Diyalog Gazetesi

Turizm sektörünün turizm gelirleri anlamında ülkeye doğrudan etkisi yok mu? 

KIBRIS

İsmet Esenyel- yorum

Uzun bir aradan sonra Turizm ve Çevre Bakanımız Sn. Kutlu Evren'in çağrısı ve bir dost kahvesi içmek üzere Turizm ve Çevre Bakanlığı’na gittim.
Sn. Bakan Girne'den tanıdığım yaklaşık 20 yıllık dostluğum olan birisi. 
Dostlar bazen görüş alışverişinde bulunur, sohbet eder ve bu insani ilişkilerde önemli bir yer tutar.
Her türlü karşılıklı çıkar ilişkileri bir yana bırakılır ve gerçek dostluğun tadına varılır.
Ülke gündemi tamamen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmış iken, böylesi bir ortam ve Covid-19 süreci içerisinde icraat yapmanın ne kadar zor olduğunu Sn. Bakan ile konuştuk. 
Hele ki kurumsal hafıza dediğimiz bilirkişilerin devletin belli alanlarından ve noktalarından sökülüp atılması, bizlere kamuoyu ve devlet işleyişi anlamında bu hassas süreçte çok sıkıntı yaşatıyor. Bunu her adımda Kuzey Kıbrıs sınırları içerisinde yaşayan herkes an be an her attığı adımda yaşıyor. 
Tıpkı geçenlerde Kuzey Kıbrıs Başbakanlığına bağlı Devlet Planlama Örgütü (DPÖ)’nün yaptığı açıklamalar gibi. Öncelikle tesis etmekte fayda var, her yıl ortalama 850 milyon USD doğrudan ve çarpan etkisi ile dolaylı olarak dış ticaret açığımızı kapatıyor. Bu kadar net ve açık. 

Neler yaşandı? 

DPÖ çalışanları, “GSYİH, Enflasyon ve Döviz ile ilgili Tahminler”/ “IV Pandemi ara dönem 4. çalışma Raporu- Temmuz 2020” başlıklı çalışması büyük tepki çekti.
“Yerel gelirlerde haziran ayındaki rakamın geçen senenin aynı ayındaki seviyelere yakın gerçekleşmesi, turizm sektörünün dışa kapalı olmasına rağmen doğrudan devlet gelirleri üzerinde büyük bir etkisi olmadığı sonucu çıkmaktadır” yorumu adeta fırtınalar kopardı.
Öncelikle altını çizerek vurgulamakta fayda var, Kuzey Kıbrıs'ta bu kadar DPÖ gibi teşkilat şeması çağ dışı kalan, personeli yetersiz bir kuruluş memur zengini olan bir ülkede az bulunur. Burada şimdiki iktidarın Allah var çok büyük bir hatası yok. Hata gelmiş geçmiş bütün hükümet edenlerde.
Üstelik kurumsal hafızaya hâkim bazı memur, bürokrat ne derseniz deyin zaman içerisinde yerlerinden oynatılması tüm ülkeyi zora sokuyor.

Siyasiler artık neyin farkına varmalı?

Bu güzel ülke daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya ivedilikle geçmek zorunda. Kamu sistemi sadece partili, partisiz bir memur düzeni kurmuş. Çok yazık ediyoruz gelecek nesillerimize. Bu nesiller ülkelerine güvenmek istiyor, göç etmek istemiyor.
Gelinen nokta çok açık aslında, sadece DPÖ’de değil kurulan sistemin sonucu yapılan yanlışların uzun yıllara yayılmış bir sirayeti. Sırf o benim adamım, bu benim insanım, bu şu partiyi tutuyor, o bizi destekliyor diye diye gemiyi karaya oturtmak üzereyiz. Ben oturdu demiyorum, hala daha biraz şans var.
Liyakat sistemine dayalı, bilirkişilerden oluşan, işinin ehli ve en önemlisi memleket gailesi ile dolu, ülkesini seven, hizmet aşkı ile yanıp tutuşan kişiler hala daha bu ülkede mevcut.
Böyle giderse onlar da göç edecek, etmek zorunda kalacak. İste o zaman ülkenin en önemli kaleleri de düşecek ve sonu Şah Mat olur.
Dönelim hafta içi DPÖ açıklamalarına.
Turizm için yapılan açıklamalar birçok kişiyi rahatsız eti. Birçok ekonomist, turizmci, akademisyen hatta çok sevdiğim birçok medya mensubu buna isyan etti.
Onların başında gelen duayen gazeteci Sn. Ali Baturay'a da yaptığı eleştirilere karşı DPÖ'den açıklama geldi.
“Rakamlar Maliye Bakanlığının sitesinde ‘Aylık Raporlar’ başlığı altında yayınlanan gelir-gider tablosunda ‘Mahalli Gelirler’ başlığında verilen aylık rakamlardır. Söz konusu aylardaki rakamlar Maliye Bakanlığının resmi gelirleridir. Sizin bahsettiğiniz kapalı işletmeler, üniversiteler veya sınırlar maliyenin mahalli gelirler başlığı altında verdiği rakamları değiştiremez. Genel ekonomik durumun kötüleşmesi ile ilgili aranacak gösterge burada GSYİH tahmin rakamıdır ki o da eksi yüzde 11 olarak tahmin edilerek KKTC tarihinin en büyük küçülme rakamıdır.”
DPÖ raporunda “Yerel gelirlerde haziran ayındaki rakamı geçen senenin aynı ayındaki seviyelere yakın gerçekleşmesi, turizm sektörünün dışa kapalı olmasına rağmen doğrudan devlet gelirleri üzerinde büyük bir etkisi olmadığı sonucu çıkmaktadır” .
DPÖ, bu yorumda “doğrudan devlet gelirleri” ifadesini kullandıklarını, turizmin ülkeye dolaylı katkıları olduğunu kabul ettiklerini, diğer köşe yazarlarının eleştirilerinin ise aslında dolaylı etkiler üzerinden olduğunu söylediler.
Benim bu yukarıdaki yorumlardan anladıklarım:

