Diyalog Gazetesi
2015-11-15 09:06:35

Kıymetini bilmek ve bayrağı ileri taşımak

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 15 Kasım 2015, 09:06

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, sadece Türkiye’nin tanıdığı 300 bin nüfuslu bir ülkedir...
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla tanınması engellenmiş olsa bile; 2004 referandumu ile Kıbrıs’ta ‘İki ayrı halkın’ yaşadığı tescil edilmiş oldu...
 Bu çok önemli bir gelişmedir...
 Çözüm olsun, ya da olmasın; Kıbrıs’ın iki ortağından biri olan Kıbrıslı Türkleri hiç kimse dışlayamaz veya baskı altına alamaz...
Elbette, kalıcı bir çözümün olmasını istiyoruz...
Ne var ki; Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini içermeyen bir çözümün, çok kısa sürede bertaraf edileceğine ilişkin ciddi endişelerimiz vardır...
Rum tarafının hemen tüm hareketleri, endişelerimizin haklılığını teyit ediyor...
Öyleyse; geleceğe umutla bakabilmek için, öncelikle sahip olduğumuz güçlü Türkiye garantisinin önemini bilmemiz gerekiyor...
Türkiye yanımızda olduğu sürece; daha aydınlık bir gelecek yaratmak bizlerin elindedir...
Burada önemli bir itirafta bulunmamız gerekiyor...
Rum Yönetimi’nin, özellikle de Yunanistan’ın son zamanlarda ‘garantilerin iptali’ yönündeki açıklamaları karşısında, Türk makamlarından herhangi bir tepkinin gelmemesi, Kıbrıslı Türklerin çok büyük bir kısmını üzmeye başlamış, endişelerin artmasına yol açmıştı...
Herkesin kafasında “Türkiye, garantörlükten çekiliyor mu?” şeklinde bir soru işareti oluşmuştu...
Fakat Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in önceki gün Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın huzurunda ortaya koyduğu görüşler sonrasında, endişelerin büyük ölçüde ortadan kalktığını söyleyebiliriz...
Orgeneral Gürel’in “Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamına büyük önem veriyoruz” şeklindeki sözlerinin yanı sıra kazanılmış özgürlüğü korumada kararlılık mesajı vermesini, Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından bir teminat olarak görüyoruz...
Şimdi çalışma zamanı
KKTC’nin 31’inci kuruluş yıldönümünde geriye dönüp “Neler yapıldı?” diye bakarsak, elbette söyleyecek bir şeyler buluruz...
Üniversitelerin ve öğrencilerin sayısında artışlar oldu...
Kaliteli oteller yapıldı...
Türkiye’den su geldi...
Ama diğer taraftan çevre yok edildi...
Dağlar oyuldu, dereler yok oldu...
Ölümlü trafik kazalarının yanı sıra suçlarda patlama yaşandı...
Ülkenin milli hava yolu kapısına kilit vurdu...
İç ve dış borçlar arttı...
Narenciye üretimi yarı yarıya azaldı, patates üretimi sonlandı, emlak sektörü çöktü...
Önemli olan artık bu gerçekleri görmek ve ülkeyi yeniden düzlüğe çıkaracak adımları atmaktır...
Türkiye en sıkıntılı dönemlerde dahi yanımızda oldu...
Mali yardımlar yılda 250 milyon dolardan bir milyar dolara çıkarıldı...
Bunun kıymetini bilerek, güçlü bir KKTC yaratmak için ayağa kalkmak zorundayız...
En basit sorunların çözümünü bile Kıbrıs sorununa bağlayarak, geleceğe umutla bakamayız...
Sağlam bir çözümün garantisi, yine güçlü bir KKTC’dir...
Kendi bölgemizi ne kadar çok geliştirirsek, ileride o kadar çok rahat ederiz...
Ayrıca; Rum tarafının izlediği siyasetten bazı dersler çıkarmalıyız...
Anastasiadis, bir gün müzakere masasında otururken, 10 gününü, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bugünkü şekliyle daha ileriye taşımak için yurt dışında geçiriyor...
Turist sayısını artırmak için Çin’e kadar gittiğini, Mısır ve İsrail ile ‘Stratejik Ortaklıklar’ kurduğunu, AB’nin ambargo uyguladığı Rusya ile flört edebildiğini görmezden gelemeyiz...
Çözümün kolay olmayacağını da artık anlamalıyız...
Bir sınır kapısının açılması için bir yılın yeterli olmadığını görebilmeliyiz...
İki tarafın GSM şirketleri arasındaki işbirliğini dahi sudan gerekçelerle reddettiklerini de görebilmeliyiz...
Bizimle ‘ortaklığa’ kesinlikle razı olmuyorlar...
Anastasiadis’e vekâlet eden Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru, daha iki gün önce Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos’un huzurunda “İstediğimiz şey, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılması değil, devamıdır” diyerek, gerçek niyeti bir kez daha ortaya koymuş oldu...
Bizler; bu gerçekleri görmezden gelerek, çözümü ‘tek seçenek’ olarak görmekte ısrar edersek, müzakere masasında kesinlikle başarılı olamayız...
Nitekim; Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da, özellikle GSM konusundaki ayak oyunlarına karşı tepkisini ortaya koydu...
Rumların ‘yasal engellerden’ söz ederek, basit bir sorunu çözmekten kaçtığına dikkat çekerek, müzakereler konusunda ‘son şansın’ kullanıldığını vurguladı...
GSM’de işbirliğini reddeden bir zihniyetin, garantörlüğün devamı konusunda “evet” diyeceğini umut etmek, kendi kendimizi kandırmak demektir...
İşte o nedenle, güçlü bir KKTC’ye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır...
Bunun için de yanlışlardan vazgeçmeli, ciddi bir yönetim anlayışı ile sorunların üstesinden gelmeliyiz...
İstersek başarırız...
KKTC’nin 32’nci yılında Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, mücadele önderimiz Dr.Fazıl Küçük’ü, en zor dönemlerde halkımıza hizmet veren ve şimdi aramızda bulunmayan tüm siyasileri, eğitimcileri ve şehitlerimizi rahmetle anıyor, tek güvencemiz olan Türkiye’ye şükranlarımızı sunuyoruz...
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.