Diyalog Gazetesi

Yasal Sorunlar

KIBRIS

Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel ile KKTC Seçim Sistemi ve ülke sorunlarıyla ilgili söyleşi (3)

Hazırlayanlar : Av. Orhan Arsal ve Av. Şengül Göksu
Soru 12 : Sizce KKTC de uygulanabilecek en uygun seçim sistemi hangisidir? 
Cevap 12 : Atatürk yöntemini uygulayarak tüm dünyayı tarayalım ve dünyada en uzun süre, en sorunsuz uygulanmış seçim sistemini bulmaya çalışalım. Teorik bilgiler edinerek bu çalışmamızı zenginleştirelim. 
Araştırınca dünyada uygulanan seçim sistemlerinin iki ana bölüme ayrıldığını görürüz. Bunlar Çoğunluk ( Majority ) ve Nispi ( Proportional ) seçim sistemleridir. 
Bu çalışmada ilk dikkatimizi çeken husus seçim sistemlerinin bir ülkede parti sayısını belirlemesidir. Çoğunluk sisteminin uygulandığı ülkelerde iki parti kalır. Nispi seçim sisteminde ise partiler gittikçe çoğalarak sayısız parti ortaya çıkar.
Çoğunluk sistemlerinde iki partinin yanında bazen üçüncü bir parti daha ortaya çıkabilir. Ancak bunun fazla bir önemi yoktur. Bu üçüncü parti güçlenirse büyük partilerden biri gücünü kaybedecek ve sonuçta yine iki parti kalacaktır. Bu iki partinin destekçileri sabit kişiler değildir. Seçmen iktidarın yaptığı işleri dikkate alarak her seçimde bir partiden diğerine kayarak iyi çalışmayanı cezalandırmakta veya daha iyi çalışacak olanı ödüllendirmektedir. Ancak bu sistemin küçük partilere ve gruplara fırsat vermediği, bu nedenle yeterince demokratik olmadığı iddia edilmekte ve eleştirilmektedir.
“Nispi” seçim sistemi daha demokratik olmakla birlikte bu sistem de uygulandığı ülkelerde başka sorunlar ortaya çıkarmaktadır. “Nispi” seçim sisteminin doğası gereği siyasi partiler sürekli çoğalmakta, sayısız parti oluşmakta ve koalisyonlardan ülke yönetilemez hale gelmektedir. Bu nedenle siyasi partilerin sürekli artmasını önlemek ve istikrarlı hükümet oluşmasını sağlamak için formüller aranmıştır. Bizde uygulanan D'Hondt seçim sistemi bu formüllerden biridir. Bu sistem Belçikalı hukukçu ve matematikçi Victor D'Hondt tarafından 1878 yılında tasarlanmıştır. 
D'Hondt, kendi ismiyle anılan bu sitemi Nispi seçim sisteminin kusurlarını azaltmak, partilerin çoğalıp ülkenin yönetilemez hale gelmesini önlemek için tasarlamıştır. Bunu, seçimlerde partilerin aldığı oyların daha farklı bir şekilde sayılmasını sağlayarak gerçekleştirmiştir. Bu değişik oy sayma sisteminde fazla oy alan partiler avantajlı olmakta ve daha fazla milletvekili çıkararak devleti yönetebilmektedirler. Ancak bazen değişik sayıma rağmen yine de güçlü hükümetler kurulamamaktadır. Bu nedenle küçük partilerin Meclise girmesini engelleyen bir baraj konarak “Barajlı D'Hondt Sistemi” oluşturulmuştur. Türkiyede ve bizde uygulanan sistem “Barajlı D'Hondt Sistemi” dir.
D'Hondt Sistemi demokratik bir sistemdir. Ancak uygulandığı ülkelerde zamanla demokrasinin yozlaştığı ve hatta kaotik bir durumun oluştuğu iddia edilmektedir. O zaman sormamız gerekiyor. KKTC deki sorunlar D'Hondt Sisteminin ortaya çıkardığı yani zamanla demokrasinin yozlaşması nedeniyle ortaya çıkmış sorunlar olamaz mı? Eğer bu nedenle ortaya çıkmış sorunlarsa çözümü D'Hondt Sistemini değiştirmekte aramamız gerekmez mi?