1- “Yerel gelirler” ile “genel ekonomiyi” ayırmak gerektiğini,
2- DPÖ’nün sanki de ülke ekonomisinin düzeldiğini iyiye gittiği yorumu yapılmadığı, 
3- Bilakis DPÖ’nün ülkenin genel ekonomik istikrar ve yapısının kötüleştiğini,
4- GSYİH (Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla) verilerinde minimum yüzde 11 olarak azalma tahmin edildiğini bunun da yaklaşık 400 milyon dolarlık bir kayıp olduğunu,
5- KKTC kurulduğundan beri bu rakam en yüksek küçülme rakamı.

Esas mesele nerede? Bürokratlar birbiri ile istişare etmiyor mu?

Maliye Bakanlığı’nın yerel gelirler rakamları içine, yerel bir gelir olmayan TMSF tarafından yapılan 265 milyon 504 bin küsurat katkıyı nasıl muhasebeleştirdi ve bilançoya koydu onun bilgisini doğru alması ve açıklama yani yorumlama ise DPO’nün işidir.
Maliye eğer doğru perspektif ile "yerel gelirler içerisinde olmayan" yukarıda belirtilen rakamı enjekte etti ise, bu yorumlar ona göre açıklanmalı idi.

Sahsımın da bulunduğu iki ayrı toplam üç buçuk yıllık hükümet dönemlerinde müsteşarlar toplantısı genellikle her hafta olan bakanlar kurulu toplantılarından önce olur, geçirilecek olan önergeler ve diğer konular masaya yatırılır ve tartışılırdı.
Bakanlar Kurulu sekreterinin de dâhil olduğu bu toplantılara Başbakanlık müsteşarı başkanlık ederdi.
Bildiğim kadarıyla her hafta bu toplantılar yapılıyor ve Maliye Bakanlığında çok sevdiğim ve mesai yaptığım Sn. Cengiz Çoli ve Sn. Özdemir Kalkanlı Müsteşarlarım var.
Bu yılların çok tecrübeli ve konularında uzman iki değerli kişi ile mutlaka DPÖ Müsteşarı Sn. Mustafa Kemal Serçelik istişare etmeliydi. Belki istişare etmiştir ama açıklamalarını bir turizm bilirkişisine danışmalı idi. 
“Biz verileri Maliyeden aldık“ demekle topu taca atmak olmaz. Eminim Maliye Müsteşarlarına danışılsa, nasıl ve daha sağlıklı yorum yapılabileceğini DPÖ müsteşarı öğrenebilirdi.
Devlet bir bütün, açıklanan her cümle mutlaka devletin bir makamını değil, tamamı için geçerlidir.
Eğer ki Başbakanlığa bağlı DPÖ ülke turizminin devlete doğrudan katkısı yok, dolaylı var derse Eski bir Turizm Müsteşarı olarak aşağıdaki sormam gerekir.
a-Casinolardan alınan imtiyaz, lisans vergileri nereye gidiyor? Doğrudan bir gelir değil mi? Pandemi sürecinde alınmadı mı?
b- Yaklaşık 19 bin çalışanı olan otel ve casino istihdamlarının sosyal sigorta ve diğer vergi yatırımları nereye yatıyor?
c- Uçan her uçak, konan her uçak hava alanı vergileri, gemi liman vergileri ve diğer ulaşım vergileri nereye gidiyor bunlar doğrudan gelir değil mi?
Bunlar ilk aklıma gelenler ama kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan vazgeçelim artık.
Turizm Hayattır. 


Yorumlar (3)

Mehmet Çangar 4 Yıl Önce

Mükemmel bir açıklama. İsmet beyi tebrik ediyorum. Doğruyu konuşursanız doğru limana ulaşırsınız.

Asli aki 4 Yıl Önce

tebrikler guzel bir yazi olmus.

İsmet Esenyel 4 Yıl Önce

Çok tesekkür ederim Mehmet Çangar Bey. Sizin gibi kıymetli bir işadamından bu güzel kelimeleri duymak çok güzel bir duygu.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.