Diyalog Gazetesi

Şoför Mahir cezaevinde

KIBRIS

Kıbrıs’a geldiği gün yolda yürürken bir aracın çarpması sonucunda yaşamını yitiren Veysel Can’ın, Girne Liman ihalesiyle ilgilenen önemli bir işadamı olduğu açıklandı

 Suna ERDEN

Girne’de Ecevit Caddesi üzerinde yolu yaya olarak karşıya geçerken Mahir Salman Söker yönetimindeki aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden 51 yaşındaki Veysel Can’ın iş için ülkeye geldiği öğrenildi. 
Türkiye’de önemli bir iş adamı olan ve Girne Limanı’nın özelleştirilmesine yönelik ihaleye katılmak için ülkeye gelen Can’ın Turizm Bakanı başta olmak üzere birçok yetkili ile görüştüğü belirtildi.
Can’ın daha önceden de Kuzey Kıbrıs’a iş amaçlı birkaç kez geldiği, ayrıca Kartalspor'un eski yönetim kurulu üyesi ve CHP Kartal İlçe Başkan adayı olduğu bilgisi elde edildi.
Can’a çarparak ölümüne neden olan araç sürücüsü Söker dün yeniden mahkemeye çıkarıldı. Duruşmada Can’ın abisi Cemal Can da hazır bulundu.
Diyalog’a konuşan Cemal Can, “İş için Kıbrıs’a gelen kardeşimiz kaza sonucu yaşamını yitirdi. Eğer sürücü hızlı olmasaydı, bu şekilde sonuçlanmayacaktı. Sonuna kadar davacı olacağız” dedi. 

Aile şikayetçi
Cemal Can, avukat tutup, kardeşinin davasını yürüteceğini belirtirken, teminat talebi ile mahkemeye çıkarılan Söker hakkındaki iddialar aktarıldı. 
Soruşturmayı yapan polis, kazanın 21 Ocak saat 19.00 sıralarında Girne’de Ecevit Caddesi, Büyük Anadolu Otel önünde meydana geldiğini anımsattı.
Polis, yönetimindeki RF 453 plakalı araçla seyreden Mahir Salman Söker’in, Büyük Anadolu Otel önlerinde yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışan Veysel Can’a çarptığını söyledi.
Zanlının aşırı süratli ve dikkatsiz sürüş yaptığını kaydeden polis, şiddetli çarpmanın etkisiyle ağır yaralanan Can’ın olay yerinde yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
Polis, zanlının olay mahallinde gözaltına alındığını ve gönüllü ifade vererek 50 kilometre gitmesi gereken yolda 70-80 kilometre hızla seyrettiğini itiraf ettiğini söyledi.
Polis, ayrıca aracın navigasyonunda inceleme yaptığını, hız limitinin 73 kilometre olduğunu belirlendiklerini aktardı.
Veysel Can’a otopsi yapılıp, alkol analizi için kan örnekleri alındığını kaydeden polis, yapılan incelemede test sonuçlarının negatif çıktığını açıkladı.
Polis, otopside Can’ın ölüm nedeninin ise çoklu kaburga kırığı, kafatası kırığı, beyin ve iç organ kanaması sonucu olduğunun belirlendiğini açıkladı. 
Zanlının ülkede çalışma izinli olduğunu, bir çocuğunun KKTC’de diğer üç çocuğunun ise Türkiye’de olduğunu, zaman zaman onları görmeye gittiğini kaydeden polis, zanlının gerekli dikkati göstermeyip ölümle sonuçlanan kazaya neden olduğunu, yargılanması halinde hapis cezası almasının yüksek ihtimal olduğunu belirtti.
Polis, bu nedenlerle zanlının tutuklu yargılanmasını ve 3 ay süreyle cezaevine gönderilmesini talep etti.

