Ufuk ÇAĞA-Çiğdem AYDIN
Güney Kıbrıs’ta, geçen Pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine Kıbrıslı Türklerin de katılmasına destek verenler azınlıkta kaldı. Diyalog’un görüşlerine başvurduğu bazı eski ve şimdiki siyasiler, ağırlıklı olarak seçime katılımın yanlış olduğunu söylediler.
Mustafa Akıncı “gerçekten Kıbrıs Türkünün temsiliyetini istiyorlarsaydı mevcut 6 sandalyenin 2’si için sadece Türk tarafında bir seçim yapılabilirdi”derken, Taner Etkin “yaşanan olaylar benim için hiç de sürpriz olmadı” diyerek, Rumlara güven olmayacağını söyedi.
Mehmet Albayrak, iki toplumdaki güvensizliğe dikkat çekerken, Süha Türköz, 2 sandalye için sadece Türklerin katılacağı bir seçim olması gerektiğini belirtti. Sunat Atun “Pazar günü bir rezalet yaşandı” derken, Mehmet Harmancı seçimlerin adil olmadığını ifade etti. Afet Özcafer “böyle olacağı önceden belliydi” dedi, Ali Çetin Amcaoğlu, yaşananları ‘skandal’ olarak niteledi.
Birikim Özgür, güneydeki devletin, Kıbrıslı Türklere bireysel haklarını vermek istemediğini söyledi. Ekrem Ural “Rumların yaptığı tek kelime ile maskaralık”dedi. İzzet İzcan da yaşananların demokratik olmadığına dikkat çekti. Derviş Akter, seçime katılmanın çözüme katkı sağlamadığını kaydetti.
Mustafa Akıncı: Öneri yapmıştık
“AP seçimleri ile ilgili olarak benim önceden bir önerim olmuştu. Eğer gerçekten Kıbrıs Türkünün temsiliyetini istiyorlarsaydı mevcut 6 sandalyenin 2’si için sadece Türk tarafında bir seçim yapılabilirdi ve burada AB vatandaşı olan Türkler, Karpazlı Rumlar, Maronitler, İngilizler ve diğerleri oy kullanarak 2 kişiyi seçebilirdi.
Aslında bu konuda AB’nin de temsiliyet konusunda bir çağrısı vardı ve bu çağrının esas amacı Kıbrıs adına AP’de temsilci olacak kişilerden 2 tanesinin Kıbrıslı Türklerden olması ile ilgili idi ama gördük ki bu olmadı ve 600 bin kişilik Rum oyuna karşılık 58 bin Türkün oyuyla temsilci seçmeye çalıştık.
İyi niyet olsaydı kuzeye 2 sandalye ayrılır ve tüm AB vatandaşları oy verebilir deyip seçimi böyle yapabilirlerdi. Ben böyle bir öneriyi birkaç ay önce yapmıştım ve Pazar günü olanlar benim için sürpriz de olmadı diyebilirim. Pazar günü yapılan seçimler malesef iki toplumu yakınlaştıramadı. Yine de medeni cesaret göstererek seçimlerde aday olan Kıbrıslı Türkleri kutlarım. Ben oy kullanmayacağımı daha önceden nedenleri ile birlikte açıklamıştım ve üzülerek söyleyebilirim ki benim nedenlerimin hepsi de doğru çıktı.
Tener Etkin:Hiç şaşırmadım
“AP seçimlerinde yaşananlar beklenen bir olaydı, ben hiç şaşırmadım. Seçime katılan arkadaşların kendi açılarından belki ümitleri vardı ama Pazar günü olanlarla, onlar da Rumların gerçek yüzlerini görmüş oldu . Çünkü Rumlara asla güven olmaz. Biz diyoruz ki kendi aramızda farklı sesler çıkabilir ama bu normaldir ve bu demokrasimizin renkliliğindendir ve zenginliğindendir. Yine de seçimler öncesinde hem sağcısı hem de solcusu seçime katılmayın, oy vermeyin çağrıları yaptı. Ama dinleyen olmadı. Eğer AP için seçim olacaksaydı bu Türk tarafında olmalıydı ve buradaki seçime de sadece Türk adaylar katılarak seçilen 2 kişi AP’ye gitmeliydi. Şimdi ise Rum tarafı tüm milletvekillerini aldı ve tüm Dünyaya da işte bakınız seçimlere Türkler de katıldı ama kazanamadılar diyecekler.
