önümüzdeki günlerde ciddi bir düşme yaratacaktır. Terör nereden gelirse gelsin, kim tarafından planlanırsa plansın her türlüsüne lanet olsun!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.