Diyalog Gazetesi
2025-07-29 09:18:08

Neden yokluk değil varlık var?

Metin MÜNİR

metinmunirt24@gmail.com 29 Temmuz 2025, 09:18

Ağaçtan inip iki ayak üstünde yürü-meye başladığından bu yana insanın sorduğu en ilginç soruyu Alman feyle-sof ve matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz, (1646-1716) sordu: Neden “yok” olabilecekken “var” var?

Öğrenmek istediği şu idi: Hiçbir şey olabilecekken bir kâinat olmasının se-bebi ne olabilirdi. Kâinat neden vardı?


Ondan üç yüz yıl sonra Stephen Hawking (1942-2018) aynı soruyu şu şekilde sordu: Kâinat var olma zahme-tine neden katlandı?


Söylediğinin bütünü şudur:


“Denklemlere alev üfleyen ve tarif edebilecekleri bir kâinat yaratan ne-dir? Bilimin olağan matematiksel mo-del kurgulama yöntemi, modelin tarif edebileceği bir kâinatın neden var ol-duğuna dair soruları cevaplayamaz. Kâinat var olma zahmetine neden kat-lanmış olabilir?”


Eğer bir kâinatın var olmasının şart olduğu kanıtlanabilse bile o kâinatın, bizim kâinatımız olması, bizim doğa kanunlarımızı, atomlarımızı, yıldızla-rımızı, gezegenlerimizi ve insanları-mızı ihtiva etmesi gerekmezdi. Zaman ve mekâna sahip olan ama içinde madde ve ışık bulundurmayan kâinat-lar da olabilirdi. 


Neden bir başka kâinat olmadı da bu oldu?


"Amacım basittir,” demişti Hawking. “Kâinatı tamamen anlamak, neden bu şekilde var olduğunu ne amaçla var olduğunu öğrenmek.”


Ve Zamanın Kısa Tarihi adlı kitabını şu cümlelerle bitirmişti: “(Kâinatın neden var olduğunun) cevabını bulur-sak bu insan aklının en büyük zaferi olacaktır. Çünkü o zaman Tanrı’nın aklından geçenleri öğreneceğiz.”

Hawking hayatını onu bütünüyle felç eden bir hastalıkla ve kâinatın mu-ammalarını çözmeye çalışmakla ge-çirdi, ama Tanrı’nın aklından geçenleri öğrenemeden öldü. 

Ondan önce birçok bilim adamı ve feylesof da Leibniz’in sorusuna yanıt aradı, birçok fikir ileri sürüldü ama neden hiçbir şey olabilecekken bir şe-yin olduğunun muamması çözüleme-di.

Belki soru yanlıştı: Hiçbir şeyin olma-ması, yokluk mümkün değildi. Ya da bunun olmamasını insanın aklı almı-yor. Yokluk imkânsızsa o zaman hep var olan bir kâinat olması gerekir. Bu hep olmayı da başlangıcı ve sonu olan insanın kavraması mümkün değil.

Belki varlıkla ilgili birçok soru gibi Le-ibniz’in sorusunun da cevabı yoktu.

Leibniz sonunda Tanrı’ya sığındı: Tan-rı yokluğun yerine varlık koymaya ka-rar vermiş ve yaratılabilecek en iyi kâinatı yaratmıştı.


“Tanrı tamamen mükemmel bir var-lıktır. Güç ve bilgi mükemmeliyetler-dir ve bunlar Tanrı’ya ait oldukları zaman sınırsızdırlar. Tanrı her zaman her şeyin en iyisini yapar. Yarattığı kâinat da yaratılabilecek en iyi kâinat-tı.”


Einstein (1879-1955) "Dünya ile ilgili en anlaşılmaz şey anlaşılabilir olması-dır,” demişti.


Ama gerçekten anlaşılabilir mi yoksa antik çağlardan beri toplanan bilgiler bir sonra gelen tarafından düzeltilen hatalar silsilesi midir?


Bana öyle geliyor ki insan aklı Leib-niz’in sorusuna cevap bulmaya yeterli değildir. Ve asla olmayacak.


Bunun sebebi ne olabilir?


31 Ocak 2023 tarihli yazı…

Yorumlar (2)

Yağmuru beklerken 1 Gün Önce

İnsanın aklı bu tür sorulara cevap bulmaya yeterli olsaydı, tanrının var olup olmadığını da anlayabilirdi. Yaratıcı, var olup olmadığını bilmekten mahrum bırakarak, insanın kendisine delilsiz inanıp inanmadığını ölçüyor bence. Öldükten sonra dirilme, yeniden yaşam onlar için mümkün olacak. Tanrının var olduğu bilinseydi, hayat nasıl olurdu? İnsan nasıl olurdu?

Yağmuru beklerken 1 Gün Önce

İnsanın aklı bu tür sorulara cevap bulmaya yeterli olsaydı, tanrının var olup olmadığını da anlayabilirdi. Yaratıcı, var olup olmadığını bilmekten mahrum bırakarak, insanın kendisine delilsiz inanıp inanmadığını ölçüyor bence. Öldükten sonra dirilme, yeniden yaşam onlar için mümkün olacak. Tanrının var olduğu bilinseydi, hayat nasıl olurdu? İnsan nasıl olurdu?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.