Mehmet Albayrak:Güven sorunu var
“Belki yapılan AP seçimlerine Türk adayların katılımı bir adım oldu, belki bu bir kazanç olarak düşünülebilir. Ama yapılan seçimlerde gördük ki barış için daha alınması gereken çok yol vardır. Her iki taraf arasında halen daha büyük güven sorunları bulunuyor ve dün bunlar gün yüzüne çıktı. Bence ilk olarak her iki toplum arasındaki bu güven sorunlarını ortadan kaldırıcı adımlar atılması gerekiyor, aksi durumda sonuç yine kalıcı olmayabilir ve hüsranla neticelenebilir.
Süha Türköz:Rumlar samimi değil
“Ben normalde eşitlik ilkesi nedeniyle Türk temsilcilerin de AP’ye gidebileceği bir seçim yapılmasını beklerdim. Yani yapılacak olan seçimlerde Türklere ayrılan 2 sandalye için Türk adayların yarışmasını isterdim. Eğer Rum tarafı barış ve uzlaşıda samimi olsaydı seçimlerin böyle yapılmasını da önerebilirdi. Ama görüldü ki Rum tarafı barış ve uzlaşı konusunda samimi değil. Aslında şu anda toplumsal bir mücadele sürereken bizden birilerinin AP seçimlerinde aday olmasını pek doğru bulmadım. Zaten seçilselerdi bile layıkıyla görev yapmalarına da müsade edilmeyecekti. Bana göre özellikle Rum liderliği hala daha kendisini bir anlaşmaya yakın görmüyor ya da şu anda işine gelmiyor, yani ben halkların samimiyetine inanıyorum ama Rum liderliği bu samimiyete çomak sokmaya çalışıyor.
Sunat Atun:Tam bir rezalet
“AP seçimlerinde gördük ki Rumlar her yerde olduğu gibi bunu da kendi egemenlikleri altında tutmak istiyor. Pazar günü tam bir rezalet yaşandı diyebiliriz. Her ne kadar Türklerin de seçilme ve seçme hakları vardır deseler de bunun ne kadar doğru olduğunu herkes gördü. Bu olayla aslında Rum zihniyetini de görmüş olduk, Rumların zihniyetine göre Türkler onlarla hiçbir alanda eşit değil şeklindedir. Yine de ben bir Kıbrıslı Türk olarak Pazar günü yaşananlardan büyük üzüntü duydum. Netice itibarı ile kalıcı bir çözüm olmadan bu sorunları aşmak mümkün değildir, ki bu çözümde de halkaların eşit ortaklığı, eşit söz hakkı olmalıdır. Ancak bunlar sadece sözle değil her iki tarafın mental olarak da bu çözüme hazır olmalıdır ve bunda da samimi olmalıdırlar. Ancak Pazar günü görüldü ki Kıbrıs Türkleri hala daha ikinci sınıf vatandaş olarak görülüyor.
Mehmet Harmancı:Adil olmadı
“Bize göre yapılan seçimler adil olmayacak bir seçimdi ve gerçekten de öyle oldu. Zaten 60 bin Kıbrıslı Türkün Pazar günü gidip oy kullanmasını düşünüyorsaydık, bu imkansızdı. Çünkü fiziki şartlar buna müsait değildi. Biz parti olarak her alanı mücadele platformu olarak görüyoruz, bu sebeple de taraftarlarımıza oy verip vermeme konusunda herhangi bir telkinde bulunmadık. Kısaca AP seçimleri sonucu belli seçimlerdi. Bu da gösterdi ki nihai bir çözüm olmadan herhangi bir adım atmak oldukça zor. Bu sebeple de öncelik Kıbrıs sorununun çözümü olmalıdır. Bu arada bu olayın ardından her kesimin itidalli davranarak milliyetçi söylemlerden uzak durması da gerekiyor.