Soru 13: Uyguladığımız “Barajlı D'Hondt” sistemi bize nasıl geldi ve özellikleri nelerdir?
Cevap 13: 1960 lı yıllarda Türkiye daha demokratik bir seçim sistemi arayışı içinde idi. Bu arayış içinde “Barajlı D'Hondt” sistemi tercih edilmiş ve 1969 yılında kabul edilerek uygulanmaya başlanmıştır. Aynı sistem 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasası ile Türkiye örnek alınarak ülkemize de gelmiştir. Bu seçim sisteminin her iki ülkenin demokrasilerine katkıda bulunduğunu söylemek hatalı bir ifade olmaz. Ancak her iki ülkede de demokrasiye katkıda bulunurken başka beklenmedik sorunlar ortaya çıkarmıştır.
Sistemin gereği olarak KKTCde siyasi partiler kemikleşmiş, partilerin destekçileri değişmeyen sabit üyeler haline gelmiştir. KKTC de her seçimden sonra meclise 4veya 5 bazen 6 parti girmeye başlamıştır.
Bu sistemde seçmenlerin iyi ve güvendikleri bir kişiyi seçmeleri arka plana itilerek bir partiyi seçmeleri ön plana çıkarılmaktadır. Seçmenler sürekli destekleyecekleri partiyi, daha doğrusu bir ideolojiyi seçmeye yönlendirilmektedirler. Zamanla halkın başarısız parti veya ideolojiden uzaklaşıp başarılı olana katılacağı, böylece ülkenin demokratik siyasi yaşama kavuşup gelişeceği düşünülmüştür.
Teorik olarak D'Hondt” sistemi doğru bir sistem gibi görünse bile pratikte sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bir taraftan siyasi partiler katılaşıp kemikleşirken diğer taraftan parti bürokratları daha fazla söz sahibi olmakta ve devleti büyük ölçüde parti çıkarları doğrultusunda yönetmektedirler.
Siyasiler ve parti bürokratları partilerine oy veren ve gelecek seçimde oy verecek olanların işlerini yapma çabası içine girerler. Böylece nepotizm yani dost ve yakınların işlerini yapan bir sistem oluşur. Üst kademe yöneticilerinin üçlü kararnameyle atanma olanağı ile “ D’Hondt” sistemi bir araya gelince KKTC’de şikâyet ettiğimiz sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. 
“ D’Hondt” sisteminin yarattığı sorunları araştırdığımız zaman inanılmaz bir tablo ile karşılaşırız. Seçimlerde aday olan bir kişi düşünün. Partisi, aldığı oy oranına göre belli sayıda milletvekili çıkarma olanağına kavuşacaktır. Şu halde bir taraftan partisine oy verdirmeye çalışırken diğer taraftan, tercih ve karmalarda yakın arkadaşlarına oy verdirmemek ve listede üste çıkmak isteyecektir. Kişisel menfaati doğal olarak böyle hareket etmesini gerektirir. Böylece arkadaşların birbirlerinin kuyusunu kazdığı ve siyasilerin dürüstlükten uzaklaştığı bir sistem oluşacaktır. 
“D’Hondt” Seçim Sistemine göre KKTCde seçimlerde bir partiye vurulan her mühür partinin aday listesinde yer alan her adaya verilmiş birer oy kabul edilir. KKTC Yasama Meclisinde 50 milletvekili olduğuna göre partiler 50 şer aday göstermek zorundadırlar. Çünkü bunu yapmadıkları takdirde aldıkları mühürün etkisi azalacaktır. O zaman kazanma şansı olmayan kişileri aday olmaya zorlayacak ve partinin iktidara gelmesi halinde onlara başka vaatlerde bulunacaktır. 
Bir partinin otuz millet vekili çıkarıp iktidara geldiğini varsayalım. Millet vekili olamayan diğer 20 adayın durumu ne olacaktır? Kazananların kazanmasında kaybedenlere verilen oyların da katkısı vardır. Onlar da pastadan pay isteyeceklerdir. Müdür veya müsteşar olmak isteyecekler veya başka bir şekilde ödüllendirilmeyi talep edeceklerdir. 
Seçimi kaybedenlerin isteklerine partinin karşı gelmesi kolay olmayacaktır. Çünkü bunu yaptığı takdirde parti gelecek seçimde kazanma şansını yitirecektir. Böylece bürokrasi bozulacak ve şikayet ettiğimiz sorunlar ortaya çıkacaktır. Daha açık ifadeyle “D’Hondt” sistemi zamanla kamu yönetimini yozlaştırmaktadır. 

Soru 14: “ D’Hondt” seçim sisteminin bu kusurlarını gidermek mümkün değil mi? Karma ve tercih oylarla sorunlar bir ölçüde giderilemez mi? 
Cevap 14: “ D’Hondt” Seçim Sistemi, seçmeni sürekli olarak kendi partisini desteklemeye yönlendirir. Daha da ileri giderek insanlar bir ideolojinin daha iyi olduğu varsayımı içinde siyasi sorunları değerlendirmek zorunda kalır. Seçmenin tanıdığı ve güvendiği kişileri seçmesini ikinci plana iter. “Karma ve tercih” oy verme olanağı sistemin bu kusurunu bir ölçüde azaltır ve seçmene adaylardan beğendiği kişiyi de tercih etme fırsatı verir. Bu olanağın kolaylaştırılması halinde, sistemde olumlu bir gelişme olacaktı.
Maalesef KKTC de tam ters yönde gelişme oldu. 2016 yılında kabul edilen yasal değişiklik yapılırken yine parti çıkarları düşünüldü. Çarşaf liste sistemi denilen bu değişiklikte karma ve tercihli oy verme daha da zorlaştırıldı. Seçmen daha fazla mühür vurmaya yönlendirildi. Her Kazada belli oranda oy verilmesi gerektiği için seçmen diğer Kazalarda hiç tanımadığı kişilere oy vermek zorunda bırakıldı.
7 Ocak, 2018 seçimlerinde kullanılan oyların % 12 ye yakını karma oy kullanmanın zorluğu nedeniyle yanmıştır. Bu demokrasimizin büyük ayıbıdır. Dünyanın en demokratik seçim sistemine sahip olması gereken ülkemizde demokrasiden uzaklaştığımızı göstermektedir. 2016 değişikliği ile uyguladığımız “ D’ Hondt” sisteminin kusuru artmıştır. 
Geçmişte dünyanın en gelişmiş ülkelerinin hukukçularına demokrasimizin onların demokrasilerinden daha ileride olduğunu iddia ediyorduk. “Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları” isimli kitabımda anlattığım gibi yabancı hukukçular da çoğu kez bizimle hemfikir oluyorlardı. Onlara en şeffaf ve halkın en kolay oy vereceği bir seçim sistemi oluşturmaya gayret ettiğimizi söylüyorduk. Artık bunları söyleme olanağımız kalmamıştır. 
Devam edecek

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.