Polis: Sensörler yayaları algılayamaz
Polis, bir önceki duruşmada savunmanın, “Araçta sensörler var. Eğer yaya aniden yola atılmasaydı, araç algılayacak ve otomatik fren devreye girecekti” iddiasına da cevap verdi.
Polis, araç uzmanları ile yaptığı görüşmede sensör teknolojisinin sadece arabaları algılayacak bir şekilde tasarlandığına dair bilgi aldığını söyledi. Polis, otomatik fren teknolojisinin yayaları algılamadığını ifade etti.

Savunma: Her şeyi algılar
Avukat Ünver Bedevi ise aracın son teknoloji ile donatılmış olduğunu belirtti. Bedevi, “İster araç, ister yaya ister kütle her ne olursa olsun bu teknoloji algılayacak şekilde dizayn edilmiştir. Yayaları da algılamaktadır. Eğer yaya aniden yola atılmasa araç algılayacak ve otomatik fren devreye girecekti” iddiasında bulundu.

Savunma: Kazadan sonra önlem aldılar
Ünver Bedevi bir başka iddiasında ise kaza tarihinde yasal hız limitini gösteren tabelanın olmadığını, olaydan sonra yola konulduğunu belirtti. Bedevi, ayrıca kazadan sonra orta refüjdeki otların temizlendiğini, ağaçların budandığını öne sürdü. Bedevi, “Keşke bu üzücü kaza olmadan önce önlem alsalardı” dedi. Bedevi, ayrıca kaza yerindeki aydınlatma direklerindeki lambaların olay günü yanmadığını öne sürdü. 

Polis: Işıklar yanıyordu, tabela yerindeydi
Savunmanın bu iddiaları üzerine polis, kaza tarihinde tabelanın yerinde olduğunu, ışıkların yandığını söyledi.
Polis, yayanın yola çıkıp, 3 adım attıktan sonra aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdiğini ifade etti.
Kazanın meydana geldiği yolda uyarı levhalarının, aydınlatma ışıklarının mevcut olduğunu kaydeden polis, “Sürücünün yasal limit olan 50 kilometrede seyretseydi, yayayı görebilecekti” dedi.

Savunma: Kusur yayada
Bedevi de bir yayanın yolu geçerken yaya geçidini kullanması gerektiğini, ancak Veysel Can’ın gayrı yasal davranıp yolu geçmeye kalkıştığını ifade etti. Bedevi, yaşanan kazada yayanın kusurlu olduğunu aniden yola atıldığını, sola bakması gerekirken sağa baktığını ifade etti.
Bedevi, zanlının 5 yıldır ülkede çalışma izni ile bulunduğunu, yargıdan kaçmayacağını, yargılanması halinde hapis cezası dahi almama ihtimali olduğunu, ortada aşırı sürat suçu bulunmadığını belirterek, tutuksuz yargı talep etti.
Bedevi, zanlı Söker ve ona kefil olabilecek 5 kişiyi tanık olarak mahkemeye dinletti.

Allah’ın takdiri, yapacak bir şey yok
Tanık kürsüsüne çıkan zanlı Söker, kaza akşamı havaalanına yolcu götürdüğünü ifade ederek, şunları söyledi: “5 yıldır şoförlük ve güvenlik işi yapıyorum. Kazanın meydana geldiği yerden defalarca geçtim. Kaza akşamı aniden önüme gölge gibi bir şey çıktı. Kurtarmaya çalıştım ancak başaramadım. Çarptım ve yaya ön camın üzerine düştü. Şoka girdim.” 
Zanlı tutuksuz yargılanması halinde yargılamadan kaçmayacağını öne sürdü. Zanlı ayrıca kazanın meydana geldiği yolda 50 km levhasını da görmediğini söyledi. Zanlı, ışıklandırma olmadığını da belirtti. Zanlı “Allah’ın takdiri, yapacak bir şey yok” dedi. 
Tanıkların dinlenmesinin ardından Yargıç Meltem Dündar, aktarılan tüm hususları değerlendirip, zanlının tutuklu yargılanmasına ve bu amaçla bir ayı aşmayacak bir süre ile cezaevine gönderilmesine emir verdi. 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.