Afet Özcafer:Bize hak vermezler
“Böyle olacağı belliydi. Rumların oy kullanma hakkını biz Türklere vermeyeceği belliydi. Avrupa Birliği, Güney Kıbrıs’ı tek yanlı olarak bünyesine almakla hata yaptı ve bu kendileri için sorun oldu. Avrupa Parlamentosunda Türklerin hakkı olan iki sandalyeyi dolduması şartı sorun olarak Rumların karşısına çıktı ve bizlere sanki hak veriyormuş gibi bir hava yaratmak istediklerini düşünüyorum. Bana göre bunu sorgulamaktan çok belki de Kıbrıslı Türklerin bu seçimlere neden katıldığını analiz etmek gerek. Bence adanın kuzeyinde demokrasinin adil bir şekilde dağılmadığını, toplumun siyasilere ve siyasete olan güvensizliği, birçok konuda olan eksikliklerimiz Kıbrıslı Türkleri bir kimlik arayışı içine sokmuştur. Kıbrıslı Türklerin bireysel olarak bu yola başvurmalarını siyasetçiler birer mesaj olarak almalıdırlar. Bütün dünya Güney Kıbrıs’ın, yani Rumların herhangi bir barışa ve uzlaşıya hazır olmadığını gördü. Bize bir tek kazancı bu oldu.
Ali Çetin Amcaoğlu: Büyük bir skandal
“Bu yaşananlar bir skandaldır. Güney Kıbrıs’ta Rumların, Türklere bakış açısını net bir şekilde ortaya koydular. Bu yaşananlar Rumların, Türklerle ilgili olan düşüncelerini dünya kamuoyuna karşı net bir şekilde ortaya koyduklarına inanıyorum. Kıbrıslı Türklerin 6 da 2 sandalye sahibi olabilecekleri ve azınlık statüsünde orada olabileceklerini kanıtlanmış gibi bu seçimlere katılmalarını doğru bulmuyorum. Özellikle bu şekilde bir uygulamayla karşı karşıya kalınması Kıbrıslı Türklerin de top yekün tepki göstermeleri gerektiğine inanıyorum. Rumların, Avrupa Birliği’ne karşı oynadıkları bir oyundu. Yani ‘biz demokratik davranıyoruz kimsenin haklarını işgal etmiyoruz’ oyunu oynadılar ama bu da kepazelikle sonuçlandı. Bana göre müzakereler yürütülürken bu seçimlere bireysel olarak katılmak doğru değldir. Bu yaşananlar bizlere onların yüzünü bir kez daha göstermiştir. Rumların dünya kamuoyuna Türklerle ilgili düşüncelerini göstermiş oldular. Anti Demokratik bir uygulamaya maruz kalmıştır oy vermeye giden ve seçimlere katılan Kıbrıslı Türkler. 60- 80 bin kişi oy kullanabilir denildi fakat bu insanlar oy kullanmaya gidince geri gönderildiler ve çok sığ bir yaklaşımla karşılaştılar.
Birikim Özgür:Bireysel hakları vermiyorlar
“Biz partisel olarak, parti yönetimi, genel sekreterlik düzeyinde bireysel olarak değil kollektif bir biçimde bilinçli yaklaşımlar yapılması gerektiğini söylemiştik. Fakat katılmak isteyen veya oy kullanmak isteyenler için de partisel olarak bir yasak getirmedik. Avrupa Birliği vatandaşları olarak bireysel haklarını aramalarını da anlayışla karşılıyoruz. Dediğim gibi bireysel olarak değil kollektif bir şekilde siyasi eşitliğin aranması yönünde olması gerektiğini düşünüyoruz. Kıbrıslı Türklerin toplumsal haklarını elde etmek için siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm bulunması önemlidir. Bu seçimlerle güneydeki devlet aygıtının Kıbrıslı Türklere bireysel haklarını vermek istemediğini tecrübe etmiş olduğumuzu düşünüyorum. Biz kollektif bir şekilde siyasi eşitliğimizi savunmazsak görüyoruz ki bireysel olarak bir yere gelmek oldukça zordur.
Ekrem Ural: Rumların yaptığı maskaralık
“Bir kere Rumların yaptığı tek kelimeyle maskaralık. Avrupa Birliği’nde altı vekilden ikisi Kıbrıslı Türklerin temsiliyetidir ve Avrupa Birliği bu durumu tespit edip bu kontenjanı ayırdı. Kıbrıslı Rumlar bugüne kadar kendileri seçim yaparak altı sandalyeyi de işgal etmişlerdir ve Avrupa Birliği’nden kendilerine gelen eleştirileri kapatmak için, AB’nin gözünü boyamak için Kıbrıslı Türklerin de bu seçimlere bu kez katılmalarına izin verdiler. Rum tarafından kimlik kartı alan vatandaşlarımızın hepsinin de oy kullanabileceklerini söylediler. Fakat birçoğuna oy kullandırmadılar. Bu kendi yönetimlerinin ciddiyetsizliğinin bir göstergesidir. Bence bireysel olarak seçimlere katılmak doğru değildir. Kıbrıslı Türklerin, bizim siyasi partilerimizden de anladığım kadarıyla görüşleri budur, toplumsal olarak siyasi eşitliğin sağlanması önemlidir. Bana göre Türklerin kendi bölgelerinde kendi seçmenleriyle bu seçimi yapmaları doğrudur. Zaten orada böyle bir temsiliyet için seçim yapılmasına izin vermediler. Bu seçimler Kıbrıslı Rumların hala Kıbrıslı Türklere azınlık haklarından ileri bir hak vermeme düşüncesinde olduğuklarını gösterdi.
İzzet İzcan:Statüko engelledi
“Yaşananlar demokratik değildi. Kıbrıs Türk toplumu seçme ve seçilme hakkı her iki taraftaki statükonun çabalarıyla engellendi. Adanın Kuzeyinde siyasi partiler ve Cumhurbaşkanlığı tarafından ciddi bir propaganda yürütüldü.Aynı şekilde güneyde, Kıbrıs Cumhuriyeti de adresleri bahane göstererek Kıbrıslı Türklerin oy kulanmasını engelleyerek bir propaganda yürüttü ve bunda da başarılı oldu. Yaşananlar budur. Kıbrıslı Türkler elbette seçimlere katılmalıydı. Avrupa Parlementosuna katılım için yapılan bir seçimdi. Avrupa Birliği üyesi olan vatandaşların da bu seçimlere katılma, seçme ve seçilme hakkı vardır ve Kıbrıs Türk toplumu Avrupa Birliği üyesidir. Bu seçimler binlerce Kıbrıslı Türkün bütün propagandalara rağmen iradesini ortaya koyduğunu gösterdi bizlere. Aynı şekilde Kıbrıslı Rumlar da seçimlere katılmıştır, ortak listeler hazırlandı ve Kıbrıslı Rumlar da gelip Kıbrıslı Türklere oy verdi. Bu da bize sorunun tabanda değil liderlerde olduğunu gösteriyor. Bu yaşananlar bize şunu da göstermiştir ki Avrupa Birliği tüm insan hakları ihlallerine rağmen sorun çözmekte yetersiz kalmıştır.
Derviş Akter:Sesimiz duyulmalıdır
“ Çok açık olarak ben şuna inanırım; Kıbrıs Türkünün sesine AP’de duyurması gerekir. Zaten bununla ilgili de AP’nin aldığı bir karar var. Bu karara göre Kıbrıs Türkü ile siyasi ve ekonomik işbirliğini geliştirmek için önlemler alınacak. Biz zamanında birçok yabancı ülke temsilcisi 32 kişiden imza toplayarak AP’de Kıbrıslı Türklerin haklarını gündeme getirdik. Ama o zaman Türkiyeli bazı milletvekilleri araya girerek ‘görüşmeler sürereken böyle bir adımın atılması doğru değildir’ deyip, bu müracaatın geri çekilmesini sağladılar. Pazar günü yapılan seçimlerde diyelim ki 2 Türk AP’ye seçildi. Peki bunlar hangi çatı altında görev yapacaktı. Tabi ki Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında olacak. Bu da demektir ki; Kıbrıs Türklerinin sesi yine duyulmayacak. Bence seçimlere katılmak aceleyle alınmış bir karar idi ve çözüme hiçbir katkısı da olmamıştır. Aslında bizim siyasilerimizde de hatalar var. Malesef siysiler Kıbrıs Türkünün siyasi geleceği ile ilgili hiçbir karar üretmiyorlar. Son olarak şunu söyleyebilirim yapılan seçimlerde sonucun böyle olacağı belliydi, yani sürpriz olmadı. Kesin bir çözüm olmadan bu tarz şeyleri yaşamamız doğaldır. Kıbrıs Türkü artık usanmıştır ve artık kalıcı ve kabus görmeyeceği bir anlaşma istemektedir.